2
Mayıs
2024
Perşembe
UŞAK

'TV'ye çıkalım M. Ali Erbil yönetsin'

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, 80 yılda Türkiye'deki tüm hükümetlerin 220 milyar dolar borç yaptığını ancak AK Parti hükümetinin 7 yılda 280 milyar dolar ek borç yaptığını söyledi.

İstasyon Meydanı'nda CHP Uşak İl Başkanlığı tarafından düzenlenen mitingde halka hitap eden Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yüklenirken valilere uyarılarda bulundu. CHP Uşak Belediye Başkan Adayı Talat Arca'ya destek olmak amacıyla düzenlenen mitinge katılan Baykal, partisinin Uşak'taki diğer belediye başkan adaylarını da tanıttı.

Türkiye'nin yolsuzlukta çağ atladığını öne süren Baykal, Yüksek Seçim Kurulu'nun aldığı kararı da eleştirdi. 29 Mart sabahı Uşaklıları oy kullanmaya davet eden Baykal, "Pazar günü çocuğunuzu çoluğunuzu, babanızı ve bilhassa ananızı alarak bayrama gider gibi sandığa gidin" dedi.

Binlerce Uşaklıya seslenen CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, şunları söyledi: "Tekstil alanında iddialı önemli bir kentsiniz. Uşak herkesin yapamadığını yapıyor astarlık üretiyor, yazma üretiyor. Kapandı mı o alanlar. Türkiye'de bu anlamda en iddialı sizdiniz. Hükümet bu tabloyu seyretti."

Uşak'ta Türkiye'nin en önemli dericilik işletmeleri olduğunu hatırlatan Baykal, sözlerine şöyle devam etti: "Tekstilde 20 bin işçi çalışıyordu ne oldu şimdi iki bine mi düştü. 20 bin işçi iki bine mi indi, peki dericilik ne oldu. Yüzlerce deri sanayi vardı organizeye mi geçti. Kaç tane geçti. 15, 20 tane gerisi ne oldu kapandı gitti. Bu Türkiye'nin kalkınmasına yardımcı olan bir gidiş mi."

Bizim yeni fabrikaların açılmasına ihtiyacımız olduğunu anlatan Baykal, şunları söyledi: "Bunlar üç fabrika aldıysa 6 yapacaklar ki gençler iş bulsun ihracat yapılsın ithalat yaptığımız ülkelerin ürettiği malları kendi işçilerimizin işlerine son vererek borçla o malları almaya kalkmanın bir çıkış yolu olmadığı belli değil mi. Bu politika ithalat politikası değil mi. İthalatı neyle yapıyoruz dövizle dövizi neyle alıyoruz borçla."

UŞAK GERİLEDİ
Uşak'ın ekonomik sıkıntının en ağır yaşandığı illerden biri olduğunu anlatan Baykal, şöyle konuştu: "Burada ciddi bir sosyal sıkıntı var. Siz eskiden kalkınma bakımından Türkiye'nin en önde gelen illerinden biriydiniz. Şimdi bu iktidar iş başına geldiğinden bu yana Uşak'ın diğer iller arasındaki yeri önemi geçti geriye mi düştü? Eldeki resmi rakamlar maalesef Uşak'ın 2002-2008 döneminde en büyük gerilemeyi yaşayan illerden biri olduğunu gösteriyor. 81 il içerisinde 64. sıradaydınız bunlar geldiğinde şimdi 71. sıraya düştü."

Türkiye'de Uşak'ın en önemli noktada olduğunu anlatan Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ankara-İzmir yolu üzerinde yer alıyor, demir yolu, hava yolu bağlantısı var. Alt yapısı sağlam şirketleriyle her şeyiyle oluşmuş kalkınmanın en iyi şekilde gerçekleştirilecek illerden biri. Uşak'a bu dönemde en büyük haksızlık yapılmıştır. Verdiği vergi ile aldığı yatırımlar arasında büyük uçurum var."

