5
Mayıs
2024
Pazar
KARS

Kaynaştırma Eğitim ve Engelliler açıklaması

Kars Dolunay Derneği Başkan Yardımcısı ve Engelliler Birim Başkanı Faruk Ocak, Milli Eğitim Bakanlığı'nca uygulamaya konulan Kaynaştırma Yoluyla Eğitim Uygulamaları'nın yanlış anlayış ve uygulamalarla öğrenciye faydadan çok zarar getiren çalışma niteliğine büründüğünü ileri sürdü. 

Kars Dolunay Derneği Başkan Yardımcısı ve Engelliler Birim Başkanı Faruk Ocak, İHA'ya yaptığı açıklamada, "Ülkemizin temel sorun alanlarından birisi de engelli birey ve ailelerinin eğitim durumudur. Engelliler, toplumun ayrılmaz bir parçasıdır. Ancak toplumun onlara bakış açısında var olan olumsuz önyargıların ortadan kaldırılması büyük önem taşımaktadır. Engellileri daha çok bakıma muhtaç insanlar olarak gören ve acındırma duygularını ön planda tutan yaklaşımlar yerine onları eğiterek sosyal hayata katılımlarına ağırlık veren politikaların ağırlık kazanması gerekmektedir. Bu doğrultuda engelli bireylere verilmek istenen bir eğitim türü olan Kaynaştırma Yoluyla Eğitim Uygulamaları (Genelge No:2008/60) Milli Eğitim Bakanlığı'nca uygulamaya konulmuştur. Bu uygulama, öğrenci için en az kısıtlayıcı ortam fikrinin hayata geçirilen biçimidir. Tam tanım olarak kaynaştırma eğitimi, özel eğitime muhtaç çocuklara örgün ve yaygın eğitim kurumları içerisinde, normal akranları arasında engel ve özelliklerine uygun olarak verilen eğitimdir. Kaynaştırma eğitiminin özünde öğrencinin en iyi eğitimi normal akranlarıyla bir arada alması fikri vardır. Buna rağmen bugüne kadar görülen kimi uygulamalarda kaynaştırma eğitiminin bu niteliği yanlış anlayış ve uygulamalarla öğrenciye faydadan çok zarar getiren çalışma niteliğine büründüğü bir gerçektir. Bunun başlıca sebebi öğretmenlerin kaynaştırma eğitiminin ne olduğu, amaçlarını, uygun şekilde verildiğine faydalarını bilmemeleridir. Birçok öğretmenin tepkisi 'Bu çocuk
özel bir okula gitmeli', 'Bu çocuk buraya ait değil' şeklindedir. Kimi kaynaştırma eğitiminin öğrencisinin rahatlıkla sınıfını geçmesi olarak algılanırken kimi aileler ise tamamıyla öğretmeni suçlamaktadırlar" dedi. 

Faruk Ocak ayrıca, kaynaştırma eğitiminden en çok faydalanacak kişilerin başında sınıf öğretmenlerinin geldiğini belirterek, "Özelliklerine göre engelli bireylere eğitim verecek öğretmenlerin mesleki olarak kendilerini geliştirme şansları daha fazladır. Keza bilinen ve normal okullarda uygulanan eğitim yöntemlerinin birçoğunu engelli bireyler için geliştirilmiş olması gerekmektedir. Bu anlamda özel eğitim tekniklerini bilen öğretmenlerin bilmeyenlere oranla başarı şanslarının fazla olacağını söylemek mümkündür. Diğer yandan bireyselleştirilmiş eğitim, yaparak ya da yaşayarak eğitim hem özel hem de çağdaş eğitimin nitelikleri arasında sayılması bakımından da öğretmenlere faydalı olacaktır. Kaynaştırma eğitimine alınan engelli çocukların yeterli ve yetersiz oldukları yönler birlikte değerlendirilmeli. Fiziksel, sosyal, duygusal gibi özellikleri tanınmaya çalışılmalıdır. Kaynaştırma eğitimine alınacak öğrencinin birden çok engeli ve davranış problemlerinin olmamasına dikkat edilmelidir" diye konuştu.


