22
Mayıs
2024
Çarşamba
POLİS/ADLİYE

POLİSİN ORANTISIZ GÜÇ KULLANIMI BÜYÜK SORUN

İzmir'de bir sürücünün öldürülmesiyle Türkiye'deki polis kaynaklı hak ihlalleri su yüzüne çıktı. AİHM'de Türkiye açısından sorun olan noktalar şunlar: Orantısız güç kullanımı, silah kullanımında yasal çerçevenin belli olmaması, etkin soruşturma ve yargılama yapılmaması

İzmir'de polisin açtığı ateş sonucunda bir sürücünün yaşamını yitirmesi, polisin güç kullanmasının ne zaman yasal olacağı gibi son derece nazik bir sorunun su yüzüne çıkmasına yol açtı. Bu tür olaylar yalnız Türkiye'de olmuyor. Geçenlerde Fransa'da da bir gencin polis tarafından öldürülmesi, varoşlarda gençlik ayaklanması denebilecek olaylar doğurdu. 

Polisin, yaptığı görevin niteliği gereği bazı durumlarda güç kullanmak zorunda olduğu açık. Sorun gücün hangi durumlarda ve nasıl kullanılacağı. Bu konuya Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 2. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararları açıklık getiriyor.

Zorunluluk ve oran önemli
Sözleşme'nin 1. maddesinin 2. fıkrası, meşru savunma, yasal nedenle yakalamak ya da tutuklu bulunan bir kişinin kaçmasını önlemek, bir ayaklanma ya da isyanı bastırmak amaçlarıyla güvenlik güçlerinin kuvvet kullanabileceğini kabul ediyor. Bu sınırlı durumlarda kuvvet kullanma ölümle sonuçlanmışsa, Sözleşme'nin ihlaline yol açmıyor. Ancak bunun iki büyük koşulu var: Kuvvete başvurmak mutlaka bir zorunluluğun sonucu olmalı ve kullanılan kuvvet elde edilmek istenen amaçla orantılı bulunmalı.
Sözleşme'nin gene aynı maddesi bağlamında, devletin, kendi yetki alanındaki bireylerin yaşamını korumak için gerekli önlemleri almak ve güvenlik güçlerinin kuvvet kullanması ölüme yol açmışsa, etkili bir soruşturma yürütmek yükümlülükleri var.


Yunanistan'daki örnek
Bu ilkelerin AİHM tarafından nasıl uygulandığı Makaratzis / Yunanistan davasında (6 Temmuz 2005) görülebilir. Makaratzis davası, İstanbul'daki olayla epeyce benzerlik taşıyor.
Olay, Atina'da meydana gelir. Kentin en merkezi yerlerinden birinde Makaratzis (başvurucu) kırmızı ışıkta geçer. Polisler başvurucuyu takibe başlarlar. Durmayınca da kontrolsüz bir biçimde ateş ederler. Başvurucu kolundan, ayağından, kalçasından, göğsünden yaralanır ama ölmez.
Olayda ölüm olmadığı halde, öldürücü güç kullanılması nedeniyle, AİHM davayı yaşam hakkına ilişkin 2. madde çerçevesinde inceledi ve iki nedenle Sözleşme'nin ihlal edildiği sonucuna vardı. Başvurucunun hukuka aykırı davranışı konusunda polisin gösterdiği tepkinin orantısız olması ve polise silah kullanma yetkisi veren 1946 tarihli Yunan yasasının açık olmayan hükümler içermesi. (Yunanistan yasayı sonradan değiştirdi.)
Ayrıca, AİHM, polislerle ilgili olarak yürütülen soruşturmanın da etkili olmadığına karar verdi.

