3
Mayıs
2025
Cumartesi
BORNOVA - İZMİR
Belediye Sayfaları

Üniversiteden yargıya destek

Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi önünde toplanan Ege Üniversitesi Öğretim Üyeleri, türban yasağının kaldırılmasına yönelik girişimlere yönelik açıklamalarda bulunanYargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya ve Danıştay Başkanlar Kurulu'nun arkasında olduklarını dile getiren bir basın açıklaması yaptı. 

Açıklama öncesinde öğretim üyeleri, fakülte önünde bulunan Atatürk anıtına çelenk bırakarak saygı duruşunda bulundu. Öğretim üyeleri adına konuşan Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayhan Kantarlı, toplanma amaçlarını hukuk tanımayanlara yanıt vermek olarak açıkladı. Prof. Dr. Kantarlı açıklamasını şu şekilde sürdürdü: "Bugün burada Türkiye Cumhuriyetini İslam Cumhuriyetine dönüştürmek isteyenleri, tarihsel görevleri gereği hukukun ve laikliğin yanında yer alıp uyararak cüppelerine leke sürdürtmeyen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Danıştay Başkanlar Kurulu'nun sonuna kadar arkasında olduğumuzu; insan onurunu, bilim ve aklın yüceliğini temsil eden cüppelerimize bizlerin de leke sürdürtmemekte kararlı olduğumuzu halkımıza açıklamak için toplandık. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 15 Kasım 2005 Kopenhag Medeniyetlerarası İttifak Toplantısı'nda 'üniversitelerdeki türban yasağı konusunda söz söyleme hakkı mahkemede değil din ulemasındadır' diyerek hukuk düzenini tanımadığını ilan etmiştir. Başbakan bu anlayışını, 14 Ocak 2008 Madrid Medeniyetler İttifakı Forum Toplantısı'nda bir kez daha ortaya koymuş ve türban yasağını kastederek 'başını örtenlere (türban takanlara), başörtüsünü (türbanı) siyasi simge olarak kullanıyorsun diyorlar, velev ki bir siyasi simge olarak taktığını düşünün. Bir siyasi simge olarak takmayı suç kabul edebilir misiniz? Simgelere bir yasak getirebilir misiniz? Sembollere bir yasak getirebilir misiniz?' diyerek Anayasa Mahkemesi kararlarına açıkça meydan okumuştur. Bu sözler aynı zamanda öğrencilerimizi de türban yasağı ile yargı kararlarına karşı çıkmaları yönünde teşvik ve cesaretlendirmek demektir". 

Halka, çağdaş hukuk yerine din ulemalarının kararlarını kabul etme, bilim ve aklın egemenliği yerine dogmatizmi içselleştirme, laik eğitim yerine dinselleştirilmiş eğitim görme, özgür yurttaşlar olma yerine tarikat şeyhlerinin kulu olma seçeneklerinin tercihinin dayatıldığını öne süren Prof. Dr. Kantarlı, şöyle devam etti: "Demokrasiyi yalnızca parlamentodaki çoğunluklardan ibaret sanıp her istediklerini yapabilecekleri gafletine düşenlere anımsatmak isteriz ki; Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır. Ülkemizin 84 yıldır yürümekte olduğu uygarlık, demokrasi ve barış yolundan geriye döndürülmesine izin vermeyerek, ister YÖK Başkanı isterse Başbakan olsunlar, laiklik başta olmaz üzere bilim ve aklı temsil eden kavram ve değerlere karşı suç işlememizi dayatanlara asla boyun eğmeyeceğiz".

İHA
Yayın Tarihi : 22 Ocak 2008 Salı 13:57:30


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?