10
Mayıs
2025
Cumartesi
ERZURUM

15. yerel medya semineri

Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Nazmi Bilgin, Türk basınının en önemli sorununun inanırlık olduğunu belirterek, "Ama maalesef özellikle yaygın basın inanılırlığını kaybetmiştir. Sabah televizyonları açtığınızda aileyi yok eden, röntgenciliği ya da ahlaksızlığı adeta teşvik eden programlarla karşılaşmaktayız" dedi.


15. Yerel Medya Semineri'nin ilk oturumu, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Nazmi Bilgin'in başkanlığında yapıldı. Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç, "Medeniyetler İttifakı ve Medya" konusunda konuşurken, Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Talat Geyik ise yerel medyada yaşanan güncel sorunları ele aldı.
Oturumun açılış konuşmasını yapan Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Nazmi Bilgin, yerel medya çalışanlarının sorunları olmasına karşın sorumluluklarının bilincinde olduklarını belirterek, "Türk basınının en önemli sorunu inanılır olmaktır, ama maalesef özellikle yaygın basın inanılırlığını kaybetmiştir. Sabah televizyonlarını açtığınızda aileyi yok eden, röntgenciliği ya da ahlaksızlığı adeta teşvik eden programlarla karşılaşmaktayız. Bunun yanı sıra Türkçe'yi de yok eden bu tip programları denetlemesi gereken kurumlar görevini yapmıyor, şehit cenazelerine yasak geliyor. Allah'tan bu ülkede yasalar ve bu yanlışları ortadan kaldıracak otoriteler var" dedi.


Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç ise, "Medeniyetler İttifakı ve Medya" konulu konuşmasında, küreselleşme sürecinde gelişen medeniyetler ittifakına ve medyanın bu sürece bulunduğu katkıya değindi. Ali Bulaç, dünyada şu anda iki medeniyetin bulunduğunu, bu medeniyetlerden birinin iyiyi, diğerinin de kötüyü temsil ettiğini kaydederek, "Bu medeniyetlerden iyi olan batı medeniyeti, yani ABD, diğeri de kötü olarak tanımlanan İslam medeniyetidir" diye konuştu.


Medeniyetler ittifakının ilk kez 1994 yılında dillendirildiğini ve en son Genel Sekreter Kofi Annan döneminde Birleşmiş Milletler tarafından resmi bir kimliğe kavuşturulduğunu anımsatan Bulaç, "Bu ittifak bağlamında ABD'yi tehdit eden iki düşman var. Biri, kendi içerisinde bulunan İspanyollar, diğeri de İslam'dır. ABD, bu düşmanları bertaraf etmek için İspanyolları baskı altında tutacak, İslam'la da çatışacaktır" dedi.

"MEDENİYETLER İTTİFAKININ ÖNEMLİ BİR AYAĞINI YEREL BASIN OLUŞTURUYOR"


Gazeteci-yazar Ali Bulaç, medyanın yerel, yaygın ve küresel olarak üçe ayrıldığını kaydederek, medeniyetler ittifakı projesinin en önemli ayağını yerel basının oluşturduğunu dile getirdi. Bulaç, batı medeniyetlerindeki yerel basının, İslam medeniyeti ve felsefesini ötekileştirmek ve düşman göstermek adına önemli görevler üstlendiğine dikkati çekerek, "Mezhep ayrımcılığı ve etnik ayrımcılığın tohumları batı medeniyetlerinde yerel basın tarafından atılır. Batıdaki yerel medya dış dünyaya kapalı durumdadır; yabancılara, göçmenlere hatta turistlere bile önyargılıdır, radikaldir" şeklinde konuştu.


