19
Mayıs
2024
Pazar
EĞİRDİR - ISPARTA

Likya yolundan sonra St. Paul parkurunu yapan Clow

DAVRAZ KIŞ SPORLARI MERKEZİ Toros Dağları eteğinde bulunan, 2673 metre yüksekliğindeki Davraz Dağı, bölgenin en yüksek zirvesine sahip. Üç gölün çevrelediği kayak merkezi, 2157 metrede Kum Ovası bölgesinde kurulu. Eğirdir’in bu kış sporları merkezi, 1211 metre uzunluğunda, saatte bin kişi taşıma kapasiteli bir telesiyeje sahip.

LİKYA YOLU’NDAN SONRA, ST. PAUL PARKURU’NU YAPAN KATE CLOW

Ne köyler turistle dolsun, ne işadamları dağlara gelip para kazansın

Biz yollarımızı asfaltlayaduralım, Kate Clow, harika bir şey yaptı; topraklarımızdaki zenginliğin hemen yanıbaşından yürüyebilmemiz için bir parkur çizdi. Önce Türkiye’nin ilk uzun parkuru Likya Yolu’nu dünyaya açtı, şimdi de sıra St. Paul Parkuru’nda... Şu sırada parkurlara İngiltere, Hollanda ve İsrail’den geliyorlar. Yaklaşık 50 Türk ve yabancı turizm şirketi Likya Yolu trekking turları satıyor. 2005 yılında da St Paul Parkuru’nu satmaya başlayacaklar. Her parkurda yılda 10 bin kişinin yürümesi öngörülüyor. Bütün bunlar, İngiliz asıllı bir Türk vatandaşı olan, 56 yaşındaki Kate’in başının altından çıkıyor. Kate, Antalya’da yaşıyor, Türk turizmiyle ilgili kitaplar, makaleler yazıyor, fotoğraf çekiyor, bazen de trekking gruplarına rehberlik yapıyor. Bir sponsordan ya da bakanlıktan para bulamazsa, bu yolları geliştirmek için çalışmalarını daha fazla sürdüremeyecek. O zaman, dünya trekkingcilerine de, Türk turizmine de yazık olacak...

Yeni parkurda neler var?

- Bu parkur, M.S. 44 yılında, Aziz Paul’ün, Anadolu’da ilk yolculuğunu yaparken yürüdüğü Roma yollarını takip ediyor. Ancak bu yolların bazıları şu anda su altında olduğundan ve birçoğu da asfaltlandığından, biz yolu dağlardan, milli parklardan ve tarihi yerlerden geçirdik. Ayrıca, bu parkura, Köprülü Kanyon’dan geçerek ikinci bir yol ekledik. Aslında bu yeni parkur, Likya Yolu’ndan çok daha zor, daha ıssız ve dik çıkışlarla inişleri var. Muhteşem ormanlardan, görkemli kanyonlardan ve küçük tenha köylerden geçiliyor...

Bu köylerde büyük değişimler olacaktır...

- Nüfusu azalmaya başlayan köylere, bu yürüyüşlerin yararı olmasını umuyorum. 10-15 yıl içinde, Türkiye Avrupa Birliği’ne kabul edilince, bu köylere destek olunacak. Ancak o zaman da, bu köylerde yaşayan kimse kalmayacak. Para desteği bulup köyleri canlı tutmak ve onlara umut vermek istiyorum. Bunu köylüler de istiyor. Bazen bir dükkan sahibi beni arayıp, bir yürüyüşçünün kendisinden alışveriş yaptığını anlatıyor. Birçok köylü de evlerinde yabancıları misafir ediyorlar. Ne köylerin turistle dolmasını ne de İstanbul ya da Antalya’dan işadamlarının dağlara gelip para kazanmalarını istiyorum. Umudum köylülerin yeni beton evler yapacaklarına, eski evlerini ve yaşam tarzlarını korumaları...

Sanırım parkurun bir de Eğirdir ayağı var...

- Eğirdir çok güzel bir dağcılık ve yürüyüş merkezi. Bu dağların hiçbiri teknik açıdan usta olmayı gerektirmiyor ve yamaçlarında yaşayan çobanlar da yabancılara çok yakınlık gösteriyorlar. Ne yazık ki, Kültür Bakanlığı eski Eğirdir evlerini korumak için bir çaba göstermediğinden, burası turist çekemiyor. Oysa, gölde bir feribot servisi olmalı, yaylalara ve özellikle Davraz Kayak Merkezi’ne toplu taşıma arttırılmalı, mevcut otobüs seferlerini daha çok tanıtmalı ve Kültür Bakanlığı tarihi evleri restore etmek için daha çok gayret göstermeli.

Türkiye’de bu tarzda parkurları gerçekleştiren ilk kişisin. Neden burayı seçtin?

- Türkiye’ye gelmeden önce Fransa ve İspanya’da çok yürüdüm. Türkiye’de muhteşem tarihi yollar olduğunu öğrendim. Ancak bunlar hakkında ne harita, ne de bilgi vardı. Birçoğu bakımsızlıktan yok oluyordu. Aslında bu tarihi parkur ağı, Türkiye’nin en ilgi çeken turistik cazibesi haline gelebilir. Bu yollarda birçok ünlü insan yürümüş. Örneğin neden bir ‘Büyük İskender Parkuru’, bir ‘Xenophon Parkuru’ ya da bir ‘Haçlı Parkuru’ olmasın...
REYAN TUVİ - HÜRRİYET GAZETESİ
Yayın Tarihi : 19 Mayıs 2004 Çarşamba 00:31:57


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?