26
Nisan
2024
Cuma
URLA - İZMİR
Belediye Sayfaları
Nufus
3.739.353
Yüz Ölçümü
11.973
İlçe Sayısı
31
Vali
Nufus
48.058
Yüz Ölçümü
728
Belediye Sayısı
17
Köy Sayısı
0
Kaymakam

Urla Genel Bilgi

Ege Bölgesi’nde, İzmir İli’ne bağlı bir ilçe olan Urla, doğusunda Güzelbahçe, batısında Alaçatı ve Çeşme, kuzeyinde İzmir Körfezi, güneyinde de Ege Denizi ve Seferihisar ilçesi ile çevrilidir. İlçe toprakları İzmir’in batısında, Karaburun Yarımadasının ortasında yer almakta olup, dalgalı düzlüklerden oluşmuştur. İlçenin güneybatı kesimini Karan Dağı (662 m.) engebelendirir. Urla’dan doğuya ve batıya doğru gidildikçe yükseklik artmaktadır. En yüksek nokta Karaburun Yarımadası’ndaki Akdağ’dır (1.218 m.). Urla’nın doğusunda Çatalkaya olarak bilinen Kızıldağ’da yükseklik 1000 m.yi aşmaktadır.

Jeolojik dönemlerde deniz düzeyinin yükselmesi sonunda yörenin bir bölümü sular altında kalmış ve bu da ilçe kıyılarının çok girintili ve çıkıntılı olmasına yol açmıştır. İlçe kıyılarındaki çıkıntıların başlıcaları, İzmir Körfezi’nin batı kesimini oluşturan dış körfeze doğru uzanan İnceburun ile Urla Yarımadası’nın güneyindeki Koraka (Teke) Burnu’dur. Kuzey ucunda İnceburun’un içerisinde bulunduğu küçük yarımada ile Karaburun Yarımadası arasında uzanan Güzelbahçe Koyu ve güneydeki Sığacık Körfezi ise ilçe kıyılarındaki başlıca girintilerdir. Kuzeybatıdaki Gerence Koyu’ndaki kıyı parçasının küçük bir bölümü de ilçe toprakları içerisindedir. İlçe kıyılarının açıklarında ise Karantina Adası, Taş Ada, Yassı Ada, Uzun Ada, Kel Ada, Özbek Adası ve Menteş Adası bulunmaktadır.

İl merkezine 37 km. uzaklıktadır.Yüzölçümü 728 km2 olup, 2000 Yılı genel sayım sonuçlarına göre; toplam nüfusu 49.269’dur. Urla’nın doğal bitki örtüsünü alçak kesimlerde maki toplulukları oluşturmaktadır. Bunların arasında yer yer bağlar ve zeytinlikler vardır. Dağlık kesimlerde ise kızılçam ormanları bulunmaktadır.

İlçenin ekonomisi tarım ve turizme dayalıdır. Yetiştirilen tarımsal ürünlerin başlıcaları; buğday, arpa, soğan, mandalina, üzüm ve zeytindir. İlçede son yıllarda seracılık yaygın olup sebzecilik yapılmaktadır. Özellikle enginar üretimi ile çiçekçilik önemlidir. Kıyıları tamamen plaj olan Urla’nın turistik tesislerinin ve Malgaça İçmelerinin turizm yönünden ekonomisine katkısı bulunmaktadır.

Urla yöresi MÖ.3000’den bu yana sürekli yerleşim görmüştür. Yöredeki en eski yerleşim yeri İonia Bölgesi’nin önemli kentlerinden Klazomenai’dir. Kentin ismi Helen dilinde “Bir kehanetle kendilerine yol gösteren” anlamında bir sözcüktür. Bunun yanı sıra Klazomenai’nin karşısında bir ada üzerinde Lukaia antik kenti bulunuyordu. Bu kentten çanak çömlek parçaları dışında herhangi bir kalıntı günümüze gelememiştir.

