2
Mayıs
2024
Perşembe
UŞAK

Belge yoksa komplo var!

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, irtica belgesi iddialarıyla ilgili askeri savcılığın ortaya iddiaların temelsiz olduğunu ortaya koyduğunu belirterek, "Ortayda belge yoksa komplo var. Bunun arkasındakilerin bulunması ve aydınlatılması gerekir" dedi. 16. Uluslararası Eşme Turistik Kilim, Kültür ve Sanat Festivali'ne katılmak üzere Uşak'ın Eşme ilçesine gelen CHP lideri Deniz Baykal, belediye ziyaretinde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Bir gazetede yer alan belgeyle ilgili askeri savcılığın yaptığı açıklamadan sonra iddianın net bir şekilde belge niteliği taşımadığı, o nedenle bu iddiaların mesnetsiz olduğunun ortaya çıktığını söyledi.

Baykal, "Bu zaten askeri savcının yaptığı açıklamadan sonra sağduyulu herkesin ortak değerlendirmesidir. Bu süreç içinde savcılık ortaya atılan iddiaların temelsiz olduğunu ortaya koydu. Başbakan gene yaptığı açıklamada sürecin tamamlanmadığını bu konudaki çalışmaların devam ettiğini bundan sonraki aşamaları da yakında izleyeceklerini söyledi. Öyle anlaşılıyor ki bu aşamada gerçekleştirilen hukuki çalışmanın ortaya koyduğu sonuç Başbakan'ı şaşırtmıştır. Başbakan farklı bir değerlendirme içindeydi. Başbakan değerlendirmesini belgenin yayınlandığı ertesi günü parti kongresinde ciddiye alarak geçerli bir belge olduğunu kabul ederek askere karşı ağır iddialar ve ithamlar ortaya koydu. Başbakan bu süreç bitmedi diyorsa geçerli bir hukuki belge niteliği taşıdığını ortaya koymalıdır" dedi.

"Burada hukuk konuşmalıdır. Yapılmış olan hukuki inceleme ortaya atılan kağıttakilerin geçerli bir belge olmadığını göstermiştir. Başbakan bu iddianın hukuki bir tespitle kamuoyuna taşımalıdır. Taşımadan varsımla kampanyaya devam etmek bir başbakana yakışmaz" diyen Baykal, şunları söyledi:

"Bu durumda başka bir sorumluluk vardır. Belge yoksa komplo vardır. Eğer TSK'nın darbe yapmaya yöneldiğine dair iddialar sağlam hukuki bir belgeye dayanmıyorsa ortada bir komplo bir kampanya vardır. Bunun arkasındakilerin bulunması ve aydınlatılması gerekir. Komployu kimlerin yaptığını ortaya çıkaracak ve etkisiz çıkaracak tedbirleri almak hükümetin görevidir. Bu komployu ortaya çıkarmak sadece istihbarat birimlerine bırakılamaz. Hükümetin ciddi sorumluluğu vardır. Hızlı bir şekilde gerekli adımları atıp kamuoyunu etkilemeye çalışanları bulmalıdır. Bu kağıdı kim bulmuştur kimin eline geçmiştir ve onun elinden medyaya kim medyaya servis etmiştir sorumluluk kimin olduğu bellidir. Bu konuda sorumlu olanlara karşı seyirci kalmayı düşünmek mümkün değildir."

"KİMSE KİŞİSEL KAVGA VE İNTİKAM PEŞİNDE DEĞİLDİR"
Türkiye'nin önündeki sorunun kişilerle ilgili bir sorun olmadığını belirten Baykal, "Biz Türkiye'deki hukuk ve anayasal düzenimizin net bir şekilde askeri darbelere fırsat vermeyecek himaye etmeyecek, sahip çıkmayacak bir anlayışın gerekli olduğuna inanıyoruz. Bu şu kişiye hesap sorma mahkemeye verme meselesi haline getirilmemeli ve biz hiçbir şekilde bununla meşgul değiliz. Hiç kimse kişisel kavga ve intikam peşinde değildir. Ama Türkiye'de hukuk ve anayasal düzen bu konularda net olmalıdır. Bu tartışma gündeme gelince belli bazı çevrelerde 12 Eylül askeri müdahalesini hangi şartlarda gerçekleştiğini o şartlarda bir askeri müdahalenin uygun olduğunu askeri müdahale yapılmasaydı çok daha farklı sorunlar ortaya çıkacağını düşünenler var. Böyle düşünenleri şu noktada bir değerlendirme yapmaya çağırıyorum. 12 Eylül darbesinin meşru kaçınılmaz ülke yararına olduğu tespiti bundan sonrası içinde başka bazı askeri darbelerin de meşru olabileceği ve ülke yararına olabileceği kaçınılmaz olabileceği gibi bir anlayışının kapısını açar. O nedenle konuyu kimse 12 Eylül öncesi şartlar şöyleydi 12 Eylül sonrası böyle oldu mukayesesiyle ilkesel bir tavır takınmayı karıştırmasın. O iş ayrıdır bu iş ayrı" şeklinde konuştu.

