ÖTV indirimi biterse ‘kısa çalışma’ya başvurabiliriz!
ÖTV indiriminin yerli üretimi de tetiklediğini belirten Tofaş CEO’su Ali Pandır, uygulamanın bitmesi sonrasında Kısa Çalışma Ödeneği’ne yeniden başvurabileceklerini söyledi
Tofaş CEO’su Ali Pandır, ÖTV indirimi uygulamasının, korkulanın aksine ithalatı patlatmayıp, yerli üretimi de tetiklediğini söylerken, bu uygulamanın 15 Haziran’dan sonra sona ermesi durumunda, daha önce geri çektikleri Kısa Çalışma Ödeneği başvurusunu yineleyebileceklerini kaydetti.
Vergi indirimleri ve piyasayı canlandırıcı diğer önlemlerin sürdürülmesinin, krizden daha çabuk çıkılabilmesi açısından yararlı olacağını savunan Pandır, “Bu tedbirlerin 15 Haziran sonrasında da bir süre daha sürdürülmesi ya da kademeli olarak kaldırılması, kriz döneminin daha rahat atlatılması ve çarkların dönmeye devam etmesi açısından çok yararlı olacak” diye konuştu.
ÖTV indiriminin sürdürülmemesi halinde, çalışma düzenlerini yeniden gözden geçireceklerini de belirten Pandır, “Uygulama süresince işçilerimizin bir kısmını geri çağırmıştık. Uygulama biterse, o zaman çağırdığımız işçileri yeniden evlerine göndermemiz ve daha önce geri çektiğimiz Kısa Çalışma Ödeneği başvurumuzu da yinelememiz gerekecek” dedi.
Avrupa ülkelerinde sağlanan uzun dönemli teşviklerin, ihracat rakamlarına yansımasının çabuk olmadığını hatırlatan Ali Pandır, “Bu teşvikler hafif ticari araç sınıfında bir patlama yaratmadı. Bunun fazla bir etkisini göremedik. Her ay sadece 5 bin adet civarında bir artış oluyor” diye konuştu.
İhracat yavaş artıyor
Yaklaşık 7-8 yıllık bir aradan sonra nisan ayında ilk kez pazar birinciliğini elde ettiklerini, bunu geçen ay da tekrarladıklarını da belirten Pandır, “Bunu sadece satarak değil, üretimin tüm çarklarını çalıştırarak elde ettik. İlk 5 ayda ürettiğimiz araçların yüzde 88’ini bu dönemde sattık” ifadesini kullandı.
Fiat Marka Direktörü Okan Baş da, bu ay başından itibaren satışların normalden daha farklı bir seyir izlediğini, bu hafta içinde artış beklediklerini kaydederek, haziran için toplam satışların 40 bin - 45 bin aralığında gerçekleşebileceğini bildirdi.
Yeni Doblo projesinin hiçbir kesintiye uğramadan devam ettiğini de hatırlatan Baş, “Bu aracın testleri ve diğer hazırlıkları sürüyor. Yaklaşık 200 milyon euro yatırım yapıldı. Yıl sonuna doğru aracın tanıtılmasını planlıyoruz. Ancak dünya tanıtımının nerede olacağı konusu halen tartışılıyor” dedi.
MİLLİYET ANALİZ
Avantajlarda son düzlüğe gelindi
Hükümetin aldığı kararla 16 Mart’ta yürürlüğe giren ÖTV indirimi uygulamasında son haftaya gelindi. Bir değişiklik olmadığı takdirde, bu uygulamayla birlikte yüzde 15-20’lere ulaşan fiyat avantajları da sona ermiş olacak.
Küresel krizle birlikte, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de durgunluk içine giren otomotiv sektörü, bu indirimle birlikte üç aylık dönemde 200 bin adedin üzerinde satış yaparken, elindeki stokları bitirdi, fabrika bantlarından yeni siparişlerini çıkartmaya koyuldu. İndirimin ilk iki ayında, tüketiciler tarafından fazla tercih edilen 1.6 litre ve daha düşük motor hacimli modeller hemen alıcı bulurken, stoklarında bu modellerden kalmayan birçok üretici ve distribütör firma, çareyi bir şekilde yeni sipariş vermekte buldu.