MÖ.1200 yıllarında İon göçünden sonra Helen göçmenleri tarafından kurulmuştur. Pausinias, İonların buraya gelişinden önce yörede herhangi bir yerleşmenin olmadığını söylerse de, Urla İskelesinin doğusundaki tepede M.Ö. 1200’lerden çok daha öncesine ait çanak çömlek parçaları ile karşılaşılmıştır. İon göçünden sonra bir grup Hellen göçmeni Kolophon antik kentinden kendilerine bir önder alarak Troas bölgesindeki İda dağının eteklerinde kendilerine bir kent kurmuşlardır. Kısa bir süre sonra bu topluluk burasını terk ederek Kolophon’un olduğu yere yerleşmişler ve oraya Klazomenai demişlerdir. Böylece Klazomenai, başlangıçta adada olmayıp karada kurulmuştur. Nitekim Strabon da ana karada bir zamanlar Klazomenai’lilerin yaşadıkları “Khytion” isimli bir yerden söz etmiştir. Bu yörede yapılan arkeolojik kazılar M.Ö. VI. yy.a tarihlenen oldukça yaygın bir alana dağılmış boyalı pişmiş topraktan lahitleri ortaya çıkarmıştır. Bugün bunlardan birkaç örnek İzmir Arkeoloji Müzesindedir.

Lydialılar Batı Anadolu kıyılarındaki İon kentlerini kendileri için tehlikeli görmüş, sürekli onlarla savaşmıştır. M.Ö. 600’de Lydia Kralı Aliattes Klazomenai’yi kuşatmışsa da ele geçirememiştir. İon birliği üyesi olan Klazomenai’liler Perslerin baskısından ve hücumundan bezerek yaşadıkları yerleri terk edip karşılarındaki adaya taşınmışlardır. Spartalılar Klazomenai’yi Atina’ya baş kaldırmaya zorlamışlardır. Bunun üzerine Klazomenai’liler yerlerini terk ederek ana karaya geçerek “Polikhra” isimli bir yeri ele geçirerek oraya yerleşmişlerdir. Bu durumdan hoşlanmayan Atina “Polikhra” yı kuşatarak Klazomenai’lileri adalarına geri dönmeye zorlamışlardır. Bundan sonra da Klazomenai Atina Birliğine yeniden katılmıştır.

M.Ö.386’da Hellen-Pers savaşları sona erip Kral Barışı yapıldığında da Persler, Kypros (Kıbrıs) adası ile Klazomenai adasının kendilerine verilmesini istemişlerdir. Kral Barışı antlaşmasından elli yıl sonra da Anadolu’yu ele geçiren Büyük İskender, Klazomenai’yi iki stad uzaklıktaki ana karaya bir geçit ile bağlanmasını istemiştir. Kral Barışı öncesinde Klazomenai’de iç çekişmeler sürüp gitmiştir. Nitekim M.Ö.387’de taşa yazılmış bir Atina kararnamesinde, Khyton’dakiler ile bir ateş kese gidilmesi,tutsakların ne olacağı konusunda Klazomenai halkına karar verme özgürlüğünün tanınmış olduğu öğrenilmiştir. Bunun yanı sıra Aristotales’in M.Ö. 330’da yazmış olduğu bir eserde Klazomenai’lilerin iki ayrı kesiminde tam bir ayrılık olduğu belirtilmiştir. Buradan da bir ada kenti olan Klazomenai ile ana karadaki Khyton’dan söz edilmek istendiği anlaşılmaktadır. Öte yandan Strabon da Khyton için Klazomenai’lilerin bir zamanlar yaşadıkları yer olarak söz etmiştir. Klazomenai’den Antik Çağın iki seçkin filozofu yetişmiştir. Bunlardan biri M.Ö.500 yıllarında yaşamış olan Anaksagoras, diğeri de Skopelianus’dur. Klazomenai arkeolojik kalıntı ve buluntu yönünden çok zengin değildir. Kent yüzyıllar boyunca, hücuma uğramış,soyulmuş, yapıların taşları yerlerinden sökülerek götürülmüştür.

