6
Mayıs
2024
Pazertesi
ERZURUM

Erzurum'da 'Kırım Kongo' toplantısı

Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanı Doç. Dr. Mustafa Ertek, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına yol açan keneler yüzünden şehirlerdeki vatandaşların büyük panik yaşadıklarını söyledi.

Doç. Dr. Ertek, kenelerin biyolojik savaş malzemesi olduğu yönündeki iddiaların da komplo teorisinden öteye gitmediğini belirtti.

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD), Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı ve İl Sağlık Müdürlüğü tarafından ortaklaşa düzenlenen 'Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı Bölge Toplantısı' bugün Erzurum'da yapıldı.

Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezi'nde yapılan toplantıya bilim adamları ilgi gösterdiler. Yeterince duyuru olmadığı için vatandaşların katılmadığı toplantıda konuşan Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanı Doç. Dr. Mustafa Ertek, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığının tarihte ilk olarak 12. yüzyılda Tacikistan'da bilim adamı İsmail El Gürcani tarafından tespit edildiğini belirtti. Hastalığın Kırım ve Kongo'da görülmesinden sonra bu adı aldığını anlatan Doç. Dr. Mustafa Ertek, Türkiye'de son yıllarda artış gösteren hastalığın iddia edildiği gibi biyolojik savaş ürünü olmadığını ifade etti.

Türkiye'de bazı ciddi bilim adamlarının bile keneyle bulaşan hastalık için biyolojik savaş iddiasında bulunmalarına anlam veremediklerini vurgulayan Ertek, "Bu hastalığın ülkemizde görülmesiyle ilgili çeşitli efsaneler dolaşıyor. Bunun biyolojik savaş etkeni olduğu yönünde bilimsel dayanağı olmayan iddiaları, ciddi insanlar medya aracılığıyla halkımıza iletiyor. Bu sağlıklı değil. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, bizim bölgemizin çevresinde 30 ülkeyi içine alan bir alanda görülen hastalık. Böyle bir hastalığın biyolojik savaş ajanı olarak sokulduğu bizim geliştirdiğimiz komplo teorisinden öteye gitmiyor" dedi.

Türkiye'de ilk olarak 2003 yılında tanı koyulan hastalıkta her geçen yıl artış yaşandığını ifade eden Doç. Dr. Mustafa Ertek, "2002'den 2008'e kadar önemli sayılabilecek derecede artış mevcut. 2002'de 17'li rakamlardan bahsediliyordu, 2007'de 700, bu sene bine kadar ulaşmasını tahmin ediyoruz" diye konuştu.

Hastalığın ilk olarak Tokat ve çevresinde başladığına işaret eden Ertek, şöyle dedi:

"En ciddi sayıda vakalar bu bölgeden gelmekte. Tokat, Sivas, Yozgat, Erzurum hastalığı ilk saptadığımız iller. 2006 yılında 30'un üzerinde ilde vaka belirlendi. 2007'de 40 ilde bu vakayı görüyoruz. Ana odak yine Tokat, Sivas, Yozgat, Çorum. 2008'de de benzer şekilde aynı illerde vakalar görülmekte. Haziran ayı sonu hariç vaka sayısı 492'ye ulaştı. Hastalık, 2002-2008 yılları içinde Türkiye genelinde bin 100 köyde, 2 bin 213 vaka ve 120 ölümün olduğu bir önemli enfeksiyon hastalığı haline geldi''

Hastalığın mevsimsel gelişim gösterdiğine de dikkati çeken Doç. Dr. Ertek, hastalığın Nisan ayında başlayıp Haziran ayında zirve yaptığını Temmuz, Ağustos Eylül aylarında ise azaldığını kaydetti.

Konuşmasında, Sağlık Bakanlığı olarak neler yaptıklarını da anlatan Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanı Doç. Dr. Mustafa Ertek, konuyla ilgili oluşturulan 'Bulaşıcı Hastalıklar Danışma Kurulu' öncülüğünde tedbirler aldıklarını bildirdi. Hastalıkla ilgili, broşür, kitap, filmler hazırladıklarını ve vakaların sıklıkla görüldüğü yerlerde dağıttıklarını anlatan Ertek, bundan böyle kırsal kesime yönelik çalışmalara ağırlık vereceklerini belirtti.

Kırsal kesimde yaşayanların halen olayı, 'Bizim kene' meselesi olarak gördüklerini vurgulayan Ertek, şehirlerde de büyük panik yaşandığını ifade etti. Ertek, konuşmasında şunları söyledi:

"Bütün çalışmalar ve gayretlerimize rağmen şehirlerde panik başladı, köylerde bir şey değişmedi. Köylü için halen 'Bizim kene' ifadesi devam ediyor. Bu kenenin kırsal kesimde yaşadığını biliyoruz. Bütün vakaların kırsal kesimden ortaya çıktığını biliyoruz. Sağlık Bakanlığı olarak Bilimsel Danışma Kurulu'nun önerisiyle kırsal kesimde birebir ayağa giderek bilgilendiriyoruz. Şehirdekiler yakaladığı her böceği kene diye sağlık kuruluşlarına götürüyor, belediyelerden piknik alanlarının ilaçlanmasını istiyorlar. Bizim bir an önce şehirlerdeki panik havasından kurtulmamız gerekiyor."

Konuşmasında medyanın hastalıkla ilgili yayınlarını da eleştiren Mustafa Ertek, şunları kaydetti:

''Hastalık 30 ülkede görülüyor. Bunlardan hiçbirinde medya bu konuyla bizdeki kadar iştigal etmiyor. Türkiye'de kenelerle ilgili çetele tutuluyor. Şu alanda, bu alanda kene bulundu diye insanların günlük hayatını rahatsız edecek kısıtlayacak yayınlar yapılıyor."

Erzurum'da yaşanan hastalıkla ilgili istatistik bilgiler veren İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Serhat Vançelik ise 2003-2007 yılları arasında Erzurum'da 195, bölgedeki 9 ilden ise 92 vaka müracaatı olduğunu belirtti. Bu dönem içerisinde 11 kişinin hayatını kaybettiğini bildiren Vançelik, Erzurum'da yaptıkları çalışmalar hakkında da bilgiler verdi.

Erzurum'da görülen vakaların yüzde 27'sinin Şenkaya'da, yüzde 25'inin Oltu, yüzde 17'sini Olur, yüzde 11'inin ise İspir'de meydana geldiğini anlatan Vançelik, bu 4 ilçede tedbirlere ağırlık verdiklerini söyledi. Risk altındaki ilçelerde oluşturdukları mobil sağlık ekipleriyle hizmet verdiklerini belirten Vançelik, sağlık çalışanlarına yönelik eğitim çalışmalarının da sürdürüleceğini bildirdi.

Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Parlak, hastalık yüzünden insanların pikniğe çıkmaktan korktuklarını ifade etti. Prof. Dr. Parlak, konuşmasında geçmişten günümüze enfeksiyon hastalıklarının tarihçesi hakkında bilgiler verdi.

.
Yayın Tarihi : 3 Temmuz 2008 Perşembe 18:18:55
Güncelleme :3 Temmuz 2008 Perşembe 18:32:16


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?