18
Mayıs
2024
Cumartesi
ÇAT - ERZURUM

EVLİLİK = 3 AŞK + 1 MANTIK

Ülkemizde evlilik üzerine yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre son yıllarda boşanma oranında yükselen bir artış tespit edilmiştir. Boşanma oranı en yüksek kesimin ise eğitimli aileler olduğu açıklanmıştır.

Bu açıklama ile ilk etapta "Acaba eğitim evliliği baltalıyor mu" sorusunu aklımıza geliyor. Önemli bir değerimiz olan evliliğin yıkılmasındaki temel sebebin altında eğitimli olmaktan ziyade eşler arasındaki saygı, sevgi ve hoşgörü değerlerinin birer birer kaybedilmesinin bulunduğu kesindir.

Araştırmanın diğer yüzüne bakınca, sanırım buna sizler de hak vereceksiniz. Çünkü yine bu yapılan araştırma ile ülkemizde mutsuz ve devamlılığı düşünülemeyen evlilikler, boşanmalar ile kıyaslanamayacak kadar yüksek bir seviyede.

"Boşanma" kavramı toplumumuzda özellikle kadınların çekmiş oldukları çileleri "namus, aile bireylerinin hatırı ve toplumdaki kadına bakış açısı" gibi amatör düşüncelerin yoğunluğu nedeniyle karar kılınmış bir oluşum olmaktan sürekli çıkmakta ve çekilen acılar bir süreliğine sineye çekilmekte ve bunalım intiharlarına kadar gidebilmektedir.

Ülkemizin de maalesef içinde yer aldığı eğitimsel açıdan yeterli gelişim gösterememiş ülkelerdeki benzer sorunlar, hala toplum olarak en büyük sıkıntılarımızın kaynağını oluşturuyor. Kısaca aile içinde huzursuzluğun giderek artmakta olduğu bir gerçekse de bu eğitimin değil eğitimsizliğin ve yanlızca eğitimle alakalı olamayan aile idaresinin çöküşünden kaynaklanmakta. Okumakla da adam olmuyoo.

Zira boşanma eşler arasında yaşanılan fikir çatışmaları, çabuk verilmiş kararlar sonucundaki pişmanlıklar, eşlerin birbirlerini yeterince tanıyamamış olmaları, beklenti farklılığı, çevrenin aileye etkisi ve maddi imkansızlıklar sonucu diş macununun sıkımı ile pardon ortadan sıkımı ile sebebiyeti sona ihtiva eder.

Kur’an-ı Kerim'de başanma ile ilgili Allah'ın sevmediği helal olarak geçen bu ayetlerde de görüldüğü gibi nihayetinde yaratıcı tarafından da kabul görülmüştür.

Peki toplum olarak geleneksel ve dinsel örgülerle yoğun bir şekilde ahlaki gelişimimize bağladığı bu "kutsal görev" neden çorapların oturma odasında çıkarılması ya da diş macununun ortadan sıkılmasıyla bitecek kadar kolay bir iş olmuştur?

Şüphesiz bu sorunun cevabını layıkatı ile vermek satırlara hatta kitaplara sığmaz. Ancak bu konu hakkında birkaç görüş belirtmekten de edemeyeceğim.

Bana göre evlilik öncesinde eşler toplumdaki nişanlılık gibi evlilik öncesi sınırlı bağımsızlıktan ziyade, kendilerini anlamaya yetecek kadar uzun bir süre belli bir geçmişlerinin olmaları eşlerin özellikle ve özellikle duygusal olarak ve bi miktarda mantık olarak birbirleri ile uyuşum göstermeleri gerekir.

Konu daha fazla karışmadan ben bu miktarlar ve önemi hakkında bir kaç şey yazacağım. Konu geniş bir konu olduğu için belki pek fazla şeyi anlatma imkanımız olmayacak ama evlilik öncesindeki birliktelik tezim olan "3aşk+1Mantık : evlilik" düşüncemi en azından sizlerle paylaşabileceğim.

Bana göre aşk üç sebepten dolayı önemlidir;

1- Eşler arasındaki bu duygu yoğunluğu ile evliliğin ilk 5 yılı daha bir sevinç ve neşe ile geçer bu ilerleyen yıllar için bir altyapı ve güvenilir bir beraberliğin temeli olarak yorumlanabilir. Test sonuçlarının gerçek ortamda başarılı olması kadar güven veren birşey olamaz.

2- Duygusal olarak da birbirlerini tanıyan eşler, en kötü anlarında bile en küçük şeylerden büyük zevk almasını, olumsuz şeyleri olumluya çevirmesini iyi bilirler. İşin ya da ailenin vermiş olduğu günlük bir sıkıntı halinde sevgilinin sevgilisi ile gitmek için almış olduğu 2 sinema bileti ya da birlikte bir akşam yemeği teklifi eminim sıkıntıları bir süreliğine erteleyebilecek türdendir.

