16
Mayıs
2024
Perşembe
DERİK - MARDİN
Belediye Sayfaları

Cumhurbaşkanının affetti teröriste 6 yıl

"Terör örgütü PKK adına eylem ve faaliyetlerde bulunmak" suçundan müebbet ağır hapis cezasına çarptırılan ve daha sonra Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından affedilen bedensel engelli terörist, serbest kaldıktan sonra terör örgütü PKK adına yeniden faaliyet yürüttüğü iddiasıyla yargılandığı ikinci davada, 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesindeki karar duruşmasında, tutuklu sanık Mürşit Aslan'ın da aralarında bulunduğu sanıklar Hamit Çelik, Ali Fidan ve Masum Özçelik hazır bulundu.

Sanık avukatı, müvekkili Mürşit Aslan'ın bulunduğu fiziki konum itibariyle söz konusu faaliyetleri yürütecek durumda olmadığını savunarak, beraatına karar verilmesini talep etti.

Mahkeme heyeti, terör örgütü üyesi olmak suçundan yargılanan sanıklar Mürşit Aslan ve Hamit Çelik'in 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmasına, diğer sanıklar Ali Fidan ve Masum Özçelik'in ise beraatına karar verdi.

Mardin'in Derik ilçesinde, 1991 yılında Kaymakamlık lojmanı ve İlçe Emniyet Amirliğine yönelik gerçekleştirilen ve 1 güvenlik görevlisinin yaralandığı saldırının ardından kaçan terör örgütü üyesi Mürşit Aslan, ilçe çıkışındaki çalılık alanda üzerinde 1 adet mavzer marka tüfek ve 1 adet tabanca ile yaralı olarak yakalanmıştı.
A.A.
Yayın Tarihi : 25 Nisan 2007 Çarşamba 14:18:49


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
orkun IP: 88.254.135.xxx Tarih : 12.06.2007 13:38:42
"Anayasa’’nın 104. maddesine göre sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle belli kişilerin cezalarını hafifletmek veya kaldırmak yetkisi Sayın Cumhurbaşkanı’’na verilmiştir. Bu bağlamda Cumhurbaşkanı bu yetkisini kullanırken, bunların seçimi Cumhurbaşkanı tarafından mı yapılmaktadır? Affedilen kişilerin Anayasa’’da öngörülen konumda olduklarını (sürekli hastalık nedeniyle tahliyesini) belirleyen kurum hangisidir ve bu kurum hangi Bakanlığa veya bakanlıklara bağlıdır?" Adalet Bakanı Cemil Çiçek tarafından bu önergeye verilen yazılı yanıtı özetliyorum: "(Cezaevlerinde yatmakta olan) Hükümlülerin bu konudaki (tahliye) taleplerini Bakanlığımıza veya Cumhuriyet Savcılıklarına yapmaları durumunda, zaman geçirilmeden tam teşekküllü bir devlet hastanesine sevk edilerek hastalığın tıbben tesbit edilmesi, sonra raporun (bir kez daha tetkik ve onay için) Adli Tıp Genel Kuruluna gönderilmesi, hastalık saptandığı takdirde belgelerin derhal Bakanlığımıza gönderilmesi gerekmektedir. Yukarıda belirtilen süreç sonunda ikmal edilen dosya, Bakanlığımızca gereği takdir ve İFA EDİLMEK ÜZERE Cumhurbaşkanlığı makamına sunulmaktadır. Bilgilerinize arz ederim. Cemil Çiçek. Adalet Bakanı. İmza." Yani bunların seçimini cumhurbaşkanı yapmamaktadır ve bu kişilerin aflarını 2 kez veto edebilir… * * * O halde neymiş? Hükümlü çok yaşlı, ölümcül hasta veya sakat. Cezaevinde kalması mümkün değil. Hükümlü, Adalet Bakanlığı’’na veya Cumhuriyet Savcılığı’’na başvuruyor. Bu kurumlar tarafından tam teşekküllü devlet hastanesine gönderilip tetkikleri yapılıyor ve uygun görülürse rapor veriliyor. Bu rapor Adli Tıp Kurumu tarafından değerlendiriliyor. Gerekirse tetkik ve gözlemler orada yeniden yapılıyor. Bu süreç haftalar boyu sürüyor. Hükümlünün tahliye edilmesine karar verilirse, dosya Adalet Bakanlığı tarafından Cumhurbaşkanı’’na gönderiliyor. Devletin ilgili birimleri inceleyip tahliye kararı veriyor. Cumhurbaşkanı bunu onaylıyor. Önüne gelen böylesine tıbbi, teknik ve insancıl bir konuda Cumhurbaşkanı "Hayır onaylamıyorum, bırakın cezaevinde ölsün" diyebilir mi? Yalan makinesini işte böyle çalıştırıyorlar. Olay bu. Gerçekler böyle. Bu yazımdan sonra herhalde yeniden piyasaya çıkıp "Cumhurbaşkanı teröristleri affediyor" diyemezler!