5
Mayıs
2024
Pazar
SİİRT

13 barodan ortak açıklama

DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BARO BAŞKANLARI SİİRT'TE TOPLANDI

Siirt Barosu'nun ev sahipliğinde toplanan Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Baroları başkanları güncel gelişmeleri ele aldı.

Toplantıdan sonra 13 baro adına yapılan açıklamada son günlerde yaşanan yargı tartışmalarının toplumda yargıya güveni sarstığı belirtilerek hatanın kimde olduğu konusunda taraf olunmayacağı bildirildi. Açıklamada ayrıca demokratik açılımın bir hükümet açılımı değil, bir devlet projesi olarak hayata geçirilmesinin beklendiği vurgulandı.

YÜRÜTME-YARGI ÇATIŞMASININ YARGIYA GÜVENİ SARSIYOR

Erdef Oteli'nde yapılan toplantıdan sonra Siirt Barosu Başkanı Mehmet Ali Özel tarafından okunan ortak açıklamada Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in tutuklanması, soruşturmayı yapan Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal ve üç mesai arkadaşının özel yetkilerinin kaldırılmasına ilişkin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) kararı hatırlatılarak yaşanan yürütme-yargı çatışmasının toplumda yargıya güveni sarstığı belirtildi.

Özel, yaşanan süreçte hatanın hangi tarafta olduğu konusunda tartışmanın tarafı olmayacaklarını kaydederek, "Sorunun temeli hak ve özgürlük anlamında sığ, yetersiz ve çağdışı 1982 Anayasası'dır. Bu Anayasa ile öngörülen hak ve özgürlüklerin kullanılabilme şekli, toplumsal taleplere artık yanıt verememektedir. Yeni bir anayasanın sağlıklı olabilmesi, tüm illegal yapılanmaların teşhir ve tasfiyesi ile mümkündür. Anayasa'nın genel kurgusu itibariyle erkler ayrılığını, çağdaş demokrasilerde olduğu şekliyle

düzenleyemediği açıktır. Yaşanan sorunlu süreç, bunun sonucudur. Yargının Anayasal güvencelerinin yeterli olmaması, yürütme ile ilişkilerinde bağımsızlığını zedeleyici düzenlemeler bu çatışma ortamını oluşturmuştur. Toplumsal barış açısından yargının siyasallaşması ne kadar tehlikeli ise, siyasetin yargı üzerinden yapılması da aynı derecede tehlikelidir'' dedi.

 HİÇBİR KİŞİ, KURUM VE MAKAM TARTIŞILMAZ DEĞİLDİR

Ortak açıklamada, yürütülmekte olan herhangi bir soruşturmaya hiçbir kişi, kurum ve makamın müdahalesinin kabul edilemez olduğunu vurgulayan Baro Başkanı Özel, "Ancak yargı görevi yapanların da görevlerini yasal çerçeve içerisinde yürütmeleri, yasaların kendilerine verdiği yetkileri hakkaniyetle kullanmaları, eylem ve kararlarında toplumda infiale yol açmamaları gerekir. Hiçbir kişi, kurum ve makam tartışılmaz değildir. Olmamalıdır. Hiçbir makam tarafından verilen karar denetim dışı bırakılamaz. Yargının

siyasallaşması yeni bir olay değildir. Ülkede, ama özellikle bölgemizde İstiklal Mahkemelerinden Sıkıyönetim Mahkemelerine, Devlet Güvenlik Mahkemelerinden Özel Yetkili Mahkemelere kadar oluşturulan tüm mahkemeler eliyle, yargı zaten siyasallaştırılmıştır. Soruşturma ve mahkeme kararlarında eylemin kişi veya işlendiği yere göre farklı değerlendirilmesi ile farklı kararlar ortaya konulması, özellikle bölgemiz gerçeğidir'' diye devam etti.

''Polis aracı veya herhangi bir kamu malına taş atan çocuğun eylemi İzmir'de kamu malına zarar vermek olarak nitelendirilirken, Siirt'te kamu malına zarar vermek suçu yanında terör örgütü üyesi olmak, terör örgütünün propagandasını yapmak, toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet etmek olarak nitelendirilmekte ve cezalandırılmaktadır'' ifadelerini kullanan Özel, bu durum yargıdaki siyasallaşmanın somut ve acı örneği olduğunu savundu.

Özel, şöyle devam etti:

"Suça sürüklenen çocukların yargılanması gereken mahkemeler, çocuk mahkemeleri iken bölgemizde siyasal suçlara bakan özel yetkili ağır ceza mahkemeleridir. Bu yargılama acilen çözülmesi gereken bir sorundur. Demokratik açılımın bir hükümet açılımı değil bir devlet projesi olarak hayata geçirilmesini bekliyoruz. Sürecin gelişmesini sabote etmeye yönelik hareketlerin yaygınlaşmaması için tüm sorumluların yargı önünde hesap vermesi gereklidir. Bulanık'ta yaşanan provokasyonu da süreci baltalamak

isteyenlerin organizasyonu olarak değerlendiriyoruz. Bu olaydaki faillerin yargılanmalarının Muş Ağır Ceza Mahkemesi yerine güvenlik gerekçeleri ile Samsun Ağır Ceza Mahkemesi'ne nakledilmesini gerçeklerin ortaya çıkmasını engellemeye yönelik bir eylem olduğunu ve doğal yargıç ilkesine aykırı bulduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Türkiye Barolar Birliği'nin çağrısı ile Baro Başkanlarının Diyarbakır'da yaptığı toplantının sonuç bildirisinde Kürt sorununun şiddet dışı yöntemlerle çözümü hususunda önerilerde

bulunulmuş, içeriğinde şiddet barındırmayan siyasal hareket alanının özgürleştirilmesi tavsiye edilmiştir. Oysa son günlerde tüm bölgede sivil siyaset yapan kişilere karşı 'KCK Operasyonu' adı altında yoğun tutuklamalar yapılmaktadır. Demokratik siyasetin önünün tıkanması şiddeti geri çağırmaktan başka bir fayda sağlamayacaktır. Biz bölge baroları olarak toplumdaki şiddetin sonlanmasını, toplumsal barışın tesisi ile normalleşmenin sağlanmasını talep ediyoruz. Bu açıdan uzun yıllardır adı şiddetle anılan

Mart ayının huzur içerisinde yaşanmasını, Nevruz'un bir güvenlik problemi olarak değil, gerçek bir bayram olarak yaşanması konusunda herkesin üzerine düşeni yapmaya çağırıyoruz."

Ortak açıklamaya, Siirt Barosu Başkanı Mehmet Ali Özel, Batman Barosu Başkanı Yusuf Tanrıseven, Diyarbakır Barosu Başkanı Esat Aktaş, Van Barosu Başkanı Ayhan Çabuk, Bitlis Barosu Başkanı Mezher Yürek, Muş Barosu Başkanı Sabahattin Göçmen, Şırnak Barosu Başkanı Nuşirevan Elçi, Ağrı Barosu Başkanı Timur Demir, Mardin Barosu Başkanı Azat Yıldırım, Hakkari Barosu Başkanı İsmail Durgun, Iğdır Başkanı Barosu Mustafa Buluş, Şanlıurfa Barosu Başkanı Yahya Demirkol, Bingöl Barosu Başkanı Erdal Aydemir imza attı.

Toplantının iki ayda bir rutin olarak bir ilde yapıldığı öğrenildi.

İHA
Yayın Tarihi : 21 Şubat 2010 Pazar 13:59:02
Güncelleme :21 Şubat 2010 Pazar 14:51:16


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?