İsmailağa Camisi'nde işlenen cinayet ve yaşanan linç olayının ardından hazırlanan güvenlik raporlarında, adının açıklanmasını istemeyen bir tanığın, "Cinayet, tarikattaki liderlik mücadelesinin bir parçası" dediği vurgulandı.
Raporda cinayetin, babası Cemalettin Kaplan'ın ölümünden sonra kendisinin vekil olduğunu ilan eden, ancak rakip çıkması üzerine onu öldürten Metin Kaplan olayına benzediği belirtildi. İsmailağa Cemaati'nin 28 Şubat sürecinde de siyasilerce korunduğuna, cemaatin terör örgütü İBDA-C'yi besleyip geliştiren bir iç yapıya sahip olduğuna dikkat çekildi.
Cumhuriyet gazetesi, İsmailağa Camisi cinayeti ve linciyle ilgili raporları açıklamayı sürdürüyor. Söz konusu güvenlik raporlarının cemaatin yapısına ve cinayetin iç yüzüne ilişkin bölümlerinde şu bilgiler yer aldı:
Olayla ilgili bilgisine başvurulan ve adının açıklanmasını istemeyen cemaat içinden bir kişi, cinayetin ve lincin cemaat içindeki iktidar mücadelesinin bir parçası olduğuna dikkat çekti.
Aynı kişi, cemaat içinde de değişik biçimlerde protokol olduğunu, kendilerinin bu yapının içine giremediğini söyledi ve ''Cemaatin geçmişinde de zaman zaman bu tür mücadeleler yaşandı. Son dönemde Bayram Ali Öztürk 'ün (öldürülen imam), Mahmut Ustaosmanoğlu 'ndan sonra cemaatin başına geçeceği söyleniyordu. Hatta kimi cemaat üyeleri, Öztürk'ü şimdiden tarikatın başındaymış gibi görüyordu'' ifadesinde bulundu.
KISAKÜREK VE İBDA-C: Cemaatin temel olarak ikili yapısı var. Birinci yapı, tebliğ yoluyla devletin işleyişini dini esaslara bağlamayı hedefleyen bölüm. İkinci yapı İBDA-C'ye eleman sağlayan, örgütü besleyip geliştiren yapı. Cemaat Necip Fazıl Kısakürek 'in düşüncelerinden de etkiler taşıyor.
SON 20 YILIN ÜRÜNÜ: Cemaat, 1980'li yılların başından itibaren filizlendi. Anadolu'da temsilcileri var. 25-30 bin kadro denebilecek nitelikte devamlı üyeleri bulunuyor. Bunun dışında camiye giderken bu cemaate geldiğinin ayırdında olan sempatizan sayısı 300 bini buluyor.
28 ŞUBAT'TA KORUNDU: Cemaat, 28 Şubat sürecinde de gündeme gelmişti. O günlerde de siyasi irade bu cemaatin üzerine gidilmesini engelledi. Siyasi iktidarlar değişse bile, cemaat kendisini koruyacak siyasi desteği buluyor.
HEDEF İSLAM DEVLETİ: Cemaatin kendi içindeki gruplar ve eğitim bölümleri dışarıdan anlaşılması zor bir düzen içinde çalışıyor. Verilen dersler, namaza gelen cemaate yapılan konuşmalar sadece dini içerikli değil. Aynı zamanda devlet yapısının, toplum düzeninin nasıl olması gerektiğini de öngörüyor. Bu anlamda cemaatin nihai amacı İslam devleti kurmak.
YURTDIŞI GEZİLERİ DENETİMSİZ: Cemaate pek çok kesimden ziyaretçi geliyor. İstanbul'dan ve Anadolu'dan gelenlerin yanı sıra Avrupa'dan gelenler de var. Cemaati temsilen yurtdışı gezilere gidiliyor. Zaman zaman İslam ülkelerine gruplar halinde gezi düzenleniyor. Bunlar denetimsiz ve gerçek amacı belli olmayan geziler.
METİN KAPLAN CİNAYETİNE BENZİYOR: İmam Öztürk'ün öldürülmesi ve Mustafa Erdal 'ın linç edilmesi, Metin Kaplan olayını anımsatıyor. Almanya'daki örgütlenme içinde Alman polisinin de tam çözemediği yapı ortaya çıkmıştı. İktidar mücadelesi beraberinde bir cinayeti getirmişti.
KAPLAN OLAYI: Almanya'da kendisini halife ilan eden Cemalettin Kaplan'ın ölümünün ardından cemaat içerisinde ''post kavgası'' başladı. Kaplan'ın oğlu Metin Kaplan, babasının ''makamının'' kendi hakkı olduğunu savundu. Halil İbrahim Sofu kendisini halife olarak görüyordu. 1997'de Sofu, evini basan 3 kişi tarafından öldürüldü. Öldürenler net olarak belirlenemezken Metin Kaplan, cinayeti azmettirdiği iddiasıyla 4 yıl hüküm giydi.
Cumhuriyet
Yayın Tarihi :
20 Eylül 2006 Çarşamba 10:17:42