6
Mayıs
2024
Pazertesi
KARS

Deniz Baykal Kars'ta

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, CHP Kars Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu'na destek için partisinin düzenlediği mitingde Başbakan Erdoğan'a, "Gel ikimizin de dokunulmazlığını kaldıralım" dedi.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş ve Genel Sayman Mustafa Özdilek'le birlikte havayoluyla Kars'a geldi. Baykal ve beraberindekileri CHP Kars İl Başkanı Çetin Bİlgir, CHP Belediye Başkan Adayı Naif Alibeyoğlu, partililer ve vatandaşlar karşıladı. Konvoy eşliğinde Cumhuriyet Meydanı'na geçen Baykal binlerce Karslının katıldığı mitingde halka seslendi ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yüklendi.

Baykal ilk olarak ekonomiye değindi ve miting alanında bulunan vatandaşlara, "Keyfiniz yerinde mi, işleriniz yolunda mı, geliriniz gideriniz birbirini tutuyor mu, masrafınız kazancınız birbirini karşılıyor mu, işler yolunda mı, çiftçi, köylü, vatandaşlarım hayatından memnun mu, hayvancılık, besicilik canlandı mı, fiyatlar yükseldi mi, hayvan sayısı katlanarak arttı mı, sütçülük canlandı mı, yem fiyatları ucuzladı, süt fiyatları katlandı mı, Kars'ta yaşayan çiftçilerimiz, besicilerimiz ekonomik bakımdan zenginleştiler mi? Hani bunlar 'Katlanarak zenginleşiyor' diyorlar; Kars'a o zenginlik gelmedi mi? Bu zenginlik hayvancıya, çiftçiye uzanmadı mı? Esnafın yüzü gülüyor mu, esnaf hayatından memnun değil mi, çekler senetler ödeniyor mu, işler çoğaldı mı, ciro arttı mı, piyasa hareketlendi mi, emeklilerin durumu nasıl oldu, BAĞKUR ve SSK emeklilerinin durumu ne oldu, İşsizlerin durumu nasıl, gençlerimiz iş bulabiliyor mu, Anaları babaları bin bir çileyle okutuyor, üniversiteye sokuyor sonra çocuğun tayini çıksın diye bekliyor değil mi, ana baba o kadar çile çekti ama iş yok öyle mi, diploması olmayan gençlerimize fabrikalar, işyerleri açıldı mı, Kars'a bu son dönemde büyük tesisler, fabrikalar getirildi mi, yeni işyerleri, yeni fabrikalar açıldı mı, eldeki fabrikalara ne oldu,. Et Balık Kurumu (EBK) ne oldu? Türkiye'yi bırakın dünyada Kars denince akla besicilik ve hayvancılık gelir. Peki ne oldu bunlara, Et Balık Kurumu kapandı mı, arsası ne oldu peki, inşaat mı yapılıyor? Süt Fabrikası ne oldu?

Kars denince süt akla gelir, peynir, kaşar, gravyer akla gelir. Sütün en lezzetli olduğu yer Kars'tır. Süt bir nimet, insanlığın doğduğundan öldüğüne kadar daime muhtaç olduğu en temel besin maddesi süttür. Ne oldu Süt Fabrikası'na? Harabe mi oldu? Elinizde bir Şeker Fabrikası kaldı o da özelleştiriliyor mu? Özelleştirildikten sonra umut yok diyorsunuz öyle mi" dedi.

CUMHURİYET HÜKÜMETLERİ HİZMET YAPMADILAR DİYE ÜZÜLÜYORDUK

"Cumhuriyet hükümetleri hizmet yapmadılar diye üzülüyorduk" diyen Baykal daha sonra şunları söyledi:

