25
Nisan
2024
Perşembe
PALU - ELAZIĞ
Belediye Sayfaları
Nufus
541.258
Yüz Ölçümü
9.153
İlçe Sayısı
11
Vali
Nufus
22.019
Yüz Ölçümü
722
Belediye Sayısı
38
Köy Sayısı
0
Kaymakam

Palu Kalesi

Elazığ ili Eski Palu yerleşiminde Murat nehri'nin kuzeyindeki alanda kayalık bir kütle üzerinde oluşturulan kale yapısı, mevcut sur duvar izleri ölçeğinde kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda gelişmiş, Güney ve doğu eteklerinde Murat suyu ile kuşatılmış, yalnız Palu, Kovancılar, Karakoçan alanını değil aynı zamanda Murat Nehri'nin doğu ve batı geçtiği noktaları da denetim altında bulunduran hakim bir konuma sahiptir. Kuzey ve batıdan da sarp kayalıklarla korunmuş ve dünyada bir eşi olmayan bu doğal korunaklı tüm çevreye hakim ve görkemli konumuyla Urartular'ın yerleşim geleneğindeki tüm koşulları taşıyarak bu yönüyle başı çekmektedir. Batı yönünden yapıldığı öngörülen girişten itibaren, kuzeydoğuya doğru dikleşerek devam eden ve çeşitli kırılmalarla kayalık alanın zirvesine ulaşan sur duvarları, kesintilerle birlikte doğuya doğru devam edip, tapografik koşullarla birlikte önce güneye hemen devamında güneybatıya doğru devam eder. Sur duvarlarının en büyük kesintisini oluşturan bu bölümün devamında, sur duvarları güneydoğu köşede tekrar yakalanır. Bu noktada sert bir kırılma ile kuzeydoğuya dönen surlar, yine çeşitli kırılmalar ile birlikte, doğu eksendeki olası kapı girişine ulaşır. 

Urartu sur kalıntılarının yanında ağırlıklı olarak Ortaçağ karakterli ve oldukça tahrip olmuş olan sur duvarları, kendi içinde farklı dönem izlerini yansıtsa da, detaylı araştırma ve kazılar yapılmadan dönemlendirmelerin yapılması oldukça zor görünmektedir. Ortaçağ kaynaklarında, Çubuk Bey'in fethettiği ve ilk beylik merkezini kurduğu bir kale olarak, Bizans Dönemi sonrasında Çubukoğulları ve devamında Artuklular Dönemi'nde yoğun olarak kullanılmıştır. Artukoğlu Belek Gazi'nin ilk beylik merkezini kurduğu ve düğününü yaptığı merkez olarak, kale içindeki I Nolu yapının da bu bağlamda saray ya da köşk olarak kullanılmış olması gerektiği düşünülmektedir ki, yine kale içinde mevcut olan Urartu Dönemi Menua yazıtından, kalenin Urartu Dönemi'nde de kullanıldığını bilmekteyiz. Urartu Dönemine ilişkin kiklopik tarzdaki sur duvarlarına, doğu yönde kısmen rastlanılmış olup, bu dönem kalesinin bir diğer izinin güney eksen yönünde daha aşağı kodda görülmesi, Urartu kullanımının bazı yönlerde daha faklı olarak şekillendiğini düşündürür. Özellikle kuzey yönde ve kuzeybatı alanlardaki kayalıkların dik yapısı ve sur temel yatakları, bu yönlerin aynı çerçevede kullanıldığını düşündürse de, sur duvar izlerine rastlanılmamıştır. Ancak, 1170 rakımlı zirve noktasında yer alan düzeltmeler, bu alanda bir sur duvarından çok mekan kurgusu olduğunu düşündürür. Bu durumda Menua yazıtında anılan "Haldi Tapınağı"nı, bu alanda aramak gerekebilir. 

Palu Kalesi'nin içinde yer alan kimi mekanlar ve diğer buluntular, en az kale kadar ilginç ve önemlidir. Bu buluntulardan "Menua Yazıtı" ya da literatürdeki adıyla "Palu Yazıtı", kentin bilinen en eski adı olarak "Şebeteria" adını vermesi bakımından oldukça önem taşır. Her ne kadar Urartular'ın kaleyi ve bölgeyi ele geçirmesi ile birlikte Şebeteria'nın fethedildiği belirtilmekteyse de fethedilen ve Urartu'nun eyaleti olan bu kent adı, Urartu öncesi halkların verdiği isimdir. 

Urartu Dönemi'nin kale içinde yer alan en ilginç yapıları arasında, kale kayalıklarının kuzeybatı yönünde yer alan ve ulaşılması oldukça zor olan kaya mezarlarıdır. Başkent Tuşpa (Van) örneklerinde olduğu gibi çok odalı olarak planlanan ve planlamadaki üç ayrı kaya mezarının bulunması, Palu ve kalesi için oldukça önemlidir. Olasılıkla eyalet yöneticileri olup, kraliyet soyundan gelenler için yapılmış bu kaya mezarları hakkında çok sayıda yayında tanıtımlar yapılmıştır. Kalenin Urartu dönemine ait Menua'ının kitabesinin yanında çok odalı üç adet kaya mezarları, iki adet su sarnıcı, üç adet kaya tüneli ki; bunlardan iki tanesi murat nehrine kadar inen inen basamaklıkaya tünelidir. Murat nehrine kadar inen kaya basamakları, kutsal alan, kaya tapım nişi ve tören alanı, kaya oyuğu, ana kayaya açılan su yatakları bulunmaktadır. Bu döneme ait eserler büyük oranda sağlam olup çevre ve iç temizliği yapılarak turizme kazandırılabilir. Ortaçağ Türk Dönemi buluntuları arasındaki dönemlere ait çok fazla buluntu yoksa da, yapılacak bilimsel kazılarda çok önemli sonuçlara ulaşılacağı kuşkusuzdur. Buna karşın, Bizans Dönemine tarihlendirilen ve yerel halk arasında "zindan" olarak tanımlanan iki adet sarnıç yapısı, dönem koşulları içinde tam donanımlı ve yeterli sayıdaki kale muhafızları ile halkın sığınması durumunda, 5.000 kişiye bir yıl süre ile yetecek su kapasitelidir. Bu iki sarnıç yapısı dışında, kalenin doğu ucunda yer alan ve saray yapısı olduğu varsayılan I Nolu Yapı ile, hemen güneyindeki sur duvarları üzerinde temelleri görülen II Nolu Yapı, Belek Gazi'nin kullandığı yazlık ve kışlık saraylar olsa da, özellikle I Nolu Yapı Bizans Dönemi eseri olarak değerlendirilmektedir. 

Kalede günümüze kadar herhangi bir bilimsel kazı yapılmadığı gibi, kale ile ilgili diğer çalışmalar da çok yeterli ve detaylı değildir.


Kenthaber Kültür Kurulu

Kaynak: Süleyman Yapıcı'ya teşekkür ederiz. 

Yayın Tarihi : 9 Şubat 2008 Cumartesi 10:43:12
Güncelleme :27 Mayıs 2009 Çarşamba 11:14:01

Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
İLGİLİ SAYFALAR