"ÖĞRENCİNİN KAPASİTESİNE GÖRE DERS KONULARI ANALİZ EDİLİP, PARÇA PARÇA ÖĞRETİLMELİDİR" 

Kaynaştırma uygulamalarının okulda olduğu kadar okul dışında da sürdürülmesi ve kesintiye uğratılmaması gerektiğini de ifade eden Ocak, "Yapılan etkinlikler öğrencinin duyu kalıntısına hitap edecek şekilde hazırlanmalıdır. Eğitim üniteleri somuttan soyuta, bilinenden bilinmeyene, basitten karmaşığa doğru planlanmalı, yaparak, yaşayarak öğrenme etkinliklerine önem verilmelidir. Her aşamada engelli öğrenciyi öğrenmeye karşı motive edici, teşvik edici sözler kullanılmalı, kendilerine güven oluşturmalarına yardımcı olunmalıdır. Öğrencinin kapasitesine göre ders konuları analiz edilip, parça parça öğretilmelidir. Etkinlikler sonunda öğrenciye geri bildirim yapılmalı, gösterdiği başarıların sözlü ve yazılı takdiri ifade edilmelidir. Eleştirilerde ise kişiliğe değil de davranıştaki yanlışlığa vurgu yapılmalı, öğrencinin öz saygısına ve öğrenme şevkine zarar vermemeye özen gösterilmelidir. Üstesinden gelebileceği görevler verilmeli, başarısız olduğunda bırakılmamalı; gerekirse çaba ve gayretleri takdir edilmelidir. Engelli çocuğun engeli ve niteliği ne olursa olsun durumunu olduğu gibi kabul etmek, benlik ve kişilik gelişimine saygı duymak temel alınmalıdır. Yapılan çalışmalarda aile ve yakın çevrenin desteğine başvurulmalıdır" şeklinde konuştu. 

Ocak, kaynaştırma eğitimine alınacak öğrenciler ve engel türlerini şu şekilde sıraladı: 

"Zihinsel engelli çocuklar: Bunlar eğitilebilir zihinsel engelli olarak belirlenen, zeka bölümleri (IQ) 45-75 arasında bulunan öğrencilerdir. (Zeka seviyesi 75-89 arasında ağır öğrenen öğrenciler de durumlarına göre kaynaştırma eğitimine alınabilmektedir). İşitme engelli çocuklar: İşitme engeli 90 desibelle kadar olan ve işitme cihazı kullanan öğrenciler. Ortopedik engelli çocuklar: Bir organını ya da fonksiyonunu kaybetmiş, iskeletler, eklem, sinir, sistemi ve kaslarında bir sakatlık bulunan, ancak sınıfta başkasına bağımlı olmadan kalabilen öğrenciler. Görme engelli çocuklar: Az gören ya da görme gücünü tümüyle kaybetmiş öğrenciler."

"EĞİTİLEBİLİR ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLARIN EĞİTİMİNDE EĞİTİLEBİLİR ZİHİNSEL ENGELLİ EĞİTİM PROGRAMI ESAS ALINMALIDIR" 

Ocak, sıralanan bu tür engellere sahip çocukların kaynaştırma eğitimine alınabileceği gibi birden fazla engeli bulunan çocukların İl Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü uzmanları tarafından incelendikten sonra, çocuğun söz konusu eğitimden faydalanıp faydalanamayacağına kallamda özel eğitim tekniklerini bilen öğretmenlerin rar verilmesi gerektiğini vurguladı. 45-75 arasında zeka seviyesi bulunan öğrencilerin eğitilebilirler için açılan okullara veya kaynaştırma eğitimine alınmasının bölgenin koşullarına da bağlı olabileceğini kaydeden Ocak, şunları söyledi: 