''Elimize fırsat geçse de tesisleri getirseydik diyorduk. Ama geçmişte açılan fabrikalar kapanıyor. Kars'ın ekonomisi, alt yapısı, zenginliği, kaynakları elinden alınıyor. Peki sizin bir hatanız var herhalde. Sizin bir kusurunuz var sanırım. Karslı üreticidir, Karslı sabırlıdır, çilekeştir. Karslılar bu serhat şehirde, sınırda Türkiye'yi bekliyor. 8 ay kışı yaşıyorlar. Buradaki topraklarla geçimini sağlamak için en büyük ızdırabı çekiyor. Burada bu kadar bir çöküş yaşanıyor. Eskiden Kars denince akla
Doğu'nun Paris'i gelirdi, medeniyet kalesiydi burası. Ankara'dan yola çıkıp İç Anadolu'dan geçip Kars'a geldikleri zaman burası neymiş diye gıpta ile bakarlardı. Kars Türkiye'nin örnek bir kentiydi. Ekonomide örnekti, Türkiye'nin pek çok ilinden daha zengindi. Adam başına düşen gelirle Türkiye'nin en önde gelen illeri arasındaydı. Ne oldu şimdi? Kars çöktü, geriledi. Bunda sizin bir hatanız oldu. Her halde siz iktidar partisine yeterince oy vermediniz, yeterince milletvekili göndermediniz. AK Parti
Milletvekili göndermeyi ihmal ettiniz her halde. AK Parti'ye mi oy verdiniz? O milletvekilleri orada ne yaptılar? Yani Kars'ın davasını, Kars'ın ızdırabını dile getirmediler mi? Ankara'dan buraya hizmet getiremediler mi? 7 yıl iyi sabretmişsiniz, iyi destek olmuşsunuz. Peki sonuç bu değil mi? Şimdi Kars bunu en iyi şekilde değerlendirecek mi? Kars'ın davasını, onurunu, şerefini sandıkta ortaya koyacak mı? İnanıyorum yapacaksınız. Kars'a büyük bir haksızlık yapıldığı açık" diye konuştu.

EKONOMİ ÇÖKÜNTÜ İÇİNDE

Türkiye'nin büyük bir ekonomik çöküntü içinde olduğunu de belirten Baykal, "Türkiye'de ciddi sıkıntılar var. Ekonomi çöküntü içinde. İşyerleri kapanıyor ama bunlar yeni yeni fark ediliyorlar. Kars'ta işsizlik çok önceden patlamadı mı? Ekonomik gerileme burada çok önceden başlamadı mı? Asıl sıkıntıyı siz çekmişsiniz. Şimdi tedbir paketi arayışına girdiler. Ekonomi çöküyor bunlar seyrediyor. Ama şu soruyu sormak geçiyor içimden, sizin aklınız Doğu Anadolu, Kars çökerken neredeydiniz. Tedbir arıyorlar.

Tedbiri nerede arıyorlar; sanayide arıyorlar ama bu memleketin çiftçisi yok mu, köylüsü, hayvancısı, besicisi yok mu? Onların tedbire ihtiyacı yok mu? Onlar için bir şey düşünmüyor musunuz? 'Ya bunlar alıştı zaten' diyorlar. 'Ne işimiz var onlarla uğraşmaya' diyorlar değil mi. Siz onlara bir şey söyleyecek misiniz? Bir cevabınız olacak mı? 29 Mart'ta o cevabı çekle APS (Acele Posta Servisi) ile bekliyorum. Demokrasilerde iktidarlar hata yapar, ihmal eder, toplumu ihmal eder bunlar olabilir ama demokrasilerde bu ihmal karşısında vatandaş yani seçmen eğer geleceğini düşünmez ise, o yanlışa boyun eğerse, o haksızlığa göz yumarsa işte o zaman demokrasi işlemez. Demokrasiyi işletme konusunda hak sahibi Kars halkıdır. Türkiye'de ekonomik çöküntü yaşanıyor. İşsizlik her açıklamada artıyor. İnsanlar işini kaybedince borçlarını ödeyemez hale geliyorlar" şeklinde konuştu.

