7
Mayıs
2024
Salı
ERZURUM

ÇETKODER tüketiciyi uyardı

ÇETKODER TÜKETİCİYİ UYARDI;

Çevre ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER) Genel Başkanı Mustafa Göktaş, Türkiye’de yaşanan sosyal sorunları gündeme taşıdı.

HALK OTOBÜSLERİ VE MİNİBÜSLER

Göktaş, “Halk otobüsleri, minibüsler kısacası toplu taşıma araçları ile ilgili yeterli disiplin ve eğitim bulunmamaktadır. Halen durak harici yolcu alma ve indirme yapılıyor. Ve çok garip uygulamalar var. Polis- Zabıta gibi insanlardan ücret alınmıyor.. Bu bir örnek mi diyeceksiniz, elbette değil. Ama Polis ve zabıtadan ücret alınmaması halkın garibine gidiyor, dikkat çekiyor. Çünkü bu araç ve gereçleri kontrol edecek, denetleyecek, gerektiğinde cezai işlem yapacak olan onlar. Onlardan ücret alınmayınca akıllarda kuşku ve endişe yaratıyor” dedi.

KREDİ KARTI YILLIK AİDATI MESELESİ

Göktaş, “Ramazan ayı boyunca sürekli bir çalışma içinde idim. Aşırı derecede Kredi kartı yıllık aidatı ile ilgili soru soranlar oldu. Gücümün yettiğince cevapladım. Buradan bir kez daha sesleniyorum. Yıllık kart bedeli yasal değil. Kanuna uygun değil. Nerede oturuyorsanız oradaki kaymakamlıktaki ilçe tüketici hakem heyetine başvurun. İl merkezinde iseniz Sanayi ticaret il müdürlüğündeki hakem heyete başvurun. Öyle para felan harcamayacaksınız. Orada bir form var, doldurun verin. İstenilen evrakları teslim edin. 4077 sayılı yasaya aykırı olan bu durumda lehinize karar çıkacaktır. Onu alıp Bankaya bildirin ve ödemekten kurtulun” dedi.

BAYRAM ÖNCESİ KREDİLERE SARILMAYIN

Göktaş, “Bayram geliyor. Bankalar yine çeşitli öneriler ile karşınıza geliyor. Şeker kredi filan deniyor. Vazgeçin bu işten. Olmayan parayı tüketmeyin. Aldığınız kredi sonra sizi perişan eder. Ayağınızı yorganınıza göre uzatın. İmkânlar dışında yaşamayın. Bankaların türlü çeşitli vaatlerine de kanmayın. Onların işi para kazanmak... O nedenle cazip teklifler sunuyorlar. İnanmayın. Elinizi ateşe atmayın” dedi.

GERİ DÖNÜŞÜM KUTULARI

Göktaş, “Çevre orman müdürlüklerinin resmi kurum ve kuruluşlara verdiği kâğıt ve benzeri için geri dönüşüm kutuları var. Bakıyorum şimdi azalmış. Bu konuda bize müracaatla, bu kutulardan istediklerini fakat çevre müdürlüğünün vermediğini, ilgili belediyelerin o yerle olmadığını belirten vatandaşlarımız var. Çevre Müdürlükleri ve ilgili belediyeler bu husus da daha etkin ve dikkatli çalışmak durumundalar. Kâğıt ve benzeri atıkların geri dönüşümü için sadece resmi kurum ve kuruluşlara değil, şirketlere, noterlere, mesleki odalara, STK lara, isteyen işyerlerine vermesi ve dağıtması gerekir. Bununla ilgili yetkililerin acil bir şekilde çalışma başlatması gerekmektedir. Sponsor bulalım, bu işi yapsın öyle dağıtalım mantığı doğru değildir. Devlet Çevre bakanlığını niye kurmuş. Ayrıca Yerel yönetimler ne diye varlar?” dedi.

