Uşak Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen Karun Hazinesi'nin en değerli parçalarından olan kanatlı denizatı broşunun çalınarak yerine sahtesinin konulmasıyla ilgili davanın 4. duruşması yapıldı. 

Uşak Ağır Ceza Mahkemesi'nde sabah 10.00'da başlayan ve öğle saatlerinde sona eren duruşmaya, tutuklu sanıklar Arkeoloji Müzesi eski Müdürü K.A., S.Y., M.P. ve F.İ. ile tutuksuz olarak yargılanan sanıklar O.S., H.E., A.D. ve F.E. katıldı.
Tutuksuz yargılanan B.Y. ve İ.B. ise bugünkü duruşmaya katılmadı. 

Duruşmada, eski Müze Müdürü K.A. ifade verirken gözyaşlarına boğuldu. Piyasada kanatlı deniz atı görünümlü altın broşun dışında gümüşten yapılmış parfüm şişesinin de sahtesinin olduğunu ancak henüz piyasaya çıkmadığını iddia eden K.A., "Metropolitan Müzesi'nden söz konusu eserleri 5 günde aldım. Sadece bir gününde teslimat yapıldı. Teslimatla ilgili formaliteler bakanlık görevlileri tarafından yerine getirildiği için ben sadece eserleri alıp Türkiye'ye getirdim. Emanet olarak Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ne bırakıldı. Oraya ve Uşak'a gelirken eserler, herhangi bir şekilde ölçümleri olmaksızın bana teslim edildi. Ben eserleri 8 sandık içerisinde teslim aldım. Yani ben sadece kuryelik yaptım. Eserlerin sahtelerini ve adımın kullanılarak satıldığını öğrendiğimde konuyla ilgili olarak Uşak Valisi'ne bilgi verdim. 

Valinin de yönlendirmesiyle Uşak Alay Komutanı'na ve tanık olarak dinlenen Bilal Yıldız'a durumu anlattım. Notlar alındı, ancak şimdi bu durumun inkar edilmesine bir anlam veremiyorum. Ben 1980 yılından beri zaman zaman tek başıma Uşak Arkeoloji Müzesi'nde görev yaptım. Yapmış olduğum çalışmalar nedeniyle yuvam dağıldı. Aç kaldım, çocuklarıma yiyecek ekmek götüremezken borç para bularak arazide kazı yapan işçilerin paralarını verdim, yemeklerini yedirdim. Müzede yalnız çalışırken her şey elimin altındaydı, istediğimi yapabilirdim. Ama hiçbir yanlış hareket yapmadım. Onurum ve gururumla yaşadım. Benim hakkımda sürekli birileri ortaya asılsız suçlar attı. Karun Hazineleri'nin getirilmesi için ailesini dağıtan bir başka şahıs daha yok benim gibi. 2 tane çocuğum var, anneleri de yok. Tek başlarına birbirlerine tutunarak yaşamaya çalışıyorlar. 

Oğlumu ablası okutmaya çalışıyor. Ben ne yaptım da başıma bunlar geldi bir türlü anlamıyorum. Çocuklarımın korumasız olmasından dolayı korkuyorum. Cezaevinde 20-25 yaş arasında bir sürü genç var. Hepside uyuşturucu, hırsızlık gibi olaylardan içeri girmiş. Çocuklarımın korumasız olmasından dolayı endişe duyuyorum" dedi. 

Diğer sanıklar da üzerlerine atfedilen suçlamaları reddederek, tutuklu bulunanlar tahliyesini, tutuksuz yargılananlar ise beraatini talep etti. Mahkeme heyeti, duruşma sonunda tutuklu sanıklar K.A., F.İ., S.Y. ve M.P.'nin 7 gün içerisinde karara itiraz hakkını saklı tutarak tutukluluk hallerinin devamına, ara kararların niteliği gözetilerek dosyanın 21 Mart 2007 günü tutukluluk yönünden resen ele alınmasına, bir dahaki duruşmanın ise 18 Nisan 2007 tarihinde görülmesine karar verdi.