Baykal daha sonra Mehmet Atay isimli bir çiftçinin içine düştüğü durumu gözler önüne seren bir mektubu okuyarak şu değerlendirmede bulundu:
"Şimdi Mehmet Atay isimli bir çiftçi tarımsal kredi kullanmış. 4 bin TL kredi kullanmış. Ödemeye çalışmış, tam ödeyememiş ve temerrüde düşmüş. 'Buna rağmen borcumu ödemeliyim' demiş. Şu anda bu gelen yazıda ana para borcu 878 TL imiş. Sonra yazı devam ediyor, borç temerrüt faiziyle birlikte 38 bin 648 TL olmuş. Diğer masraflar da eklenince 43 bin 959 TL olmuş. Bunlar sizin de yaşamınızdır. Borcu ödemeye çalışıyorsunuz, işler yolunda gitmiyor ve ödeyemiyorsunuz temerrüde düşüyorsunuz. Temerrüde yakayı kaptırdın mı gittin. Bu, Türkiye'nin acı gerçeği. 'Başbakan şu tedbirleri uygula' diyoruz. O da diyor ki, 'Bu borç sahipleri dürüst insanlar değil'. 'Kredi borcu olanlar dürüst değil' diyor. Bu insanları bu hale düşüren sensin. Borcunu ödemek için ana parayı düşünüyor, helali haramı düşünüyor. 'Bunu ödemem lazım' diyor. Çırpınıyor sende çıkıp diyorsun ki 'Sen dürüst değilsin'. Adam işinden atılmış, adamın oğlu okulda okuyor, gelmiş demiş ki, temizlik kolu için 2 TL istiyorlar. Baba da, 'Yok oğlum veremem' diyor. Okula gidiyor okuldan koluna yazı yazıyorlar, 'Temizlik yarası ödenecek' diye. Bu insanlara dürüst değilsin demek yapılabilecek en büyük haksızlık ve adaletsizliktir. Sen, işten atılmanın ne demek olduğunu bilir misin? Sen işsiz kalıp evine ekmek götürememenin, okuldan para istiyorlar diyen çocuğuna 2 TL verememenin nasıl bir ızdırap olduğunu bilir misin? Senin çocuklarını eşin dostun Amerika'da okutuyorlar ama işten atılanın çocuğunu okutan yok. Devlet okutmalı ama devlet de yok. Türkiye'de bu
acıları yaşıyorsunuz."

HAŞA ALLAH'I PEYGAMBERİ, DİNİ, İMANI BİLE ALDATMAYA ÇALIŞIYORLAR

Deniz Feneri davasını de ele alan Baykal şu açıklamalarda bulundu:
"Eskiden yolsuzluk kişiseldi. Ahlaksız, sütü bozuk biri çıkardı elinde bir imkan varsa yolsuzluk yapardı. Şimdiki yolsuzluk teşkilatlı yolsuzluk, şirketleşmiş yolsuzluk, cemaat halinde yapılıyor. Yaparken de mevzuata göre yapıyorlar. Kanunu mevzuatı kullanıyorlar. Bunu göz göre yapıyorlar. Almanya'da Mübarek Ramazan ayında cami cami dolaşmışlar, her yerde Allah, Peygamber, din, iman lafları söylemişler. 'Fitrenizi bize verin, biz yoksulları giydireceğiz demişler'. Vatandaşlar da elindekini vermişler. Ne diye topluyorlar? Din, iman diye topluyorlar. Yani Allah, peygamber, din, iman, kitap, Kur'an diye para topluyorlar. Bu yolsuzluğa dini, imanı, Allah'ı, peygamberi alet etmek hangi vicdana sığar. Haşa, Allah'ı, peygamberi, dini, imanı bile aldatmaya çalışıyorlar. Olur mu böyle bir şey? Haramın ötesinde, yetim hakkı yemenin ötesinde bunu yapıyorlar. Alman Hükümeti el koydu, hızla bunları yargıladı, mahkum etti. Şimdi soruyoruz, 'Bunlar mahkum ettiler sen niye harekete geçmiyorsun diyoruz'. Bize diyorlar ki,
Almanya'ya yazı yazdık, dosyayı istedik. Aylar geçti dosya yok. Suçu işleyenler bizim vatandaşlarımız, parayı taşıyan da bizim değil mi? Elin Alman'ı mahkum etmiş. Senin emniyetin, jandarman, savcın, hakimin, kanunun, hukukun yok mu? Dosyayı o zaman Almanya'da kaplumbağanın sırtına koysalar Türkiye'ye çoktan ulaşmıştı. Biz Ali Kılıç'tan rica ettik gitti Almanya'dan getirdi. Ben de mitinglerde 'Al sana dosya' dedim. O da 'Kırtasiyecilerde kırmızı kaplı dosya çok' dedi. Sen dosyanın kırmızı kabını bırak da içine bak, içine. Şimdi de Almanca'dan Türkçe'ye tercüme edilecekmiş. Aylarca tercüme edecekler. Sonra ne oldu TELEKOM satıldı. Taksitlerinden fazla her yıl kazancı var. TELEKOM'u alan karını aldıktan sonra taksitini ödeyecek, cebine de bir miktar para kalacak. Tarlanın taşıyla tarlanın kuşunu vurdular. KDV'yi de fiyat belli olduktan sonra yüzde 10 düşürdü. TÜPRAŞ'ı bile sattılar. Tüm bunların hesabı sorulacak. Ne zaman? İktidara geldiğimiz zaman. Başbakan bana çok kızıyor, sinirleniyor. Ne yapacağını
şaşırıyor.