AK Parti iktidarı döneminde Türkiye'nin olağanüstü bir kaynak kullandığını iddia eden Baykal, şöyle konuştu: "Bu iktidar döneminde Türkiye olağanüstü kaynak kullandı. Bunlar iş başına geldiği zaman toplam borç 220 milyar dolardı. Yani gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin 2002'ye kadar ortak borcu 220 milyar dolar. Ne yapıldıysa bu döneme kadar ne varsa yapıldı bütün hükümetler döneminde sonuç 220 milyar dolar borç. Bunlar devraldı 7 yılda Türkiye zenginleşti dedikleri halde borç 200'e düştü mü. Ne oldu 500 milyar dolara çıktı. Türkiye'yi 220 milyar dolar borçla devraldılar, 7 yılda 80 yıllık borcun üzerine 280 milyar dolar borç eklediler. Bu ne demektir o kadar para harcandı demektir. Bu ne muazzam para."

Elde avuçta ne varsa satıldığını anlatan Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ucuz pahalı, yerli, yabancı demeden satıp onların paralarını da aldılar. Hem o kuruluşları yapanlara Allah razı olsun demeyi bile akıl etmediler tam tersine İsmet Paşa dahil olmak üzere en ağır ifadeyle suçlamaktan geri de kalmadılar. 300 milyar doların üzerinde para harcadı bunlar bu para nereye gitti. Bu paradan Uşak'a ne geldi? Nereye gitti bu para buraya gelmedi değil mi? İşte olay bu. İşi sağlam tutacaksınız. Türkiye'de o borç şimdi kimin borcu milletin borcu bunu kim ödeyecek millet ödeyecek. Siz 29 Mart'ta yeter artık deyip oy vermeyeceksiniz ama borcu da siz ödeyeceksiniz."

ÇALIŞAN İNSANLARIN ÜZERİNDEKİ YÜKÜ KALDIR
2007 yılında 200 bin, 2008 yılında 600 bin kişinin borcunu ödeyemez hale geldiğini söyleyen Baykal, şunları söyledi: "2009 yılının Ocak ayında 130 bin kişi borcunu ödeyemedi. Allah muhafaza bir milyon 500 bin kişi borcunu ödeyemez hale gelecek bu gidişle. Çiftçi borçlanıyor ama ödeyemiyor. Türkiye ekonomik krize girdi geçen Eylül ayında çıktık dedik ki şu tedbirlerin alınması lazım. Kulak asmadılar geçenlerde bana meydan okudu bir çaren varsa söyle diye bizde çıktık çareyi söyledik. Aradan iki hafta geçti bizim önerdiğimiz politikayı uygulamaya başladı. Otomotivden ve beyaz eşya üretiminde 6 ay ÖTV'yi indirin dedik onlar 3 ay indirdi. Bu işin bir tanesi. Çalışan işçinin üzerinden yüzde 50 prim alınıyor. Bu çok fazladır dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar alınmıyor. Biz diyoruz ki maliye çekil aradan işçi çalıştıranın üzerine yürüme. Bunu yaparsan insanlar yatırım yapabilir mi işçi istihdam edilebilir mi. Ailenin cebine para girmezse sanayinin ürünlerini kim alacak. Niye eziyet ediyorsun diye söylüyoruz.

Şu ana kadar kulak asmadılar ama yazın bir kenara yakında uygulamaya başlayacaklardır. Kardeşim niye eziyet ediyorsun bak ben sana Eylül'de söyledim uygulasaydın Türkiye bu hale gelmezdi. Niye bu kadar gecikiyorsun çalışan insanların üzerindeki yükleri kaldır." Türkiye'nin en hızlı kalkınacağı dönemi bunların israf ettiğini belirten Baykal, şunları söyledi: "2002'de dünya o kadar iyi durumdaydı ki bunlar o paraları gösterişe harcadılar israf ettiler ve yolsuzluklara harcadılar."

DENİZ FENERİ DAVASINDAN BAHSET
Türkiye'de yolsuzlukların çağ atladığını öne suşirketleriyle her şeyiyle oluüren Deniz Baykal, sözlerine şöyle devam etti: "Yolsuzluk konularını izliyor musunuz Uşaklılar. Burada da yolsuzluk var mı? Türkiye yolsuzlukta çağ atladı. Eskiden yolsuzluk bireysel bir olaydı şimdi ise yolsuzluk teşkilatlı yapılıyor. Bir araya geliyorlar 50 kişi bir teşkilat, dernek, kuruyorlar. Nereden bulacağız parayı Almanya'daki vatandaşların Ramazan ayında fitre ve zekatlarını toplayalım sizin hayır işlerini biz yapıverelim diyorlar. Bunlar alıyor o paraları kurye aracılığı ile Türkiye'ye gönderiyor. Bu parayla Türkiye'de kendi adlarına şirket ve televizyon kanalı kuruyorlar. O televizyon aman AK Parti'ye destek verin diyor. Bu tezgah ortaya çıktı. Alman hükümeti yargıladı oradakileri ve asıl elebaşları Türkiye'de dedi. Yazı gönderdi aylar geçti."