“Satacak araç bulmakta zorlanıyoruz” şeklindeki demeçler, ağırlıklı olarak ithal araç satan markalardan yükselen bir ses oldu. Nitekim Avrupa ülkelerinde, özellikle de Almanya’da aynı dönemde başlayan çevreci araç teşvikleri, ana üreticilerde de stokların hayli düşmesine yol açmıştı. Ayrıca süre de çok kısaydı ve üretim programına dahil olup, kısa sürede ürün alabilmek, pek çok marka açısından zordu.
Bu nedenle bazı distribütör firmaların genel müdür ve pazarlama müdürleri, bulabildikleri araçları Türkiye’ye getirebilmek amacıyla hayli ter döktü. Kimisi özel ilişkilerini devreye sokarak, başka ülkelere satılmak üzere üretilmiş araçları Türkiye’ye yönlendirirken, kimisi de başka ülkelerin stoklarında bulunan araçların peşine düştü.
Yerliler kârlı çıktı
Dün düzenlenen Formula 1 Türkiye Grand Prix’indeki mücadeleleri aratmayacak bu dönemde elbette en karlı çıkan, Tofaş, Renault ve Hyundai gibi yerli üreticiler oldu.
Nitekim ihracatın da hayli düşük seyrettiği bir dönemde bantlarını, yurt içinden gelen tüm siparişlere yönelten yerli üreticiler, yerli yan sanayi avantajıyla birlikte düğmeye basar basmaz istedikleri araçları temin etmekte zorlanmadılar. Türkiye’de üretim yapan veya bazı modellerini Türkiye’de ürettiren bazı markalar, bunun meyvelerini de elbette satış adetleri ve elde ettikleri pazar paylarıyla topladılar.
Yine bu dönemde bir başka yarış da, model sunma konusundaydı. Nitekim bazı markalar, yeni model ve bazı güncel modellerin yeni versiyonları için verdikleri tarihleri daha öne alma konusunda yine ilişkilerini kullanmak zorunda kaldılar. Bu dönemde 20 civarında yeni model ve versiyon, piyasada satılmaya başlandı. Tabii ki bulunabilen adetlerde ve özelliklerde...
İndirimden kim kazançlı çıktı?
İşte, ÖTV indirimiyle birlikte gündeme gelen en önemli soru da buydu: Bundan kim kazançlı çıktı?
Öncelikle bu kararı veren hükümet kârlı çıktı. Nitekim, 20 bin - 30 bin civarında seyreden aylık satışların, 60 binli rakamlara ulaşması, doğrudan toplanan vergi miktarını artırmış oldu. Bu dönemde toplanan vergilerin miktarının satılan araç adediyle birlikte artması, Maliye Bakanlığı açısından tatminkardı. Bir ikinci unsur da, piyasaya verilen canlandırıcı etkiydi. Fiyatlarda yaşanan indirim, tüketicinin, birikimlerini ihtiyaçlarına yönlendirmesi açısından itici güç oldu.
Bunun yanında hükümet, bazı önlem paketlerinde de aslında kâr etmiş oldu. Nitekim durgunluk nedeniyle yaptıkları Kısa Çalışma Ödeneği başvurularını geri çeken Tofaş gibi üreticiler, devletten ödenek almadıkları gibi yeniden çalıştırmaya başladıkları işçilerle istihdama olumlu katkıda bulundular. Burada, arzu ettikleri araçları belki de uzun zaman bulamayacağı fiyata satın alan tüketiciler, stoklarını eriten firmaları da saymak gerekiyor.
Biterse ne olur?
Peki bu indirim, 15 Haziran’da biter ve devam ettirilmezse ne olur? İndirimin devamı, Türkiye’deki fabrikaların çalışması ve otomotiv satışlarında beklenen ‘bıçak gibi kesilme’ eğiliminin bertaraf edilmesi açısından önem taşıyor. Vergi indiriminde kademeli oran düşürme, indirimin ticari araçlar cephesinde genişletilmesi, çevre kriterlerine göre indirimler elbette olası ihtimaller.
Bu tip önlemleri alan ülkeler arasında, süreyi en kısa tutan ülke olan Türkiye’nin, sürecin daha sağlıklı işlemesi açısından esnek davranması yerinde olacaktır.