Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Grup Başkan Vekili Ayla Akat Ata ve BDP Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır'ın aralarında bulunduğu 200 kişi Şırnak'ta kaçakçı olduğu iddiasıyla öldürülen Kerim Gün için kurulan taziye çadırını ziyaret etti.

Kerem Gün'ün ailesine başsağlığı dileğinde bulunan BDP'li vekiller Gün'ün annesi Halime Gün'ün ellerinden tutarak onu teselli ettiler. BDP Grup Başkan Vekili Ayla Akat Ata, BDP Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır, BDP Şırnak Merkez ve ilçe belediye başkanları, İl Genel Meclisi'nin BDP'li üyelerinin de bulunduğu yaklaşık 200 kişilik grup Şırnak'ta kaçakçı olduğu iddiasıyla güvenlik güçlerince öldürülen Kerim Gün için kurulan taziye çadırını ziyaret etti.

Anne Halime Gün, yanına oturan BDP'li vekillerden oğlunun ölümüne sebep olan kişilerin yargı önüne çıkarılmasını istedi. Milletvekili Sevahir Bayındır da artık hiçbir annenin ağlamasını istemediklerini dile getirdi. Son bir ayda Şırnak'ta 3 insanın hayatını kaybettiğini söyleyen Bayındır, Kürtçe yaptığı konuşmada, "Artık insanlarımızın faili meçhul cinayetlere kurban gitmesini istemiyoruz'' dedi.

Olayları katliam olarak değerlendiren ve protesto ettiğini bildiren Bayındır, bu yöntemlerin çok kere denendiğini ileri sürerek köylerin boşaltıldığını ifade etti. Bayındır, "Ama halkımız davasından vazgeçmedi. Devlet bu yöntemlerle halkımızı korkutup özgürlük mücadelesinden vazgeçireceğini düşünüyorsa hiç denemesin. Bu halk özgürlüğüne sevdalıdır. Dün olduğu gibi bugün bedel vermekten çekinmeyecektir. Onuruna sahip çıkacaktır. Artık kimsenin kanı toprağa düşmesin, analar ağlamasın diyoruz" şeklinde devam etti.

Mart ayında özgürlüğü karşılamak istediklerini ifade eden Bayındır, olayın faillerini takip edeceklerini ve hesap soracaklarını kaydederek, "Şimdiden uyarıyoruz herkes aklını başına alsın ve halkımızın kanından elini çeksin" ifadelerini kullandı.

BDP'li vekiller Kerem Gün'ün öldürüldüğü olayla ilgili yakınlarından bilgi alıp rapor halinde TBMM'de gündeme getireceklerini kaydetti.

BDP Grup Başkanvekili Ayla Akat Ata ise, şöyle konuştu: "Bugün Şırnak Şenoba beldesindeyiz. Ben isterdim ki burada sizinle beraber Nevruz'u kutlayalım. İsterdim ki bizi Nevruz'a davet edin ki buradaki cemaatle bir halay çekelim, direniş halayı çekelim, özgürlük halayı çekelim ama yine acı bir haberle sarsıldık. Bu ay aldığımız 3'üncü acı haberdi bu. Üzüntü ile ve kaygı ile burayı ziyaret ediyoruz. Bu kaygı ne kaygısıdır? Bugün devlet 17 bin küsur faili meçhul cinayetin hesabını soracağız diye kapınızı çaldı. Kürtlerin, Kürt evladının kapısını çaldı. Dedi ki 17 bin küsur faili meçhul var bizim geçmişimizde. Bunları hep beraber aydınlatacağız. Şimdi çıkan yasalardan kaynaklı olarak görüyoruz ki; artık faili meçhul değil faili beli cinayetler işleniyor. Bunun adı cinayettir'' diyerek hükümeti eleştirdi.