Hükümetin kılının kıpırdamadığını belirten Baykal, şöyle konuştu: "Hükümet Alman makamlarına yazı yazdık dosya gelsin bakacağız dedi. Aradan 6 ay geçti ama gelmedi. Aldatılan vatandaşlar bizim vatandaşımız. Sen Alman makamlarından ne dosyası bekliyorsun senin hukukun, jandarman, polisin yok mu vicdanın yok mu dedik. O dosyayı kaplumbağanın sırtına verselerdi şimdiye gelirdi. Ben dosyayı getirttim ve gösterdim. Başbakan buna cevap veriyor ve kırtasiyecilerde kırmızı kaplı dosya çok diyor. Rahat adam, geniş adam. Sen dosyanın kabını rengini bırak ta içindeki belgelere gel. Bu olay ortaya çıkınca Başbakan'a sordum tanıyor musun diye ses vermedi. Sonradan bacanakları çıktı. Bu teşkilatlı diyorum ya bu iş böyle yapılıyor. Hükümetin himayesinde yapılıyor. Hükümet bunlara kamuya yararlı derneksiniz diyor ve bütün devlet teşkilatlarının kapıları açılıyor ondan sonra vergi muafiyeti geliyor bunlara. Bu vatanda gözünü budaktan sakınmayan canını veren şehitlere gazilere onların ailelerine yardım için kurulmuş Mehmetçik Vakfı'na tanımıyor. Bu ne anlayıştır. Bu yolsuzluğa bakınca hem teşkilatı görüyoruz. Hem iktidar himayesini görüyorsunuz ayrıca hırsızlık yapanlar bile belli ahlaki sınırları gözetir. Bunlar öyle bir istismar yapıyorlar ki yardım edenlerin inancını Allah'ı peygamberi dolandırır vaziyete düşüyorlar. Vatandaş hayır için para veriyor dini vecibesini yerine getiriyor. Fitre ve zekat yerine gidiyor mu yerine gitmemesinin sorumlusu kim Başbakan. Böyle bir tablo. Bu manzarayı unutmayınız biliniz."

Bir sürü yolsuzluk olayları olduğunu anlatan Baykal, şöyle konuştu: "Başbakan bana kızıyor sinirleniyor halbuki sinirlenmesine gerek yok. Uşak'a gelip Deniz Feneri'nin aslı bu diyecek. Gelirse bir sorun bir anlatıversin. Gittiği yerlerde bunu söylemiyor ne ekonomik sıkıntıya ne de Deniz Feneri'nden bahsetmiyor. Varsa yoksa Deniz Baykal varsa yoksa CHP. Yani Başbakan gece yatağa Deniz Baykal ile yatıyor sabahleyin yataktan Deniz Baykal ile kalkıyor. Hakkımda ne buluyorsan söyle bildiği bir şey yok. Bana sataşıyor yetmiyor partime, yetmiyor İsmet Paşa'ya sataşıyor. Elinden gelse bir adım daha ileriye de gidecek de orada firene basıyor ve daha ileri gitmiyor."

DOKUNULMAZLIK KALKSIN
Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ı televizyonda tartışmaya davet ettiğini ancak Başbakan'ın bu talebi kabul etmediğini ifade eden Deniz Baykal, şöyle konuştu: "Benim için bir şey söyleyeceksen öyle meydanlarda konuşmaya gerek yok. Televizyona çıkalım tarafsız televizyoncular gelsin İstersen Uğur Dündar, istersen Ali Kırca istersen de Mehmet Ali Birand gelsin. Bunlar olmaz ise Mehmet Ali Erbil gelsin. Gerçi sen Mehmet Ali Erbil'i artık kabul etmezsin. Çünkü dün çıktı içindeki duyguları ifade edip vatandaşları da göreve çağırdı. İstersen hem millet eğlenir Erbil de şenlik yapar. Bir tarafında ben bir tarafında Başbakan otursun. Ne söylerse sesimi çıkartmayacağım Sonrada müsaade etsin ben konuşayım. Buna hayır diyor Ben bir teklif daha yapıyorum mecliste 550 milletvekili var. Deniz Baykal ile Recep Tayyip Erdoğan'ın dokunulmazlığını kaldıralım diyorum onu da kabul etmiyor. Bir ülkenin Başbakanı kaçar mı. Söylediklerinde samimiysen yüzüme bakarak söyle ben senin yüzüne söylüyorum."

