18
Mayıs
2024
Cumartesi
AYDIN

'AKP medyanın talimatıyla kurulmadı'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hürriyet için, milli irade için, bağımsızlık için çok ağır bedeller ödendiğini belirterek, "Milletin hür iradesi ile seçilmiş Başbakanı merhum Adnan Menderes'i ve bakanlarını idam sehpasına çıkardılar. Onların kanıyla, canıyla, demokrasinin bedelini ödedik" dedi.

Başbakan Erdoğan, partisinin Aydın İstasyon Meydanı'ndaki mitinginde yaptığı konuşmaya Aydınlar'ı selamlayarak başladı. Erdoğan, "Efeler şehri, merhum Adnan Menderes'in şehrini selamlıyorum" dedi.

Türkiye'nin demokrasi için çok ağır bedeller ödediğinin altını çizen Erdoğan, "Hürriyet için, haklarımız için, milli irade için, bağımsızlığımız, istiklalimiz, demokrasi için çok ağır bedeller ödedik. Çanakkale'de, Sarıkamış'ta, Yemen'de, Kurtuluş Savaşımız'da bedel ödedik. Milletin hür iradesi ile seçilmiş Başbakanı merhum Adnan Menderes'i ve bakanlarını idam sehpasına çıkardılar. Onların kanıyla, canıyla, demokrasinin bedelini ödedik. Aydınlı kardeşim dikkat etsin, o zihniyet hala yaşıyor, o zihniyet hala var. Temsilcilerinin kimler olduğunu çok iyi biliyorsunuz. Hala bedel ödetmeye çalışıyorlar. Bu millete demokrasiyi hala çok görüyorlar. Milletin tercihini, milletini hür iradesini aşağılayanlar, küçük görenler var. Kendilerini milletin üzerinde görüyor, milleti küçümsüyor, millete tepeden bakıyorlar. Milletten ilgi alaka göremeyince, milletin sevgisine mazhar olamayınca, demokrasiye gölge düşürmenin yollarını arıyorlar ve bu yollar çirkin yollar. İğrenç yollar.

Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçiminde ve AB'ye katılım yolunda Anayasal değişikliklerle ilgili çabalarının engellendiğini belirterek, "Cumhurbaşkanı seçeceğiz dedik, 'hayır seçemezsiniz' dediler. 'Bak Sayın Özal böyle seçildi, Sayın Demirel böyle seçildi, bunu da böyle seçiyoruz, değişen ne var?' diyoruz. 'Yok böyle istiyoruz' dediler. 'Böyle olacak' dediler. Ama ne oldu? Biz millete gittik. Millet bu defa ne dedi? 'Bu kadar mı istiyorsunuz alın size o kadar' dedi. Dedi mi? 'AB katılım yolunda anayasal değişiklikler yapacağız' dedik, 'hayır yapamazsın' dediler. 'Milli irade her şey değildir' dediler. 'TBMM her şey değildir' dediler. 'Sayısal çoğunluk bir şey ifade etmez' dediler. Daha da ileri gittiler. Bu millete 'Göbeğini kaşıyan adam, bidon kafalılar' dediler. Yandaş medyalarını yanlarına aldılar. Onlarla, kiralık kalemşörlerine yazdırdılar. Ne derlerse desinler. Asıl söz burada. Asıl kalem burada. Benim milletimin ne dediği önemli ve AK Parti Türkiye'yi büyütmeye devam ediyor" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Millete hizmet uğruna, her tür zorluğu, sıkıntıyı göğüslemeyi göze aldık. Demokrasi dışı her müdahaleyi göğüslemek için, millet tercihini yok sayanlarla mücadele için demokrasilerde hak ve özgürlükler için yola çıktık. Tıpkı merhum Adnan Menderes gibi. O 'yeter söz milletindir' demişti. Biz 'Yeter, söz de karar da milletindir' dedik. Bu ülkede kararı birileri vermeyecek, benim milletim verecek. Söz de karar da onun. Ve biz merhum Adnan Menderes ve arkadaşlarına kucak açan bu aziz millete mahcup olmadık. Bundan sonra da olmayacağız.