Bence, çıkarsın millete dersin ki, 'Deniz Feneri'nin aslı şudur, orada bir şey yoktur.' Milletin aklı sağduyusu var bende çıkıp bunları söyleyemem. Kars'a geldiği zaman Deniz Feneri'ni bir sorun bakalım. 'Cevap ver' diyorum vermiyor. Topluyor milleti aleyhimde atıp tutuyor. Bırak benim arkamdan konuşmayı. Sen dedikoduyu nimet yapıyorsun. Günahtır, yapma. Eğer benim hakkımda söyleyecek bir şey varsa arkamdan söyleme gel televizyona beraber çıkalım. Dünyanın her yerinde bu böyle oluyor. Sen niye çıkmıyorsun
canlı yayına. Başbakan kaçar mı? Gel diyorum konuşalım. Meydana gel, meydana gel diyor. İşte meydan, işte Kars, işte Türkiye. Sen kendi meydanında ben burada konuşuyorum."

GEL İKİMİZİN DE DOKUNULMAZLIĞINI KALDIRALIM

Baykal dokunulmazlık konusunda da 'Hodri meydan' diyerek, "Karslılar siz buraya niye geldiniz, size yevmiye verdiler mi, kumanya dağıttılar mı, Vali yazı yazdı mı, Deniz Baykal'ın Kars'ta bugün mitingi vardır, bütün daire memurları mitinge gidecekler diye yazı yazdı mı, buzdolabı, çamaşır makinesi, kanepe, çekyat dağıtıldı mı? Başbakan bana 'Sana eskort vereyim dolaş' diyor. Benim eskorta ihtiyacım yok. Bugün buraya koruma ordusuyla, güvenlik güçleriyle, askerle, jandarmayla, panzerle gelmedim. Ben Kars'a anamın babamın evine girer gibi geldim. Eskorta benim ihtiyacım yok. Ben tek başıma korumasız sokağa çıkarım. Gece gündüz halkın içindeyim. Sabahleyin çıkar alış verişimi kendim yaparım. Niye korunma ihtiyacı hissedeyim. Çünkü halka yalan söylemedim. Doğru bildiğimi söyledim. Alnım açık, başım dik, huzur içindeyim. Sen bırak da gel televizyonda konuşalım. Eğer televizyonda de konuşamıyorsak bir teklifim var. Meclis'te 550 milletvekili var. Tümünü bırakalım sadece iki tanesini, senle benim
dokunulmazlığını kaldıralım. Yani bırak kanun işlesin. Dokunulmazlığın arkasına saklanarak konuşmanın anlamı var mı? Baykal'la yatıyor, Baykal'la kalkıyor. Sen Deniz Baykal'ı bırak kendine bak kendine. Benim ne zaman iktidar olacağımı bırak da iktidardan düştüğünde başına nelerin geleceğini düşün" ifadelerini kullandı.

