17
Mayıs
2024
Cuma
EĞİRDİR - ISPARTA

Basında Eğirdir

Isparta’dan Eğirdir’e giden yolun sonuna doğru, bir an yükseldiğinizde, manzara sizi teslim alır. Toros Dağları ile Türkiye’nin dördüncü büyük tatlı su gölü arasında uzanan Eğirdir, kuşkusuz konumuyla cezbedicidir. Türkiye’nin Göller Bölgesi’nin, en çok bahsi geçen gölü, denizden 914 metre yüksekte olması sayesinde, yaz aylarını ılık geçirir, eylül ayına kadar da suyunda yüzülebilir. Göle doğru uzanan ve Eğirdir’e bir kilometrelik bir yolla bağlı olan yarımada, eskiden iki küçük ada olan Yeşilada ile Canada’nın, gölün doldurulup karaya bağlanmasıyla oluşmuş. Bu kısımda, sevimli ve temiz pansiyonlar, göl kenarında çakıl taşları üzerine kurulan masaları olan restoranlar var. Nisan ayında elma ağaçlarının çiçeklerinin açtığı, eylül-ekim aylarında da elmaların toplandığı Eğirdir, çok daha özgün ve sevimli bir göl kenarı beldesi olabilecekken, Rumlarla Türkler’in birlikte yaşadığı, mübadele öncesinden kalma taş ve ahşap evlerini yitirdiğinden, bugün göze batan beton yığınları içinde, karakteri olmayan derme çatma bir yerleşim izlenimi veriyor. Pansiyona çevrilen evlerin bulunduğu, Eski Kale Mahallesi, eski Eğirdir’i az da olsa andırıyor. Eğirdir’in içinde birkaç tarihi yapıyı görmenin dışında yapılacak fazla bir şey yok. Bu yüzden, gündelik ihtiyaçların karşılanması dışında, merkezde vakit geçiren turiste pek rastlanmıyor.

Eğirdir, Kapadokya- Pamukkale güzergahında, Konya üzerinden buraya uğrayan turların ‘yemek molası yeri’, olmaktan kurtulmaya çalışıyor. Bir gecelik konaklamadan da hoşnut değil. Su sporları ya da yamaç paraşütü aktiviteleri henüz tam olarak gelişmemiş ancak sörf yapılabilmesi için bazı girişimler var. Eğirdir, Göller Bölgesi’nin trekking merkezi olabilecek kadar içinde farklı rotaları barındıran bir coğrafyaya sahip. Kaçkar Dağları ya da Aladağlar’la karşılaştırıldığında, bu bölgede tırmanmak, yürüyüş yapmak ya da kanyon geçmek daha kolay. Yüksekliği 3 bin metreye varan Dedegöl’ün yanısıra, Barla ve Davraz dağları tırmanışları daha zor. Ancak buralarda da doğal hayat muhteşem. Eğridir’in en güzel manzaralarını gören Sivri Dağ’a günübirlik bir yürüyüş yapılabilir. Ayrıca yazla birlikte, hayvanlarıyla birlikte bu dağlara gelerek çadırlarını kuran yörükler de bu doğayı daha da renklendirir.

Eğirdir, Hititler tarafından kuruluyor. Tarihi önemine rağmen, Eğirdir’de önemli mimari yapı az. Restorasyon gören Dündar Bey Medresesi, hemen yanındaki Hızırbey Camii, Yeşilada’ya doğru, Bizans surları ve Selçuklu Kalesi bazıları.

ÜCRETSİZ KAYIK SERVİSİ

Yeşilada’da restore edilen 12. yüzyıla ait Bizans Kilisesi Ayios Stefanos var. Mübadeleden önce Rumlar, adanın ortasındaki dar sokaklarda bulunan taş ve ahşap evlerde yaşarlardı. Hálá birkaç tane görebilirseniz, şanslı sayılırsınız. Burası çirkin bir betonlaşmaya maruz kaldı ve SİT alanı ilan edildiğinde her şey için çok geçti. Adanın etrafındaki plajların çoğu çakıl taşlı, bu nedenle tam anlamıyla keyifli değil. Ancak sabah erkenden, sıcak bastırmadan, hemen pansiyonunuzun önünde, gölde serinleme fikri de oldukça cezbedici. En beğenilen plaj Altınkum; koy olması, gölün sakinliği, ince kumu, sığlığı, 50 çadırlık kampingiyle özellikle çocuklu ailelerin tercihi.

Eğirdir’deki pansiyonların birçoğu, gölde tekne gezileri düzenliyorlar. Hatta bazıları balıkçılıkla geçinen aileler tarafından işletildiğinden, müşterilerini balığa götürüyor ya da kayıklarını ücretsiz veriyorlar. En iyi plajları ve piknik yerlerini onlardan öğrenebilirsiniz.

KOVADA MİLLİ PARKI VE YAZILI KANYON Eğirdir’den 29 kilometre güneyde, Sütçüler istikametinde, Kovada Milli Parkı var. 6534 hektarlık park, kurt, yaban domuzu, sansar, porsuk ve yılan gibi birçok canlının ve kuşların yaşam alanı. Özellikle bahar aylarında, parkta görülen kelebekler, meraklıların buraya gelmesinde etkili. Eğirdir Gölü’ne Aksu çayıyla bağlı olan Kovada Gölü’ndeki balık miktarı oldukça fazla. Çevresi çam ormanlarıyla kaplı göl, yosunlu olduğundan yüzmek için çok uygun değil. Ancak kıyıda piknik yapmak keyifli olabilir.

PSİDİA ANTİOCHEİA Eğirdir’e 80 kilometre mesafedeki antik kente, elma bahçelerini geçerek gölün doğu kıyısından ya da Barla üzerinden, gölün çevresini dolaşarak varılıyor. Psidia Antiocheia, Yalvaç’a 2 kilometre mesafede. Bir dönem, Psidia bölgesinin başkenti de olan ve Helenistik dönemde kurulan şehirde, Roma ve Bizans dönemine ait kalıntılar var. Antik kentin en yüksek noktasına yapılan, İmparator Augustus’a adanmış tapınak, kalıntıların en ilginci.

Kazılarda çıkarılanlar, Yalvaç Müzesi’nde sergileniyor. Eğirdir’den kalkan otobüsler, 1.5 saat sonra Yalvaç’a varıyorlar. Yalvaç’tan antik kente gitmek içinse, 2 kilometrelik yolu yürümek ya da taksi tutmak gerekiyor. Yalvaç Müzesi, pazartesi hariç her gün, ören yeri ise her gün 08.00- 18.00 arası açık, 0246 441 50 59.
REYAN TUVİ - HÜRRİYET GAZETESİ
Yayın Tarihi : 19 Mayıs 2004 Çarşamba 00:01:42


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?