Bu misyonu üstlenen batıdaki yerel medyanın mezhep ayrımcılığı konusunda oldukça başarılı olduğuna vurgu yapan Ali Bulaç, şu anda işletilen sürecin de İslam medeniyeti arasında etnik ayrımcılık oluşturmak olduğunu ifade etti. Bulaç, bu yüzden meslek içi eğitimlerin büyük önem taşıdığını anlatarak, sözlerine şöyle devam etti:


"Medyamız, hak ve özgürlükler, anlama ve tanımlama, diyalog ve hoşgörü konularında eğitilmeli ve bilgilendirilmeli, interaktif gelişmelere ise açık olmalıdır."

"TALAT GEYİK: YEREL GAZETELERE BALIK TUTULMASI ÖĞRETİLMELİ"


Oturumun ikinci konuşmacısı olan Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Talat Geyik ise, "Yerel Medyada Güncel Sorunlar" konulu konuşmasında, Erzurum'daki yerel basının sorunlarını değerlendirdi. Erzurum'da günlük olarak yayın yapan çok sayıda gazete olduğunu, bunların tamamına yakın bir bölümünün de resmi ilan adı altında devlet desteği aldığına işaret eden Geyik, Resmi İlan Mevzuatı'ndaki sıkıntı ve boşluklar nedeniyle sektörün güçsüzleştiğini ve bağımlı hale geldiğini ifade etti.


Yerel basının teknolojik değişim ve gelişmelere de kapalı olduğunu vurgulayan Geyik, "Bir kere Basın İlan Kanunu bir an önce değiştirilmeli, yerel gazetelere hazır para verilmesi yerine, balık tutulması öğretilmelidir. Bugün Erzurum'daki gazetelerin büyük bir bölümü resmi ilan alabilmek için yayın hayatını sürdürüyor. Bir çoğunda istihdam edilenler, gazete idaresinin yakınlarından oluşuyor. Bu durum gözden geçirilmelidir, ciddi denetim mekanizmaları oluşturulmalıdır" diye konuştu.


Kendisinin 2004 yılında gazetelerin denetlenmesine yönelik oluşturulan bir komisyonda görev aldığını hatırlatan Geyik, o dönemde denetleme yaptıkları gazete sayısının 5 olduğunu ve buna rağmen mevzuata aykırı çok sayıda eksiklik tespit ettiklerini sözlerine ekledi.

"VALİ GÜVENÇ: DENETLEME İŞİNİ BASIN İLAN KURUMU YAPSIN"


Talat Geyik'in Basın İlan Kurumu ve Basın İlan Kanunu'na yönelik yaptığı eleştirilere cevap veren Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu üyesi Nazmi Bilgin, denetleme yetkisinin Basın İlan Kurumu'nun şubesi bulunmayan yerlerde valiliklere bırakıldığına işaret ederek, denetlemelerin bizzat gazetecilik mesleğinin içerisinde olan kişiler tarafından yapılması halinde sorunların aşılabileceğini belirtti.


Resmi ilan konusunda Divan Başkanı'ndan söz isteyen Erzurum Valisi Celalettin Güvenç, Erzurum'daki günlük gazetelerin resmi ilan almaları konusunda sıkıntı içerisinde olduklarını ve bu sorunun çözüme kavuşturulması için mücadele verdiklerini vurgulayarak, bu bağlamda bazı gazetelerin ilanlarını bile kestiklerini bildirdi. Güvenç, şehirde oluşturulan denetleme kurulları ve valilik personeliyle bu işin yürütülemeyeceğini ifade ederek, "Biz diyoruz ki; her 6 ayda bir Basın İlan Kurumu'ndan teftiş kurulu gelsin ve bu gazeteleri denetlesin. Biz bunu yıllardır dile getiriyor ve talep ediyoruz. Gelsin denetlemeleri Basın İlan Kurumu kendisi yapsın. Hem bu sayede mevzuat uygulanmış olur, hem de tartışma konusu olan resmi ilan meselesi nihai çözüme kavuşmuş olur" şeklinde konuştu.

İHA
Yayın Tarihi : 25 Ekim 2007 Perşembe 18:26:53


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?