Demokrasi için mücadeleye devam. Ne tür engeller olursa olsun; çetelerle, mafyayla, karanlık odaklarla, hukuk dışılıkla mücadeleye devam ediyoruz. Sayın Baykal çıkıp 'bu çetelerin avukatıyım'. diyor. Hayırlı olsun. Milletimin kimlerin avukatına ne prim verdiği ortada. Ben milletimin avukatıyım. 81 ilin 80'inden milletvekili çıkardık. Bizim partimizi millet kurdu. Medyanın talimatıyla kurulmadı, milletin talimatıyla kuruldu. Öyle çıktık bu yola. Millet arkamızda, yanımızda. AK Parti her ne pahasına olursa olsun demokrasinin standartlarını artırmaya hukuk devleti anlayışını güçlendirmeye kararlı. Bedeli ne olursa olsun. Milletimiz için milletle birlikte durmak yok yola devam".

Seçim sürecine girildiğinde muhalefetin milleti hatırlamaya başladığını kaydeden Erdoğan, "Önce açılımlara başladılar. Birden bire milleti hatırladılar. Kuran kursu açılımı dediler, başörtüsü dediler, çarşaf dediler. Vardıkları son nokta ne oldu? Şecaat arz ederken sirkatin söylediler. İstanbul'da bir çarşaflı hanımı sokak ortasında kameraların önünde tartakladılar. Ardında da iftira kampanyasına başladılar. 'Bu' dediler, 'AK Parti'nin provokatörü'. Sonra ne çıktı? CHP'nin üyesi çıktı. Yalancının mumu yatsıya kadar. Ama yatsı olmadan bunlarınki söndü.

Çünkü yatsı 29 Mart. Hizmetlerimizi karaladılar. Her tür çamuru attılar. Bu iftiraları tutmadı. Bize attıkları çamur kendilerine bulaştı. Şimdi eski adetlerine döndüler. Yeniden bir rejim tartışması başlatmak istiyorlar, yeniden demokrasiyi tartışma konusu yapmak istiyorlar. Millet iradesini, seçim sandığını yeniden tartışmak istiyorlar, yeniden sanal korkular, gerilimler oluşturmaya çalışıyorlar. 'Sultanlık, padişahlık' diyorlar. Burada bir kez daha söylüyorum: Aydın, demokrasinin teminatıdır. AK Parti milli iradenin teminatıdır, demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin Türkiye Cumhuriyeti'nin teminatıdır. Biz millete efendilik için gelmedik. Biz millete hizmetkar olmak için geldik. Farkımız bu. Onun için bu yollara düştük. Biz millete tepeden bakmak için değil, milletin gönüllerine sultan olmak için yollara düştük. Bizim milletin tercihinde boynumuz kıldan ince. 6.5 yılda devlet yönetiminde şımarmadık, bize tevazu yakışır. Her şeyin sonunda ölüm bulunuyor.

Cumhurbaşkanı, başbakan, milletvekili de olsa herkes ölecek. İki metreküplük çukura gömecekler hoca 'er kişi, hatun kişi niyetine' diyecek. 'Başbakan niyetine, bakan niyetine' demeyecek. 'Milletvekili niyetine' demeyecek" şeklinde konuştu.
Millete hizmetin devam ettiğinin altını çizen Erdoğan, "Yorgunluk, bıkkınlık yok. Milletim dur deyinceye kadar yola devam. Benim milletim kimin padişahlık özlemi içinde olduğunu gayet iyi biliyor. Kimin koltuğuna sımsıkı yapıştığını iyi biliyor. Al birini vur öbürüne. Milletim bunları barajın altında bıraktı mı ama bunlar koltuğu bıraktı mı? Bahçeli önce kükredi sonra geri geldi. Milletim her seçimde sizden soğudu. Siz koltuktan soğumadınız. Sayın Baykal, Bahçeli bu padişahlık özlemi değil de nedir. Bizden önce 3.5 yıl hükümetteydiler. O dönemde neler yaşadık biliyorsunuz. Gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 64'ünü borç yaptınız. Biz şimdi onu yüzde 25'e indirdik. Kriz döneminde faiz yüzde 63. Şimdi şüzde 13. Aradaki fark 50. Bu da mı yalan. Bunlar kimin cebinden çıkıyordu, benim vatandaşımın cebinden çıkıyordu. Bunları siz ödediniz. Ama şimdi bunu inhar ediyorlar. Enflasyon yüzde 30'du. Şimdi 7.7. Tek haneli rakamdayız. Yani 22 puan düşürdük. El insaf. Enflasyon bir canavardı. Vatandaşın alım gücünü düşürüyordu. Eğer bir adam milyonerse 'adam yahu milyoner' denirdi. Daha zenginse 'milyarder yahu' denirdi.