Prof.Dr.Güven Bakır'ın yapmış olduğu kazılarda İonialılara ait yerleşim alanları ve mezarlar ortaya çıkmıştır. Kazılar sırasında çevreden biraz daha yüksekte olan bir alanın altında antik bulgularla karşılaşacağını düşünen Güven Bakır, aynı yerde çok sayıda kuyular ve çukurlarla karşılaşmıştır. Bunların özel amaçla derinleştirildiklerini görmüş ve yapılan inceleme sonunda bu çukurların, antik çağın zeytinyağı depoları olduğunu tespit etmiştir. Benzerlerine Girit, ispanya ve Kıbrıs'ta rastlanan bu tür kuyular Roma döneminde de işlerliğini korumuştur. Ayrıca bu kuyularda kerpiç, ağaç ve sazlardan oluşan malzemeler kullanılmış, zeytinyağının kokusu bozulmasın diye de meşe ağacından yararlanılmıştır. Günümüzde Türkiye'nin en eski zeytinyağı üretim merkezi olan Klozomenai'nin MÖ.600'de yapılan zeytinyağı üretimi, Girit'ten getirilen değirmen taşlarıyla Unilever şirketinin sponsorluğu ile yeniden yapılmaktadır.

Büyük İskender Anadolu’dan Persleri çıkardıktan sonra İzmir yöresi ile birlikte Urla’nın da bulunduğu yöreye egemen olmuştur. Ardından Seleukoslar ve Pergamon Krallığı buraya hakim olmuştur. Pergamon kralı III.Attalos’un vasiyet yolu ile topraklarını Roma’ya bırakmasından sonra Urla yöresi de Romanın yönetimine girmiştir. Yöredeki Klazomenai kenti MS.V.yüzyıla kadar varlığını sürdürmüş, Bizans döneminde de Piskoposluk merkezi olmuştur.

Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Türk boyları sistematik biçimde buraya yerleşmeye başlamıştır. 1080 yıllarında Çaka Bey tarafından İzmir yöresi ile birlikte Urla da Selçuklu topraklarına katılmıştır. Çaka Bey Ege kıyılarındaki limanları ve şehirleri ele geçirirken Klazomenai’yi de onlara katmıştır. Çaka Bey’in kurduğu beylik dağıldıktan sonra yöre, bir süre daha Bizans’ın egemenliğine geçmiştir. Anadolu Selçuklularının yıkılmasından sonra Aydınoğullarının yöreye hakim olduğu bilinmektedir. Yıldırım Beyazıt döneminde İzmir yöresi ile birlikte Urla’nın bulunduğu alan Osmanlı topraklarına katılmıştır. Ankara Savaşı’nda (1402) Yıldırım Beyazıt’ın Timur’a yenilmesinden sonra yeniden Aydınoğullarının egemenliğine giren yöre, Sultan II.Murat zamanında, 1425-1426’da kesin olarak Osmanlı topraklarına dahil olmuştur.

Osmanlı döneminde liman kenti olmasından ötürü Urla ticari yönden gelişmiştir. Tarihi kaynaklarda Osmanlı döneminde Urla’da 200 kadar dükkan bulunduğu da yazılıdır. Ayrıca buradaki dükkanların ve sekiz köyün geliri ile Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Hafsa Sultan 1523’te Manisa’da Sultan Camisi’ni yaptırmıştır.

XVI.yüzyıldan sonra Çeşme Limanının ağırlık kazanması nedeni ile Urla limanı önemini kaybetmiştir. XIX.yüzyıl sonlarında Aydın vilayetinin İzmir sancağına bağlı bir kaza konumunda idi. I.Dünya Savaşı’ndan sonra Urla, 18 Mayıs 1919-12 Eylül 1922 tarihleri arasında Yunan işgali altında kalmıştır. Cumhuriyet döneminde de ilçe konumunu sürdürmüştür.

İlçeden günümüze gelebilen tarihi eserlerin başında; Klazomenai antik kenti kalıntıları, Rüstem Paşa Camisi (XIX.yüzyılda yenilenmiştir), Kılıç Ali Paşa Camisi (XVI.yüzyıl),Hacı Turan ( Kapan) Camisi (1554), Şadırvan (1818), Ahmet Ağa Çeşmesi, Samut Baba Türbesi bulunmaktadır.

Kenthaber Kültür Kurulu

Fotoğraflar, www.urla.gov.tr ve www.izmir.gov.tr adreslerinden alınmıştır.

Yayın Tarihi : 11 Haziran 2009 Perşembe 16:02:55

Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
İLGİLİ SAYFALAR