Türkiye'deki sorunlar
Türkiye'de polisin güç kullanması konusunda AİHM'de ortaya çıkan sorunlar şunlar:
1. Orantısız güç kullanılması. Bu sorun, özellikle önceden bildirim olmaksızın yapılan gösterilerde çıkıyor. Göstericilerin yapılan ihtara karşın dağılmamaları üzerine polisin aşırı güç kullanarak gösteriyi dağıtması, göstericilerin sert darbelere maruz kaldıklarının doktor raporlarıyla sabit olması nedeniyle Türkiye aleyhine alınmış pek çok karar var.
AİHM, kullanılan gücün orantılılığı konusunu incelerken, gösterinin barışçı olup olmadığı, kamu düzeni yönünden bir tehdit meydana getirip getirmediği gibi unsurları dikkate alıyor.

Yasal çerçeve belirsizliği
2. Polisin ateşli silah kullanarak can kaybına neden olmasının yasal çerçevesi. Bu konuyla ilgili olarak AİHM'nin Makaratzis kararında Yunan yasasına yönelttiği eleştirilerin benzerleri Türkiye için de söz konusu.
Örneğin, polisin ateş açarak can kaybına neden olduğu Erdoğan ve diğerleri / Türkiye (25 Nisan 2006) ya da Perk ve diğerleri / Türkiye (28 Mart 2006) davalarına ilişkin kararlarda, 1934'te yürürlüğe giren 2559 sayılı "Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu"nun yaşam hakkını korumak bakımından günümüzdeki demokratik toplumların gerektirdiği yeterli bir yasal çerçeve oluşturmadığı, tehlikeli sanıkların yakalanması sırasında güvenlik kuvvetlerinin güç kullanmasına ilişkin açık kriterler ön görmediği, bu konudaki uluslararası normlar göz önünde tutularak yasanın güncelleştirilmesine ihtiyaç bulunduğu belirtilmekte.
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nda 2 Haziran 2007 tarihinde 5681 sayılı yasa ile yapılan değişiklikler polisin ateşli silah kullanmasına ilişkin 16 maddeyi kapsamakta. Değişikliklerin, Birleşmiş Milletler'in 7 Eylül 1990 tarihinde kabul edilen "Polisin Güç ve Ateşli Silahlar Kullanmasına İlişkin Temel İlkeler" adlı belgesinde yer alan ilkeler ışığında yapılması yerinde olurdu. Yapılan değişikliklerin nasıl bir sonuç vereceğini uygulama gösterecek.

İşkencede zaman aşımı
3. Etkin soruşturma. Birçok yaşam hakkı (madde 2) ile işkence ve kötü muamele (madde 3) davaları, soruşturmanın etkili olmaması nedeniyle Türkiye aleyhine sonuçlanmakta. Soruşturmanın etkililiği ile ilgili önemli bir sorun, işkence davalarının uzun sürmesi nedeniyle zaman aşımına uğraması ve sorumlulukları sabit olsa bile, devlet görevlilerinin ceza almaktan kurtulmaları.
Örneğin, Batı ve diğerleri / Türkiye davasında (3 Haziran 2004) başvuruculara gözaltında işkence yapıldığı doktor raporlarıyla sabit. Başvurucular gözaltındayken nöbetçi olan beş polis hakkında dava açılır. Sonradan bir altıncısı eklenir. 6 yıl sonra zaman aşımı nedeniyle dört polis davası düşer. Bir polis vefat eder. Altıncı polis ise işkence yaptığı sabit görülerek mahkûm olur. Ancak temyiz aşamasında dava zaman aşımına uğrar.
Bu davada AİHM, yargılamada gerekli özen ve çabukluk gösterilmemesi nedeniyle sanıklara bir türlü koruma sağlandığı gerekçesiyle Sözleşme'nin ihlal edildiği sonucuna vardı.
Polisin güç koşullar altında görev yaptığı açık. Polisin fedakârlıkları her türlü takdire layık. Ancak bu, polisin yasa dışı davranışlarını haklı göstermiyor. Devletin görevi, bir yandan polisin yaşam koşullarını iyileştirmek, öte yandan polisin yasadışı davranışlarını önleyecek önlemleri almak.

Milliyet
Yayın Tarihi : 10 Aralık 2007 Pazartesi 14:12:03
Güncelleme :10 Aralık 2007 Pazartesi 14:19:38


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?