Ata, "Hocalarımız burada oturuyor. Ölüm Allah'ın emri, hepimizin başında. Bu partiye gönül verenler bu halkın özgürlülüğü içinde mücadele edenler de gönüllü olmuşlar. Bu halka kendini adamışlar. Birçok yoldaşımız bizimle beraber mücadele ederken toprağa düştü. Bizden önce ve bizden sonra ve bu olacak'' diye konuştu.

Ata çıkarılan yasaların faili belli cinayetlerin işlenmesinde rolü olduğunu öne sürdü. Ata şöyle devam etti: ''Şimdi en azından çocuklar için durumu düzeltelim diyorlar, onu da başaramıyorlar. Çocukları bu suçun mağduru olmaktan çıkaralım diyorlar, onu bile başaramıyorlar. Bugün mahkemeler diyor ki; 'evet doğrudur polis kendini korumak için bir toplumsal olaya müdahale etmek için, bir suçu önlemek için ya da suç varken kendi canı için ateş edebilir, öldürebilir. Kimse ondan hesap soramaz' diyor. Çünkü orası Güneydoğu, çünkü orası Doğu Anadolu. Orada başka bir hukuk uygulanır. Biz buradan bir kez daha söylüyoruz, Türkiye'nin her tarafında aynı hukuku uygulayın. Bugün bu ailemizin canı yanmış. En değerlisi, evladı toprağa düşmüş. Failleri de bellidir. Açığa çıkartın, yargılayın, ailemize deyin ki 'evet sizin gencecik evladınız toprağa düştü. Hangi eylem esnasında olursa olsun, sokakta olsun, dağda olsun hangi eylem sırasında olursa olsun cezası ölüm değil ama eğer bu gencimiz öldüyse bunu sorumluluğu devlete aittir. Faillerini bulmak devletin görevidir, cezalandırmak devletin görevidir, ailemizin yanına gelerek başsağlığı dilemek devletin görevidir.''

Gün'ün ölümünden devleti sorumlu tutan Ata, ''O yüzden özür dilenmelidir. Yoksa biz ölümün herkesin başında olduğunu biliyoruz. Gençlerimizi de toprağa verdik yaşlılarımızı da ama bu ölümlerin artık insan eliyle olmasını istemiyoruz'' dedi.

Ata, "Hakkari'nin bir ucunda da Şırnak'ın bir ucunda da Uludere'de de devletin yasasının işlemesini istiyoruz. Buraya bir zamanlar Şırnak Cumhuriyeti diyorlardı. Kimse devletin yasası buraya girmez demesin. Buraya da girsin istiyoruz. Biz de bu devlete vergimizi ödüyoruz, biz de bu devlete gençlerimizi 20 yaşına geldiğinde askere gönderiyoruz. Eğer vatandaşlık görevimizi yapıyorsak onlar da yasaları buraya uygulasınlar. Bir an önce failleri bulsunlar, yargılamayı başlatsınlar. Ailemizin içine su serpsinler yüreklerini ferahlatsınlar. Geçip TV karşısına 'Artık Analar Ağlasın istemiyoruz' diye yalan söylemesinler. Hepimizin bugüne kadar ortaya koymuş olduğu mücadele ortadadır, ödediğimiz bedel ortadadır. Biz bu bedeli halkımız için halkımızın özgürlüğü için gönüllü olarak ödemeye hazırdık, bugünden sonra da ödemeye hazırız. Meclis'e gittiğimizde faillerin bir an önce ortaya çıkartılması için bir ayda üç kayıp verilen ilin vekilleri olarak İçişleri Bakanı'na sorumuzu soracağız. Bu tür ölümlerin yaşanmaması gerektiğinin altını çizeceğiz. Parlamentoya bizi gönderdiyseniz taziyenizde de, düğününüzde de Nevruz'unuzda da, 8 Mart'ınızda da yanınızda olacağız. Bunu kendimize görev biliyoruz. Bunu halkımıza en önemli hizmeti olarak görüyoruz. Sonuna kadar size hizmet edeceğiz" şeklinde konuştu.