6
Mayıs
2024
Pazertesi
ERZURUM

CHP kurultayına soğuk diyardan soğuk bir bakış

Cumhuriyet Halk Partisi siyasi hayatımıza Atatürk'le başladı. Bir anlamda Cumhuriyetle yaşıt diyebiliriz. Çok partili sisteme geçtikten sonra kurulan siyasi partilerin en yaşlısı. Buradan hareketle en iyi teşkilatlanmış, en iyi örgütlenmiş, en tecrübeli ve en zengin bir siyasi parti. Bu  zenginliğin nereden kaynaklandığını uzun uzun anlatmaya gerek yok sanırım. Parasal kaynağının birini izah etmem yeter herhalde. Oda CHP'nin İş Bankası'na yüzde yirmi beş ortak olmasıdır. Bu çok kısa bilgiden hareketle şunu ifade etmek istiyorum.
Ekonomik problemini çözmüş, teşkilatlanmasını tamamlamış, kadrolarını yetiştirmiş bir siyasi hareketin Türkiye siyasetinde etkin bir konuma gelemeyişi sizce de dikkat çekici değil midir?
CHP'nin siyasi geçmişine bakacak olursak; yukarıda ifade ettiğim iddiam doğrulanır. 1947 ye kadar tek parti ve milli şef mantığı olduğundan yönetimde bulunması gayet doğal. Asıl mesele 1947 den sonra demokrasi adına insanımızın önüne farklı alternatifler konulunca ifade edilen tarihten sonra CHP ve mantığı yüzde yirmileri geçememiştir.
Şimdilerde çağa göre siyaset yapma mecburiyeti, mensuplarını inanmadıkları ve hiç bir zamanda hayata geçiremedikleri söylemler;
Sosyal adalet
Hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü
Demokrasi
Laiklik dolayısı ile din ve vicdan özgürlüğü
Milli gelirde adil dağılım...
vs... şeklinde sürüp gidiyor. Bu ifadelerin CHP yönetimi ve tabanı tarafından içi doldurulamadığından seçmenimiz tarafından rağbet görmemiştir.
Türk insanının çok partili hayata geçişten sonra CHP yi ya koalisyon ortağı veya muhalefet görevi vermesinin sebebi yukarıdaki iddialarda CHP yönetimlerinin iyi bir sınav veremediklerinden sicillerinin bozuk oluşudur.
Türkiye her alanda değişim istiyor. 35 milyonluk genç nüfusuna layık genç beyinlerle yönetilmek isterken; muhalefetini de gençleştirmek istiyor. Çünkü bu ülkenin bir evladı olarak bizler yaşı 60’ın üzerindeki kafaların tabulaşmış mantıklarıyla yönetilmek istemiyoruz. Onların tabulaştırdığı ve ülkemizin gelişimini engelleyen gerici fikirleri bize artık dar geliyor.
İşte bu noktada:
CHP kurultayı, özellikle değişmeyen yönetimin ne kadar tahammülsüz olduğunu göstermesi açısından çok önemliydi. Türkiye'deki politik ve demokratik mantığı kabul etmememe rağmen kurultayı izledim. Sayın Baykal'ın içi boş ve kendisinin bile inanmadığı ifadelerle CHP delegesini nasıl aldattığını ve siyasi ömrünü bir dönem daha uzatmak için nasıl bir konuşma yapacağını dinlemek istedim. Ve işin garip tarafı düşündüklerimde yanılmadığımı gördüm.
Yanılmadığım noktalara kısaca temas edecek olursak:
1-     Türkiye’de demokratik bir hayat özlemi içinde olduğunu ifade eden Sayın Baykal’ın demokratik bir alternatif listeye ne kadar tahammülsüz olduğu ortaya çıktı.
2-     Yolsuzluklardan uzak parti yönetimleri ve dolayısıyla ülke yönetimi iddiası havada kaldı. Şöyle ki:
  • Yolsuzluk yaptığı ve rüşvet aldığını söylediği Sayın Sarıgül’ün CHP’nin ikinci dönem belediye başkanı olduğunu unutması sizce çok garip değil mi?
  • İSKİ skandalıyla tüyü bitmemiş yetimin trilyonlarını zimmetine geçiren Nurettin Sözen’i milletvekili olarak saflarına katması,
  • Bu yolsuzluklardan haberi olmadığını ifade ederken de parti içi istihbaratının olmadığını ortaya koyması dikkat çekiciydi.
3-     CHP delegesine ve Sayın Sarıgül’e ahlak dersi vermeye kalkan Sayın Baykal’ın bunu yaparken partide ahlaklı-ahlaksız ayrımı yaptığının farkında değildi. Çünkü CHP delegesinin 460’ı Sayın Sarıgül’ü destekledi. Yani Sayın Baykal’ın ifadelerine göre ortaya şu sonuç çıkıyor: Atatürk’ün kurduğu partide 460 insan Sayın Baykal’ın ahlak kriterlerine uymuyor. Diğer bir deyimle ahlaksız.
4-     2000 kişilik bir salonda kurultayın yapılması CHP’nin küçüldüğüne işaret mi? Yoksa Sayın Baykal’ın seçimi kaybetme korkusundan alınmış bir önlem miydi?
5-     Son olarak kurultayda yaşanan arbede ve kavganın mantıklarında hala değişimin olmadığını teyit etmek açısından önemliydi.
Muhterem okurlarım, sizlerle olan gıyabi muhabbetimi noktalarken artık şunu bilmemiz lazım ki: Ülke ve ülkemizin yönetimine talip partiler lider bakımından alternatifsiz değil. Bu noktada Sayın Sarıgül seçimi kaybetmiş olsa da surda 460 metrelik bir gedik açması onun için ve partinin geleceği için önemliydi vesselam…
Nizamettin ALAYOĞLU - Hakikat Gazetesi
Yayın Tarihi : 30 Ocak 2005 Pazar 20:30:47
Güncelleme :31 Ocak 2005 Pazartesi 00:39:55


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?