Eğitim-Sen'den tayinlerle ilgili açıklama

Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaattin Dinçer, yaptıkları basın açıklaması sırasında polisin işine engel oldukları gerekçesiyle haklarında soruşturma başlatılan Eğitim-Sen Kars Şubesi'ne üye 3 öğretmenin başka illere tayin edilmesiyle ilgili olarak, "Sürgün bir başka tarz işkencedir. İnsan hakları ihlalidir" dedi.

Eğitim-Sen Kars Şube Başkanı Tuncer Uşar, Şube Sekreteri Ahmet Adıgüzel ile Kadın Sekreteri Hülya Özçağın hakkında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde yaptıkları basın açıklaması sırasında "polisin işine engel oldukları" gerekçesiyle soruşturma başlatılmıştı. Soruşturma sonucunda 3 yöneticinin Kahramanmaraş, Konya ve Gaziantep'e tayinleri çıkarıldı. Konunun takibi için Kars'a gelen Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaattin Dinçer ile sendika üyesi 30 öğretmen, Vali Mehmet Ufuk Erden'le görüşmek için Hükümet Konağı'na gitti. Genel Başkan Dinçer ile iki şube yöneticisi Vali Erden'le görüşerek, yöneticiler hakkındaki dosyanın yeniden değerlendirilmesini istedi. 20 dakika süren görüşmenin ardından basın açıklaması yapan Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaattin Dinçer, "Valiye yürütülen soruşturmaların, iddiaların, tutulan tutanaklardaki gerekçelerin gerçekçi olmadığını, önyargılı, sübjektif niyetler taşıdığını, dolayısıyla yapılan bu açıklama ve eylemdeki kimi olası olumsuzlukların yaşanmasının arkadaşlarımızın kışkırtıcısı değil, önleyicisi, engelleyicisi olduklarını ifade ettik. Ancak polis tutanaklarında, polis kayıtlarında, soruşturma tutanaklarında arkadaşlarımızın kışkırtıcı bir tavır içinde oldukları yönünde iddialar var. Bunlar gerçek değil. Doğru da değil. Bir yanıltma ve meseleyi saptırma var. Arkadaşlarımızın buradan sürülmeleri için hazırlanmış bir senaryoyla karşı karşıyayız. Dolayısıyla sayın validen bu dosyaları yeniden ele almalarını, yeniden değerlendirmelerini rica ettik" dedi.

Vali Mehmet Ufuk Erden'in dosyayı yeniden ele alıp inceleyeceğini belirten Dinçer, "Sayın valimiz, dosyayı yeniden ele alacaklar. Bu sürgün dediğimiz şey, çağdışı, dünyanın başka ülkelerinde olmayan, ilkel, feodal toplumlarda bile çok nadiren yaşanan bir durumdur. Türkiye'nin demokratikleşme ve demokrasi yolunda, Türkiye'deki toplumsal farklılıkların bir arada, özgürlükleri ve kendilerini ifade etmeleriyle ilgili temel hak ve özgürlükleri kullanması doğrultusunda daha çok yol katedeceği görülüyor" diye konuştu.

Konuyla ilgili bir hoşgörü ve tolerans gösterilmediğini gördüklerini de ifade eden Dinçer, "Özellikle bürokraside sürgün bizim ifadelerimizle katlamalı ceza olarak değerlendiriliyor. Eğer çevresinden, ailesinden, öğrencilerinden bir öğretmeni koparıp başka bir ilde, hem de o ilin en mahrum köyünde ikamete ve işini yapmaya zorunlu tutuyorsanız bunun adı modern köleleştirme ve kölelik uygulamasıdır. Onun için bu çağdışı uygulama gündemden çıkmalıdır. Bu arkadaşlarımızın sendikal olmalarından kaynaklı pek çok yasal güvenceleri söz konusudur. Arkadaşlarımızın yaptıklarının tümü sendikal faaliyetler altında görülmesi gerekiyor. Bu yanıyla da sendikal hakların kullanılmasını engelleyici bir tutum diye düşünüyoruz. Ayrıca eğer bir örgütün şube başkanını, şube yöneticilerini bu tür eften püften, sübjektif niyetlerle önyargılarla hazırlanmış tutanaklar ve soruşturmalarla sürgün ediyorsanız bu örgütü cezalandırma, üyeleri cezalandırma anlamı taşımaktadır" şeklinde konuştu.

Dinçer, Kars'taki gelişmeleri Eğitim-Sen olarak yakın izlemeye aldıklarını kaydederek, şunları söyledi:

"Açıkçası Kars hiç olmayacak diye beklediğimiz bir ilimizdi. Başka iller de var tabii. Tunceli'de, Şırnak'ta, Urfa'da alıştık artık. Oralarda olağanüstü durum var, ama burada yok. Burada sert iklim estirmek niyedir bilmiyoruz. Bu örgütümüzün faaliyetini cezalandıran bir tutum olarak görülüyor. Bu tür eylemler sonrası kuşkusuz birtakım iş ve işlemler yapılmaktadır. Ama bunlar bu kadar ağır bir cezalandırmayı, eziyeti, acıları, işkencenin bir başka türünü insanlara yaşattırmayı gerekli kılmamalıdır diye düşünüyorum. Bu da başka bir tarz işkencedir. İnsan hakları ihlalidir. Hak ihlalidir".