Dağ değil cennet!

Kuşadası Eko Sistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) tarafından Beşparmak Dağları'nda ekoturizm çalışmaları yapılıyor.

EKODOSD üyeleri, Bafa Gölü'nün kuzeyi ve Söke Ovası'nın güneyinde yer alan Beşparmak Dağları'nda, ekoturizm faaliyetlerinin koruma-kullanma dengesi içinde yapılabilmesi ve bölge halkının bu konuda bilinçlendirilmesi çalışmaları yapmak üzere dağın kuzey-doğu bölümünde bulunan Bağarcık'a gitti.

EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, "Beşparmak Dağları'nda binlerce yıl önce yapılan, günümüzde yöre insanlarının zeytincilikte, künarcılıkta ve hayvanlarını dağa çıkarmakta kullandığı antik dönem yollarından birçoğunun hala ayakta olduğunu gördük. Herakleia Antik Kenti'nden başlayarak, Stilyos Manastırı'nı takiben devam eden ve Alinda'ya kadar uzanan binlerce yıllık Antik Döşeme Yol'dan yürümenin heyecanını yaşadık. Antik Dönem'de haberleşme ya da askeri birlik sevkiyatı gibi nedenlerden dolayı yapılan döşeme yollar, antik şehirlerin birbirleriyle bağlantı kurmasına yarıyordu " dedi.

Yürüyüş parkuru üzerinde Beşparmak Dağları'na özgü birçok bitki türünü görme fırsatını da bulduklarını kaydeden Sürücü, "Özellikle Mart ayı içinde Beşparmak Dağları'nı mor renge çeviren Kargan denilen Karabaş otları, çiçeklerinin açtığı mevsim olmasa da, etrafa harika kokular saçıyordu. Bölgeye has endemik türleri inceledik. Parkurumuz üzerinde, bazı kaya üstlerindeki ilginç yapıların ne olduğunu herkes merakla sordu. Bizde anlattık. Beşparmak Dağları'nda eskiden çok sayıda ayı yaşamaktaydı. Eski yıllarda dağda yoğun bir şekilde karakovan balcılığı yapılmaktaydı. Doğal olarak balı çok sevmeleri Ayılarla, Arıcıları karşı karşıya getirmekteydi. Arıcılar çözüm olarak ayıların ballarına erişimlerini engellemek için, karakovanlarını yüksek kayalıkların tepesindeki bu yapıların üstüne koymaktaydı. Günümüzde insan faaliyetlerinin yoğun olması, artan avcılık ve beslenme ortamlarının azalması, tarım ilaçları Beşparmak Dağları'ndaki ayı neslini bitirmiştir. Karakovanla balcılık yerini, modern arıcılığa bırakmıştır. Vahşi kayalıkların ve yeşil ağaçların görüntüsü herkesi büyüledi.

Harika doğa manzarası içinde yer alan ve Dikilitaş denilen Zeus Akraios Tapınağı'nda incelemelerde bulunduk. Onursal üyemiz Arkeolog Dr. Anneliese Peshlow'un araştırmalarına göre; Zeus Akraios Tapınağı'nın arşitrav bloğunda yer alan yazıların, tapınağın Zeus Akroios'a, yani dağ zirvesindeki Zeus'a adandığını söyledik. Bağarcık'ın batısında yer alan, dağ savunma yapısının kuzeyine düşen vadideki bu küçük tapınağın kare planlı çizimlerini yerinde göstererek, o dönemdeki şeklini anlattık. Dört antre direkten ikisinin hala ayakta olduğunu ve batıdaki sütunun üzerindekine kalkan, doğudaki sütunun üzerindekine ise miğfer betimi yapıldığını söyledik. Zeuz Akraios Tapınağı'nın güneyinde yer alan bir tepeye, Antik Döşeme Yol üzerinden çıktık. Antik Döşeme Yolun her iki yanında yer alan ve her dönem mezar soyguncularının gazabına uğrayan kaya mezarlarında incelemeler yaptık. Engebeli arazide tonlarca ağırlığındaki bu taşların nasıl ve hangi şartlarda oyulduğu ve kaldırıldığı konusunda fikirler yürüttük" diye konuştu.