"Kaynaştırma eğitimine alınan eğitilebilir zihinsel engelli çocukların eğitiminde 'Eğitilebilir Zihinsel Engelli Eğitim Programı' esas alınmalıdır. Kaynaştırma eğitimin engelli çocuğu normal hale getirmek değil, onun ilgi ve yeteneklerini en iyi şekilde kullanmasını sağlamak ve toplum içinde yaşamasını kolaylaştırmak olduğu unutulmamalıdır. Kaynaştırmalı eğitim projesi ne kadar verimli bir şekilde uygulanabilir acaba? Şehrimiz ve ülkemizde bu projeye uygun okulların bulunup bulunmamasına veya okulun kapasitesinin uygulamada yönlendirme yapılırken dikkat edilmesi gereken unsurlardan olmalıdır. Gelin görün ki kalabalık sınıflarda engelli öğrencinin eğitimlerine ne kadar zaman ayrılabilir kuşkusunda olmakla beraber yine de bu projeye engellilerin eğitimi için bir şans verilmelidir. Oysa beklentimiz öğretmenlerin bu konuda yetiştirilmesinin yanında öğretmen eksikliğinin giderilmesi, sınıf mevcudunun azaltılıp okullarımızı imar ve derslikler bakımından kaynaştırmalı. Söz konusu genelge, özel rehabilitasyon merkezlerinin yapmış oldukları yanlışa hazırlıksız ve acele önlem almak onlara göz dağı vermek için yayınlanmıştır. Oysa var olma mücadelesindeki engelli insanların kaynaştırmalı eğitimde içinde bulunacakları duygu ve psikolojileri düşünülmeden yayınlanmış bir genelge olarak durmaktadır."

"ENGELLİ İNSANLARIN TÜKETİCİ DURUMDAN ÜRETİCİ DURUMA GEÇEBİLSİN" 

Ocak son olarak, Türkiye'de engellilerin yaşam tablosundan söz ederek, "Bu tablolara bakıldığında istenmedik verilerle karşılaşılmaktadır, nedeni ise toplumun engellilik hakkında bilgisizliği ön planda gelmektedir. Oysa eğitimle ilgili yaptığım incelemede 1924 Anayasası'nın başlangıcında bahsedilen eğitim süreci toplumsal getirisi en yüksek ve kişisel getirisi en düşük kademe ilköğretimdir ve ilköğretimin getirisi tümüyle toplumadır. Öyle ise, temel eğitim bir toplumun varlığı ile eşdeğerdedir denilmektedir. Anayasalara ve anayasalar doğrultusunda hazırlanan çeşitli kanun ve yönetmeliklere rağmen istenmeyen tablolar varsa ilköğretimin başarısızlığa uğradığı varsayımı hiç de yanlış olmaz. Demek ki bazı haklar ve ödevler kağıt üstünde kalmaktadır. Cumhuriyet'in kurucularının emanetine gereken önem verilmelidir ki, Atatürk'ün istediği gibi 'Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür' vatandaşların yetiştirilmesinin zamanı geldi de, geçmektedir. Engelli insanların eğitimine büyük önem verelim ki bu ülke için tüketici durumdan üretici duruma geçebilsin ve ülkemizin muasır medeniyetler seviyesine ulaşmasında pay sahibi olabilsinler" dedi.

iha
Yayın Tarihi : 16 Aralık 2008 Salı 17:02:12


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
engelli babası IP: 88.227.226.xxx Tarih : 16.12.2008 18:44:49

Faruk beyle tanışmadım ama yaptıklarını takip ediyorum. Söyledikleri çok ama çok doğru. Verilen kaynaştırma eğitimi değil arada kaynatma eğitimidir. Engelli çocukları sınıf geçirerek eğitim olmaz. Umarim bazıları bu yazıyı okur ama nerdeeeeeeeeeeeeeeee!