5
Mayıs
2024
Pazar
KARS

Veteriner başkanı doğaya dikkat çekti

Kars-Ardahan-Iğdır Veteriner Hekimler Odası Başkanı Doç. Dr. Yavuz Öztürkler, doğanın önemine dikkati çekerek, herkesin üzerine düşeni en iyi şekilde yerine getirmesi gerektiğini vurguladı.

İHA Kars Bölge Bürosu'nu izyaret eden Kars-Ardahan-Iğdır VHO Başkanı Doç. Dr. Yavuz Öztürkler, her şeyin, insanların hayvanları evcilleştirilmesiyle başladığını ifade ederek, "Hayvanları evcilleştirdik ama yine doğayı tüketmeye devam ettik. Doğanın dengesi dediğimiz şey nedir? İşte bunu tamamıyla anlamış olsaydık doğayı istediğimiz yerinden değiştirmemiz, düzeltmemiz veya tüketmemiz mümkün olabilirdi. Oysa 'Eko Sistem' dediğimiz dengelerin bütünü büyük bir gizem olarak karşımızda durmaktadır. Bu dengeler bütününün en önemli parçalarından biri kuşkusuz doğadır. Hatta en önemli ve merkezi bütünüdür diyebiliriz. Bu bütünün alt unsurlarından biri de hayvanlardır.

Hep duyarız 'Doğanın dengesi ile oynanmamalı' diye. Ancak kaynağı ne yazık ki başta insan olmak üzere, birçok denge bozucu faktör doğanın dengesini alt üst edebilmektedir. Kuş Gribi, kenelerin taşıdığı KKKA derken, günah keçisi hemencecik bulunuverdi: Küresel Isınma" diye konuştu.

Öztürkler ayrıca, küresel ısınmayı tetikleyen faktörlere de dikkat çekerek, şunları söyledi:

"Bu küreyi yüzyıllardır ısındıran kim? Ayıları katleden kim? Fokları katleden kim? Kuşları kim grip yaptı? Peki ya keneleri kızdırıp üstümüze yapıştıran kim? Tavukları 'Griptir' diye katletmek zorunda neden kaldık? Keneyi bırakıp tavuğa mı bakalım, yoksa tüm keklikleri mi avlayalım? Keklikler mi suçlu, hindiler mi yoksa sülünler mi? Ne oluyor bu doğaya? Ne yapacağımızı şaşırdık, çünkü doğayı neresinden katlettiğimizi tam bilmiyoruz ki düzeltmeyi de bilelim. Allah'tan gelene elbette diyeceğimiz bir şey olamaz. Ancak bu, biz kullardan geliyor olabilir mi? Bu soruların cevabını en iyi bilen biz insanlarız. Çünkü bunların kaynağı bizzat bizleriz."

Öztürkler, başından geçen bir olayı ise şu şekilde anlattı:

"Arabamla yaptığım şehirlerarası bir yolculukta, yakıt göstergemin uyarısıyla hemen karşıma çıkan ilk yakıt istasyonuna yanaşmıştım. Yanaşır yanaşmaz, depoyu doldurmaya başladıktan sonra ön camımı silmeye çalışan yakışıklı gence yaklaşarak sohbet etmeye koyulmuştum. Gençle konuşurken, yakıt istasyonu binasının ön cephesinde köstebekten, ayıya kadar bilumum hayvanların postunun sergilendiği gözüme ilişince gençle aramızda şu konuşma geçti:

'Her halde avcı olmalısınız?', 'Hayır ağabey, 'Peki bu hayvanları kim avladı?', 'Ben avlamadım ağabey, patron avladı. Çünkü, ben hayvanları sevmem' Bu diyalog komik gibi görünse de bana göre trajik bir durumdu. İstasyondan hafif tebessümlerle ayrılırken bunun kritiğini arkadaşımla yolda epey yapmış ve sonunda neden hayvan sever bir toplum olmadığımızı veya nasıl hayvan sever bir toplum olduğumuzu da anlamıştık. Hayvanın doğanın sadece bir unsuru veya hayvan derken, sadece ne kadar yetenekli olduğunu yoldan geçenlere göstermeye çalışan maharetli avcılarımızın postlarını duvarlarda teşhir ettikleri hayvanları anlamamak lazım? Bu hayvanlarla birlikte yaşayan böcekleri, kuşları ve daha birçok hayvanı da hesaba katmak gerekir. Kene yiyen avcı böceklerden, çekirgelerden tutun da, kertenkele ve yılan yiyen tilkilere kadar her hayvanın bu doğada bir anlamı ve görevi olduğunu unutmamak lazım. Onları tüketirken neyi tükettiğimiz bilerek davranırsak ve biraz düşünebilirsek sanırım dünya daha çekilir bir gezegen haline gelebilir."

.
Yayın Tarihi : 18 Haziran 2008 Çarşamba 17:18:23


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
servet elyıldırım IP: 88.247.243.xxx Tarih : 19.06.2008 16:44:13

yazdıkların hoşta bilimsel bilgiye mi inanacağız yoksa konuşmanın bir yereinde dediğin gibiz ALLAH 'tan gelene bir şey diyeceğimiz mi olmayacak sevgili hocam