OKULLAR AÇILIYOR AMAN DİKKAT

Göktaş, “önümüzdeki günler okullarımız açılacak. Yetkili ve ilgiliye buradan uyarmak istiyorum. Uyuşturucu denen madde bağımlılığı denen hadise okul önlerine kadar gelmiş vaziyet de. Denetimin arttırılması lazım… Ayrıca okulların kantin, servis, güvenlik, temizlik gibi işlerinde çalışanların sıkı denetimlerden geçmesi, sabıkalı olanların kesinlikle çalıştırılmaması, denetimli serbestlikten faydalananların buralarda çalıştırılmaması hususunda dikkat edilmesini talep ediyoruz. Çağ çocuğumuzun sağlıklı ve bilinçli, vatana millete hayırlı insan olarak yetişmesinde bu hususlara önemle dikkat edilmesi gerektiğinin altını çiziyoruz. Milli Eğitim, Emniyet güçleri el ele vermeli ortak çalışmalılar. Valilik göz açtırmamalı. Ayrıca vatandaşlarda yetkililere yardımcı olmalı. İhbar hakkını kullanmalı, çekinmemeli” dedi.

KAYBOLAN ÇOCUKLAR VE ORGAN TİCARETİ MESELESİ

Göktaş, “Son zamanlarda Evlatlarımız küçük çocuklarımız birer ikişer kayboluyorlar. Bir anne ve baba olarak çok dikkat etmeliyiz. Onları takip edin. Arkadaşlarını kontrol edin. Araştırın. Gözünüz üzerinde olsun. Vurdumduymaz olmayın. Ortam çok kötü... Organ tacirleri dünyanın her yerinde cirit atıyorlar. Bizde emniyet güçleri işi çok sıkı takip edince iş internete düştü. İnternet ile çocukları kandırıyorlar. Çoğu yurt dışı kaynaklı... Aman çocuklarınızın internete ne yaptığını, kontrol edin. Çocukları kandırıyorlar. Vakitli vakitsiz internete oturmasına izin vermeyin. Lütfen çocuklarınızdan ilginizi, sevginizi eksik etmeyin. Anne ve Baba olduğunuzu unutmayın. Ciğeriniz yanmasın” dedi.

SAHİLLERİMİZDEKİ PARKLAR VE YEŞİL ALAN DONANIM

Göktaş, “Sahillerde parklarımız var. Çoğu ilimizde sahil boyunca bir yeşillendirme var. Ama eksik. Bakınız. Sahil kenarındaki park ve yeşil alanları dinlence yerlerini gezin lütfen. Parktaki musluklar çalışmıyor. Çalışıyorsa akıyor. Yada sökülmüş gördüm. Günahtır. İsraftır. Buralarda akan bu suyun parası sizden bizden çıkıyor. Ayrıca suyu bulamayanları düşünün. Öte taraftan muslukları çalmanın, kırmanın, zarar vermenin ne anlamı var? Yine parkın içinde tuvalet ihtiyacını gidereceğiniz yer yok. Varsa da hjyenik değil. Yada kapalı. Yetkililere sesleniyorum. Elbette yeşil alanımız, parkımız olsun. Gurur duyarız. Ama buralara trilyonlar akıp gitti. Öyle ise korumalıyız. Bu güzellikleri yapanlar buraları koruyacak tedbirleri de almalı. Aksayan hizmetleri düzeltmeli” dedi.

PAKET PAKET SOYULUYORUZ

Göktaş, “Çağın teknolojik kolaylığı olarak bilinen cep telefonları kullanıcılarına sesleniyorum. Operatörlerin paket önerilerine, reklâmlarına kanıp oradan oraya geçip durmayın. Tabiri caiz ise paket paket söğüşleniyorsunuz. Bu alet yokken ne yapıyordunuz acaba? Bu kadar hor ve israfa yönelik konuşmanın ne anlamı var. Sağlığınızdan oluyorsunuz. Saatlerce, dakikalarca konuşmak size ne kazandırıyor? Siz konuştukça kazanan operatörler oluyor. Siz mi oluyorsunuz yani? Birincisi siz çok uzun konuşmak ile sağlığınızı yitiriyorsunuz. Telefonun dağıttığı elektronik dalgalar beyninizi, gözünüzü, kulağınızı ve birçok uzvunuzu yok ediyor. Yanı sıra cebinizde zarar görüyor. Telefon acil ihtiyaç içindir. Konuşmanı kısa kesersin. Her yöne bu, şu, şu kadar, bu kadar diyerek sizi kandırıyorlar. Sizde operatör operatör dolaşıp hem cebinize zarar veriyorsunuz, hem sağlığınıza. Yapmayın. Az ve öz konuşun. Bu telefonları sağlığınız açısından çantanızda taşıyın” dedi.