HERKESİN KİMLİĞİ ONUN ŞEREFİDİR ONURUDUR

Yaklaşan Nevruzla ilgili önemli açıklamalarda bulunan Baykal şu mesajları verdi:
"Memleketimizin taze bir başlangıca ihtiyacı var. Demokrasi değişim demektir. Artık değişme zamanı geldi. Bahar, tazelenmenin, yenilenmenin, değişmenin zamanıdır. Yani; karanlığı, yıpranmışlığı, acıları geride bırakalım. İçimizden bir umut yeşersin, umutla geleceğe bakalım. 'Çok çektik, yeter artık' diyelim. Taze bir başlangıçla yola çıkalım. Bahar Nevruz zamanıdır. Bakın Türkiye nevruza giriyor ama herkesin yüreğinde bir korku var 'Eyvah ne olacak' diye. Lastikler yakılacak, asker, gençler, çocuklar birbirine girecek, belki yaralanmalar olacak, Allah göstermesin belki ölümler olacak. Bir gerginlik var. Bunlara ne gerek var. Nevruz bu toprağın bir geleneği, güzelliği değil mi? Barış ve kardeşlik değil mi? Devletle milleti karşı karşıyla getirmekten kaçınalım. Yani bin yıllık geleneği niye korku içinde yaşayalım? Hepimiz kardeşiz. Güney Doğu'da, Doğu'da, Antalya'da da var. Gelin hep beraber el ele verelim, kardeşçe Nevruz'u resmen kutlayalım. 1 Mayıs emeğe, alın terine saygı günüdür. Bunu gelin birlikte kutlayalım diyoruz. İkisini birlikte kutlayalım diye kanun teklifi verdik. 'Hayır' dediler. Bölünmeyi, parçalanmayı geride bırakalım. Farklı kültürler bakın Kars'ta bir arada. Hepiniz, Kafkas dünyasında kökleri, değerleri olanlarsınız. Bunların hepsi Kars'ta bir zenginliktir. Her inançtan, her mezhepten insan var burada. Bunları birbirine düşürmeyelim, kaynaştıralım. Herkesin kimliği onun şerefidir, onurudur. Hiçbir kimlik birbirinden üstün değildir. Her birisi değerli. Hepsi bir arada çok daha güzel. Kars
bunun örneğini vermiş. Aynı anlayışla devam edelim. Ayrışmacılığı ortadan kaldıralım. İnsanlar özgürce inançlarını yaşayacaklardır, yayın yapacaklardır, elbet böyle olacaktır. Bundan kimsenin kuşkusu yoktur. Hepimiz Türkiyeliyiz. Ulusal bütünlüğümüzü bozdurmayacağız. Türkiye'nin toprak bütünlüğünü, millet bütünlüğünü bozdurmayacağız. 70 milyonuz. Bu ülkenin 70 milyon tapusu var. Hepsi eşit, hep beraberiz, kardeşiz, bütün Türkiye bizim. Barış içinde yarışacağız, tartışacağız. Birbirimize değer verip kucaklayacağız" ifadelerini kullandı.

BU EKİBE KAPTAN LAZIM

Baykal konuşmasının sonunda il ve ilçe Belediye Başkan adaylarını tanıttı. Kars Belediye Başkan Adayı Naif Alibeyoğlu'na sıra gelince de, "Bu ekibe kaptan lazım. Öyle bir kaptan olmalı ki Kars'ın adını Türkiye'de ve dünyada duyurabilmelidir. Kars'a nasıl hizmet edeceğini bilmelidir. Kars'ın değerlerine sahip çıkmalı. Kars'ı o eski güzel günlerde olduğu gibi kültürüyle, sanatıyla, ekonomisiyle en güzel yere getirmeli. Kars halkını da ayırmamalı, kaynaştırmalı, bütünleştirmeli.
Türkiye'nin en başarılı başkanları CHP'dedir. İzmir'de müthiş başkanımız var. AK Parti 'İzmir'de alacağız' diyordu. Artık diyemez hale geldi. Mersin'de pırıl pırıl bir başkanımız var. Mersin'i ihya etti. Trabzon'da, Edirne'de, Çanakkale'de, Muğla'da başarılı belediye başkanlarımız var. Ankara ve İstanbul'da başarılı belediye başkanlarımız olacak. Yurtiçindeki, yurtdışındaki kaynakları, Avrupa fonlarını, bilimi, teknolojiyi seferber ediyoruz. Naif Bey inşallah önümüzdeki dönemde CHP'nin desteği, gücüyle en güzel başarılara imza atacaktır. Hep birlikte güzel günler göreceğiz. Tüm Karslıları önümüzdeki dönemde eskiden olduğu gibi CHP'ye sahip çıkmaya çağırıyorum" dedi.

''Başbakan Baykal'', ''Naif Başkan'' sloganlarıyla tamamlanan mitingin ardından Baykal, havayoluyla Kars'tan ayrılarak Ankara'ya hareket etti.

iha
Yayın Tarihi : 16 Mart 2009 Pazartesi 22:17:30


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?