3- Aşk, eşler arasındaki kırgınlıklarda geçmişin güzelliklerini hatırlatır. Tebessüm getirir, sonra bir kıvılcım ve ardından pişmanlık... ve hatta bazı anlarda aynı anda "özür dilerim" demeyi sağlar. Hele yağmurlu bir gündeyseniz, el ele çıkmış iki çocuğun sırılsıklam eve dönüşünü görmenizi isterim. 

Mantık mı? Pardon bir an dalıp gittim. Evet tabii ki önemli. Zira mantık, insan kişiliğinin önemli bir parçasıdır ve evlilikte önemli bir yere sahiptir; Toplumsal bir gereksinimdir esasında. Bir ekmeği bölüp yemek güzel olabilir ama yanında çorba olmasını istemesine de kimse hayır diyemez, demesi de biraz budalaca olur sanırım.

Konu bitip tükenecek gibi değil ama son olarak evlilik üzerine yazılmış ve dikkat edilmesi gerektiğini düşündüğüm bazı tavsiyeleri yazmak istiyorum: 

Birbirinizi sevin ama asla koşullu sevgilere bağlayıcı anlaşmalar yüklemeyin
Bırakın yüreklerinizin sahillerinde gel-gitlerle çalkananan bir deniz olsun sevgi
Birbirinizin kadehini sevgiyle doldurun ama aynı kadehe eğilip içmeyin
Ekmeğinizi bölün ama aynı lokmayı dişlemeye kalkmayın
Şarkı söyleyin, dans edin, eğlenin birlikte ama ikinizin de birer "yanlız" olduğunu unutmayın.
Çünkü lavtadan dağılan müzik aynı nağmelerin çıktığı teller farklıdır. 

Sevgilinizde ulaşamadığınız şeyler bırakın. Onu elde etmekten çok, onu bir ömür koklamaya çalışın. İlişkinize aileniz dahil kimsenin müdahale etmesine izin vermeyin. Aile içi sorunlarınızla birlikte çözümler üretmek, sorunları atlatmada hem bir bağışıklık sistemi oluşturur ve hem de ortak bir bağınız daha oluşmuş olur. Unutmayın: Atlatılan her problem ilişkinize katılmış sağlam bir bağ, sıkı bir düğümdür.

Mutlu 3 AŞKLI - 1 MANTIKLI evlilikler ... :))

Mahir Sarı - Kenthaber / Çat
Yayın Tarihi : 7 Mayıs 2005 Cumartesi 10:39:28
Güncelleme :7 Mayıs 2005 Cumartesi 11:29:26


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Okyanusların Kalbi IP: 85.97.148.xxx Tarih : 8.05.2005 12:11:38
Düşünceleriniz , yazdıklarınız çok doğru ve çok güzel. Tebrik ederim Bazı cümleleriniz kopuk bazılarında ise imla hatası var :)) Ne yapayım öle iştee. Sanırım acelenize gelmiş ama önemli olan içerik tabii güzel valla güzel. Bide neden maillerimize cevap vermiyorsunuz?? :(( Hepsi Aynıydı şiirinizi de okudum şunu söyleyebilirim kadınlarında hepsi aynı değil. Bu konuda yanılıyorsunuz ya da şanssızsınız. İnşallah hayatınıza gönlünüz gibi güzel düşüncelerinizdeki biri çıkar. Maillerime cevap vermemeye devam ederseniz bende buradan yazmaya devam ederim. Bu aralar Sınavlarınız varmış sanırım Sınavlarınızda başarılar dilerim. Kütahya dan sevgiler...

Şovalye IP: 81.213.218.xxx Tarih : 15.05.2005 15:34:23
Yeryüzündeki herkes ölür ve Tanrı'nin huzuruna çıkarlar... Tanrı der ki: "Erkekler 2 sıra olsun, bir sırada kadınlar tarafından yonetilen erkekler, diger sırada karılarını yöneten erkekler.. Ayrıca bütün kadınları cennete aldım onlar meleklerle birlikte gidicekler şimdi..." Böylece kadınlar gittikten sonra Tanrı erkeklerin karşısına geçer... Bir bakar ki karıları tarafından yönetilen erkeklerin sırası 100 km.den uzun... ama karılarını yöneten erkeklerin sırasında sadece bir adam duruyor... Tanrı diğer sıradakilere çok kızar "Kendinizden utanın!! Sizi bu dünyada güç ve idarenin temsilcisi olarak yarattım ve şuraya bak, hepiniz güçsüz karaktersiz 100 km.lik bir sıra olmussunuz... Bakın bir tek erkek kulum şu yan sırada tek başına gururla dikiliyor... Ondan ders alın!!! Oğlum,sen anlat bunlara, sen ne yaptın da "karısını yöneten erkekler" sırasında bir tek sen oldun????" Ve adam cevap verir: "Bilmem... karım bana burda durmamı söyledi" Kadın : Evlendiğimiz zaman, senin bütün üzüntülerini ve sorunlarını paylaşmak istiyorum...Adam : Çok tatlısın hayatım... Ama çok şükür, benim hiçbir üzüntüm ya da sorunum yok...Kadin : Ama daha evlenmedik ki hayatım :-)