ŞAPLI ET, VEREMLİ ET, AT EŞEK ETİ MESELESİ, GIDA ÜRETEN YERLER

Göktaş, “Halen yurdumuzun her yerinde at Eşek eti olarak bilinen tek tırnaklı hayvanların etlerini kesip dağıtan ve satanlar var. Ayrıca yurdun her yerinde şap hastalığına yakalanmış Hayvanlar var. Bunların eti piyasaya sürülüyor. Bir kısmın veremli et. Bunların sıkı denetimi, takibi lazım… Bu iş sadece kolluk kuvvetinin işi değil. Valilik ilgili birimleri uyarmalı, daha sıkı denetim yapılmalıdır. Halkın sağlığı ile oynayanlara gereken cezalar verilmelidir. Merdiven altı tabir edilen kaçak göçek çalışanlara göz açtırılmamalı bu tür yerlerdeki et ve et ürünleri çok sıkı takip edilmelidir. Zabıta, Tarım müdürlüğü yetkilileri, sağlık müdürlüğü yetkilileri, kolluk kuvetinden yardım alarak yiyecek, içecek, gıda maddesi satan yerleri, et ve et ürünleri ile süt ve süt ürünleri, tatlı ve pasta imalathaneleri, satışı yapılan yerleri çok sıkı denetlemeli” dedi.

ALIŞ VERİŞ MERKEZLERİNDEKİ KAZALAR VE TAZMİNLERİ

Göktaş, “Herhangi bir alışveriş merkezindesiniz. Mağazadasınız. Oraya alış veriş için gitmişsiniz. Kaza geçirdiniz, kazaya uğradınız. Başınıza herhangi olumsuz bir iş geldi. Gasp edildiniz, darp edildiniz.. O alışveriş mağazası, merkezi, bu işlerden sorumludur. Yeterli güvenlik tedbirini almak, sizi rahat ettirmek, can ve mal güvenliğinizi orada sağlamak zorundadır. Bozuk olan asansör, merdiven, sakat olan balkondan orası sorumludur. Kaçamaz. Haberim yok, bilmiyorum diyemez. Hakkınızı arayın. Tazminat hakkınız var. Şikâyet etmekten, tazminat davası açmaktan çekinmeyin” dedi.

KABAHATLER KANUNU UYGULANMAYACAKSA NİYE VAR ?

Göktaş, “Yürürlükte önemli yasalar var. Bunların uygulanmaması halkımızı mağdur ediyor. Kabahatler kanunu diye bir kanun var. Ve buradaki üç kabahati ele almak istiyorum. Birincisi işgal kabahati. İkincisi Başkalarını rahatsız etme kabahati. Üçüncüsü Dilencilik kabahati. Bu üç kabahat de Ülkemizde bolca yaşanıyor. Bu kabahatlerin karşılığında gerekli cezalandırmalar olmasına rağmen etkin denetim ve çalışma yapılmadığı için kanun uygulanamıyor. Kaldırımlar işgal altında. Seyyar satıcılar cirit atıyor. Kaldırımlar yaya yolu. Ama tezgâh koyan, sandalye masa koyan, sattığı ürünü koyan, arabasını park edenden geçilmiyor. Ayrıca gürültü kirliliği hat safhada… Aşırı yüksek sesle müzik dinleyenler, şehrin orta yerinde bangır bangır mikrofonla satış yapanlar, ses kolanları koymuş reklâm yapanlar milletin sağlıklı yaşamını elinden alıyor. Zabıta bu işlerde gereken ciddiyeti göstermiyor. Kolluk kuvveti ile ortak hareket etmeli. Kaldırım, sokak, yol işgallerini önlemeli, gürültü ve görüntü kirliliğine geçit vermemeli, dilencilerin sayir halindeki araçları rahatsız etmelerinin önü alınmalıdır” dedi.

