8
Mayıs
2024
Çarşamba
HATAY

İsrail'e ilk dava

İSRAİL'E İLK DAVA

Hatay'ın İskenderun ilçesinde bulunan Adalet ve Demokrasi Derneği, uluslararası karasularda Mavi Marmara gemisine gerçekleştirdiği saldırıdan ötürü İsrail hükümeti ve saldırının sorumlularının uluslararası mahkemelerde yargılanması için Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcılığı'na dava dosyası gönderdi.

Adalet ve Demokrasi Derneği Başkanı Maruf Kaymaz, dernek üyeleri ile birlikte İskenderun Merkez Postanesi önünde basın açıklaması yaptı. Kaymaz, İsrail'in Mavi Marmara gemisine saldırısının uluslararası birçok suç teşkil ettiğini belirterek, "Yalnızca insani amaçlarla Gazze'ye yardım götürmek üzere yola çıkmış olan yardım gemilerine askeri müdahaleyle BM Antlaşması'nın en temel ilkesi olan 2. madde 4. fıkra çerçevesindeki 'Teşkilatın üyeleri milletlerarası münasebetlerinde gerek bir başka devletin toprak

bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı, gerekse BM amaçları ile telif edilmeyecek herhangi bir surette tehdide veya kuvvet kullanılmasına başvurmaktan kaçınırlar' şeklindeki en temel yasağı ihlal etmiştir. İsrail'in müdahalesi BM Antlaşması'nın 51. maddesi bağlamında bir 'silahlı saldırı'dır. Zira vatandaşlara ve bunların mülklerine yönelik terörist saldırılar çok sayıda vatandaşın ölmesine ve yararlanmasına neden olmuşsa ve saldırıların amacı devleti siyasal bir eylem yapmaya ya da yapmaktan

alıkoymaya zorlamaksa, bireylere yönelik saldırıları 51. madde bağlamında devlete yönelik bir silahlı saldırıyla eşdeğer görmek mümkündür. Bu bağlamda açık denizde içinde 400'ü Türk toplam 581 sivilin bulunduğu Mavi Marmara gemisine yönelik İsrail'in saldırısı, Türkiye Cumhuriyeti'ne yönelik doğrudan bir silahlı saldırıya eşdeğerdir. Türkiye'nin bu silahlı saldırıya karşı BM Antlaşması 51. madde çerçevesinde meşru müdafaa hakkı doğmuştur" dedi.

İsrail'in yardım gemilerine müdahalesinin uluslararası silahlı çatışmalar hukukuna da aykırı olduğunu belirten Kaymaz, şöyle devam etti:

"İsrail 4. Cenevre Sözleşmesi'nin 'Yüksek Akid taraflardan her biri, diğer Akid tarafın düşman dahi olsa münhasıran sivil halkına mahsus her türlü ilaç ve sıhhi malzeme sevkıyatını ve keza dini levazımın serbestçe geçmesine müsaade edecektir. 15 yaşından aşağı çocuklara, gebe olanlara zaruri olan yiyecek, giyecek ve kuvvet verici maddelerin de serbestçe geçmesine müsaade eyleyecektir.' şeklindeki 23. maddesi çerçevesinde insani yardımlara izin vermek zorundadır. İsrail, Gazze'nin Cenevre Sözleşmeleri'ne

'taraf' olmadığını ileri sürebilecek olsa da kendisi bu hükümlerle bağlıdır ve Cenevre Sözleşmeleri'ni karşılıksız bir biçimde uygulamak zorundadır. Bu bağlamda, İsrail'in Gazze'ye uyguladığı abluka ve ambargo da uluslararası hukuka aykırıdır. İsrail, 4. Cenevre Sözleşmesi'nin 33. maddesine göre Gazze halkına yönelik ambargo uygulayarak toplu cezalandırma yasağını ihlal etmektedir."

Uluslararası deniz hukuku açısından açık denizin hiçbir devletin ülkesine girmeyen bir deniz alanı olduğunu, bütün devletlerin yararlanmasına açık olup burada temel ilkenin "serbestlik" olduğunu ifade eden Kaymaz, "Gemilerde yönetsel ve yargısal yetkiler bakımından her devlet kendi ulusal yetkileri altında bulunan gemiler üzerinde yetkili olup, bu kural bayrak yasası olarak bilinir. Bayrak yasasına kural dışı olarak, yalnızca yabancı ticaret gemileri için deniz haydutluğu, köle ticareti, uyuşturucu madde

kaçakçılığı ve açık denizden ses ya da görüntü aracılığıyla yapılan izinsiz yayınlar şeklindeki uluslar arası nitelikteki suçlar nedeniyle devletlerin her birisi açık denizdeki her uyruktan gemi üzerinde geminin kimliğini inceleme ve ziyaret hakkını kullanabilir. İsrail tarafından yardım gemilerine kıyıya 72 mil uzaklıkta, yani açık denizdeyken müdahale edilmiş olması, açık denizin serbestliği ilkesinin açık bir ihlalidir. İsrail'in bu eylemi, 1856 Paris Konferansı ile yasaklanmış olan 'korsanlıktan' başka

bir şey değildir. Zira devlet eliyle düşman ticaret gemilerine saldırmak, ele geçirmek ve yüklerine el koymak korsanlıktır. BM Uluslar arası Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi, etnik veya dini bir topluluğun tamamını veya bir kısmını tamamen veya kısmen yok etmek amacıyla bu topluluğa yönelik kitlesel öldürmeler, topluluk üyelerinin ciddi bedensel ve zihinsel acı ve zarara uğratılması ve söz konusu topluluğun yaşam koşullarının kasıtlı olarak zorlaştırılması gibi eylemleri soykırım

suçu olarak tarif etmektedir. Adalet ve Demokrasi Derneği olarak İsrail Devleti'nin sorumlu yöneticilerinin ve bu suça iştirak eden kimselerin bu suçları işlediklerinin açıkça ortada olduğundan haklarında Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde dava açılmasını saygıyla arz ve talep ediyoruz" dedi.

Maruf Kaymaz, bu davanın Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin açmayı planladığı davadan ayrı bir dava olduğunun da altını çizdi. Dernek üyeleri, daha sonra hazırladıkları dava dosyasını PTT aracılığıyla Hollanda'da bulunan Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcılığı'na gönderdiler.

İSRAİL'E İLK DAVA
İHA
Yayın Tarihi : 8 Haziran 2010 Salı 12:39:04
Güncelleme :8 Haziran 2010 Salı 12:46:55


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?