Başbakan Erdoğan'ın kendisine yönelik doğu illerine gidemediği yolundaki eleştirilerine de cevap veren Baykal, şöyle konuştu; "Bana diyor ki eskort verelim. Benim eskorda ihtiyacım yok. Önünde eskort, binaların tepelerinde keskin nişancılar git gittiğin yere. Benim bunlara ihtiyacım yok. Ben halkın içerisinde yaşıyorum. Bende ailemde böyle bizim saklanacak bir şeyimiz yok. Alnım açık başım dik. Anamın babamın evine gelir gibi geliyorum Uşak'a. Başbakan arkadan konuyor boş konuşuyor hakaret ediyor bildiğiniz manzara işte. Açık demokratik tartışmaya girmiyor. Şu Tunceli'de yaşananlara ne diyorsunuz Uşaklılar. AKP'li arkadaşlara soruyorum orada yapılanlar yoksullukla mücadele anlamına mı geliyor. Bu nedir bu anlamı ne bunun. Tunceli'de buzdolabı çamaşır makinesi dağıtıyor. Uşak'ta neden dağıtmıyorsun Uşak'ta da yoksul var. Vali'ye talimat veriyor vali bunların başında. YSK uyarıyor seçim yasakları diyor. Başbakan benim valim devam edecek diyor. Hiçbir uyarıyı aldırış etmiyor. Ben onu neyin
ırgalayacağını iyi biliyorum. 29 Mart'ta sandıkta bir ders verin de görelim el mi yaman bey mi."

Başbakan Erdoğan'ın milletin parasıyla millete rüşvet verdiğini de iddia eden Deniz Baykal sözlerini şöyle tamamladı; "Kendisine tepki gösterenlere kızıyor. Milletin parasıyla millete rüşvet verip içine düştüğü sıkıntıdan kurtulmaya çalışıyor. Bunun arkasında yatan umutsuzluktur. Başbakan gidici olduğunu anladı. Abbas gidicidir. Bunu bu yollarla kaldıramazsın otobüsüne oyuncakları doldurmuş kendi elleriyle çocuklara oyuncak dağıtıyor. Sen onlara oyuncak dağıtacağına babalarına iş ver. Sen iş ver de o babalar çocuklarına hediye almanın mutluluğunu yaşasın. Sen devletin parasıyla çocuklara hediye dağıtmakla bir şey yaptığını mı sanıyorsun görevini yap görevini. Şimdi bir çok memur gözlerini AK Parti'ya dikmişler aman ha diyorlar. Sen devletin valisisin hakkını ve yetkini bileceksin. O valiler sakın arkamda Başbakan var diye kendilerini güvende sanmasın. AKP ile gelen ASP ile gider."

CHP Lideri Deniz Baykal son olarak Yüksek Seçim Kurulu'nun kimlik numarası uygulamasını da eleştirerek sözlerini şöyle tamamladı: "Yıllardır adam aynı sandıkta oy kullanıyor. Oy kullanmaya gelecek kütük de adı da var kimliği de var. Sen oy kullanamayacaksın diyorlar. Niye? kimliğinde TC numaran yok. Şimdi siz vatandaş oy kullansın mı istiyorsunuz kullanmasın mı istiyorsunuz Uşaklılar bunu mutlaka takip edin eksiğinizi gediğinizi tamamlayıp sandığa öyle gidin. 29 Mart günü çoluğunuzu çocuğunu babanızı ve bilhassa ananızı alarak ailecek bayrama gider gibi sandığa gidin"

iha
Yayın Tarihi : 18 Mart 2009 Çarşamba 18:06:23


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?