"TSK'YA KARŞI BİR KOMPLONUN GERÇEKLEŞTİRİLDİĞİ ORTADADIR"
"Hiç gündemde olmadan Türkiye bir darbe paniğine sürüklenmek isteniyor" diyen Baykal, şunları kaydetti:

"Aklı başında kim bugün bir darbe hazırlığı olduğunu kabul edebilir? Böyle bir şey söz konusu dahi olamaz. TSK'nın kumanda kademesinin anlayışı ortada. Türkiye günlerdir bir darbe depremine maruz bırakılıyor. TSK'ya karşı bir komplonun gerçekleştirildiği ortadadır. Hükümet bu komployu önleyici bir tavır sergileyeceği yerine bu komplonun bir parçası haline dönüşme izlenimi verecek bir tavır içindedir. Başbakan Şanlıurfa'da bir komplo olduğu anlaşılan bu tertibin içinde sanki sorumluluk üstlenmiş gibi TSK'ya karşı suçlayıcı bir üslupla öncülük yapıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Türkiye'de devletin anayasamızın temel kurumlarına karşı kampanyaları sorumsuz bir şekilde bir takım çevrelerin tezgahlaması, hükümetin buna göz yumması çok acı bir manzara. Bu Türkiye'yi kaçınılmaz bir krizle karşı karşıya bırakıyor."

"Şimdi Başbakan üslubunu değiştirmeye çalışıyor. Ama hala bitmedi diyor." Bitmediyse gerisini getir" diyen Baykal, "Ortada komplo değil ciddi bir belge varsa bunu göster. 15 gün geçti bu süreçte yaşananların asılsız olduğunu askeri savcılık tarafından yapılan inceleme gösterdi. Bu ithamı ayakta tutma çabaları var. Bu çok tehlikelidir. Yanlışın ortaya çıkmaya başlamasına rağmen baştaki peşin hükümlülüğünü sürdürüyor" dedi.

MAYINLI ARAZİLERİN TEMİZLİĞİ
Mayınlı arazilerin temizliğiyle ilgili olarak da Baykal, CHP olarak bu konunun bir milli mesele olduğunu düşündüklerini ve bu konuda büyük bir milli mutabakatın olduğunun ortaya çıktığını söyledi. Baykal, "Buradaki mayınların bir yapancı şirketler tarafından temizleneceği o şirketin 50 yıla yakın bir süre tarımsal amaçlı kullanmasına göz yumulabileceği bir yasa tasarısıdır. Bunun dünyada örneği yoktur. Mayınlı araziler 510 km uzunluğundaki sınır bölgesindedir. Burayı yabancı bir şirkete vermem mümkün değil bir terör bölgesidir. Ortadoğu'da din, mezhep kavgaları vardır. Böyle bir sınıra yabancı bir firma getirmek doğru değildir. Bizim kimseye düşmanlığımız yok. Yabancı sermayeye karşı bir tavrımız yok. Ama böyle bir hassas sınıra yabancı bir firmaya bırakmak doğru değil. 510 km uzunluğundaki sınıra getireceksin Ortadoğu'daki tartışmalı bir ülkeyi 50 yıllığına yerleştireceksin. Bu işi halkta sahip çıktı biz CHP olarak diğer muhalefetten de destek alarak mahkemeye gittik. Bu madde Türkiye'de uygulanamaz, Anayasa Mahkemesi bunu onaylasa da uygulanamaz. Bu Türkiye'deki toplumun ortaya koyacağı tavırla görülecektir" ifadelerini kullandı.
 

İHA
Yayın Tarihi : 26 Haziran 2009 Cuma 19:27:34
Güncelleme :26 Haziran 2009 Cuma 19:34:18


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?