ELEKTİRİK KESİNTİSİ YÜZÜNDEN ZARARA UĞRADINIZSA DAVA EDİN

Göktaş, “Sık sık vakitli vakitsiz gidip gelen, kesilen elektrikleriniz nedeniyle uğradığınız zarar ve ziyan için ilgili ve yetkiliyi dava etme hakkınız var. Bir defa haber vermeden elektrik kesmek suç.. Alt yapının bozukluğu, kablonun yetersizliği sizi bizi ilgilendirmiyor. Biz tüketiciler kullandığımız elektriğin ücretini ödüyoruz. Ödemez isek kesiyorlar. Parayı alan hizmeti doğru sunmak, dürüst sunmak durumunda... Gerekli tedbiri almak, alt yapıyı yapmak onun işi. Onun hatasından dolayı biz çile çekmek zorunda değiliz. Hakkınızı arayın. Şikâyet hakkınızı kullanın. Ayrıca tazminat davası açın. Yaz geldi herkes klimaya saldırdı. Kış geldi şöyle oldu diyerek söylenen yutturmaca laflara kanmayın. Ücretlendirmeyi bilen, parayı almayı bilen hizmete doğru dürüst vermeyi de bilecek” dedi.

TABELA KİRLİLİĞİ DEVAM EDİYOR

Göktaş, “Ülkemizin hemen hemen her yerinde Büyükşehirlerimizin her yerinde devasa tabela ve levhalar var. Reklâm amaçlı. Çok çirkin bir görüntü arz ediyor. Kirlilik yaratıyor. Apartman, site, evlerin damlarında, çatılarında bile çok büyük devasa levha ve tabelalar var. Bunlar aynı zamanda yaşamsal tehlike yaratıyor. Yarın kış gelecek rüzgârdan, poyrazdan uçacak birilerinin kafasına düşecek. Yâda araçların üzerine gelecek. Faciayı düşünün. Olmadı mı? Oldu. Peki, biz neyi bekliyoruz, bunları kaldırmak için? Üç kuruş para kazanma uğruna, canımızdan oluyoruz. Ayrıca görüntü ve çevre kirliliği yaratıyorlar. Rezil bir görüntü var. Tabelalara, işyeri tanıtıcı levhalarına bir standart getirilmeli. Bu kirlilik ortadan kalkmalı. Bunu yurt geneli uygulayan Belediyeler var. Bizde de bir an evvel uygulanmalı” dedi.

NAYLON POŞET UYGULAMASI- BEZ TORBA VE FİLE

Göktaş, “Ne söylersek söyleyelim aldırış eden yok. Elinizden alının sizin sağlığınız. Pazarda, çarşıda, alışveriş mağazalarında kullandığınız ve naylon poşetler hem sağlığınızı tehdit ediyor hem doğayı aşırı kirletiyor. Dünyanın çok yerinde bu uygulama yasaklanmasına rağmen. Ülkemizde poşet uygulaması artarak devam ediyor. Özellikle siyah poşetler tamamen kansorojen içeriyor. Artık haklımızın kalıcı bez torbalara, filelere dönmesinin vakti gelmiştir. Yerel yönetimler ve ilgili – yetkililer bu işe çözüm bulmalıdırlar. Artan poşet çılgınlığı doğayı ve çevreyi kirletmekte, sağlığımızla da oynamaktadır. Ülkemizin belirli belediyeleri bunu yasaklamıştır. Ama bunun genel hale gelmesi lazımdır” dedi.

İHA
Yayın Tarihi : 7 Eylül 2010 Salı 13:28:05
Güncelleme :7 Eylül 2010 Salı 14:11:16


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?