Biz iktidar olduğumuzda tuvalete 1 milyona gidiliyordu. Paradan 6 sıfırı attık. Baykal ondan da rahatsız oldu. TL çok değerli, değerini düşürmeniz lazım dedi. Bana yaptığı tavsiyelerin içinde bu da var. Bunlara bir kaç tane koyun teslim edin. Onu da kaybeder gelirler. CHP'ye benim milletim tek başına iktidar vermedi, vermeyecek. Bunlara güven yok çünkü. İşte bunların ta DP'nin iktidarına
kadar nasıl bir demokrasi uyguladığı belli. Şimdi padişahlıktan bahsediyor. Sayın Baykal sizin cemazievvelinizi iyi biliriz. Benim Tunceli Valimi eleştiriyorsunuz. Senin partinin il başkanları valilik yaptı bu ülkede. Senin partinin il başkanları valilik yaptı bu ülkede bize bunun dersini vermeyin. Önder Sav olayı işte. Yes-No olayını hatılrıyorsunuz değil mi? Kiminle görüşüyordu. Vali ile. Benim valim Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu başkanı olduğu için yardımını yapıyor. Valime saldırıyorlar. 300-400 aileye çamaşır makinesi verdi diye seçim mi kazanılır. Ayıptır ayıp. 22 Temmuz seçimini kazandık. Ne dediler: AK Parti vatandaşa altın dağıttı. İçinizde altın alan var mı? 16 milyon 500 bin insana altın dağıttık yani. Allah bunlara akıl fikir ihsan eylesin" diye konuştu.

Baykal'a ekonomi işlerine girmemesi tavsiyesinde bulunan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "İşsizlik, kriz ABD'den çıktı. En meşhur bankalar battı. Avrupa'da aynı şekilde. Bunlar ortada. Bundan önceki krizler sizden kaynaklandı, Türkiye'den kaynaklandı. Bu ülkede krizler Bahçeli hükümetteyken ortaya çıktı. Bu döneme Fon'a devredilen banka var mı? Bizim dönememizde açılan banka var mı? Bu ülkede bakkal dükkanı gibi banka açılıyordu. Kafana göre banka açamazsın. O yüzden şimdi batan banka da yok. Bunun bedeli kime çıkar. Vatandaşıma çıkar. O yüzden işi sağlam tuttuk. 19 Şubat 2001'de ne oldu. Anayasa kitapçığı fırlatıldı. Bahçeli de vardı o toplantıda. İyi ki anayasa kitapçığı yüzüne gelmedi. Şimdi öyle bir süreç yok. 30 milyar dolar IMF'ye borçlandılar. Bize 23,5 milyar dolar borçla devrettiler. Bahçeli'nin içinde bulunduğu hükümetten 23,5 dolar borç devraldık. Şimdi 8,5 milyar dolarcık borcumuz var. Onlar borçlandı, biz ödedik. Ortada bir kararlılık var. Türkiye dünyanın büyüyen ilk 17 ekonomisi
arasında. Avrupa'da 6. sıraya çıktı. Bunlar durup dururken olmadı. Bunlar ileri geri durmadan konuşuyor. ABD ve Avrupa ne kadar etkilendiyse Hilllary Clinton de geldi gördü. 'Türkiye'nin mali krizdeki politikasını yakından izliyoruz' dedi.

Ama bizdekiler bunu çekemiyor. Biz IMF ile ne zaman anlaşacağımızı iyi biliriz kardeşim. Eğer bu milletin menfaati korunuyorsa imzalarız, korunmuyorsa tek yola devame deriz. 10 aydır imzalamıyoruz. İstemediğimiz metin önümzüe gelmiyor. Anlaşacağımız konular var anlaşamayacağımız konular var. Geçmişte olduğu gibi Batılı liderlerin karşısında el pençe divan duran bir Hükümet yok Türkiye'de. Akif demiş ya 'Bir zamanlar bizde millet hem nasıl milletmişiz, gelmişiz dünyaya millet milliyet nedir öğretmişiz' diye. Kimseye ihtiyacımız yok. Bunların uçuruma getirdiği Türkiye'yi biz hamdolsun bu hale getirdik. Artık uluslararası toplantılarda sus pus olan bir hükümet yok. O dönemler geride kaldı. Komşularıyla düşman olan değil dost olan bir Türkiye var. Kim hangi iftirayı atarsa atsın biz işimize bakacağız. Bunlardan idareci olmaz. Olay bu kadar basit".
 

iha
Yayın Tarihi : 9 Mart 2009 Pazartesi 16:36:24


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?