4
Mayıs
2024
Cumartesi
KIRŞEHİR

AKP ile gelen APS ile gider!

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Tunceli'de dağıtılan yardımları eleştirerek, "Devlet imkanları ile seçmene, seçim öncesi çıkar teklif edilebilir mi? Herkes attığı adıma dikkat etsin. Yanlış yapmasın, bu ülkenin, hukuku, adaleti var. Valilere de, devletin bütün temsilcilerinin de kulaklarına küpe olsun. AK Parti ile gelen APS ile gider, haberiniz olsun" dedi.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisi tarafından düzenlenen mitinge katılmak üzere Kırşehir'e geldi. Ankara Caddesi üzerinde halka hitap eden Deniz Baykal, konuşmasında ilk olarak Deniz Feneri davasını eleştirdi. Baykal, "Almanya hükümeti dedi ki 'ben buradakileri yakaladım, ama işin asıl ele başları sende. Bak isimleri de şunlar. Bunları da sen yakala ve yargıla' dedi. Şimdi o tarihten bugüne 6 ay geçti. Biz ne oldu dosya davası diyoruz, bize Almanya'ya yazı yazdıklarını ve Almanya'dan cevap beklediklerini söylüyorlar. 6 aydır neyin cevabını bekliyorsunuz? O suçu işleyenler bizim vatandaşımız, parasını kaptıran insanlar, kuryeler bizim vatandaşımız, kurulan şirketler bizim şirketlerimiz, televizyon kanalı bizim kanalımız. Almanya'dan dosya bekliyorlar. Almanya dosya göndermezse bu suçu sen ne yapacaksın, seyredecek misin? Sen devlet değimlisin, senin kanunun yok mu? Hukukun, savcın, polisin, yargın yok mu? Eli böğründe seyrediyor. Seyretsinler bakalım. Ben arkadaşım Ali Kılıç beyi, Almanya'ya
gönderdim dosyayı aldı getirdi. Ben teslim ettim, kırmızı bir dosya. Bende mitinglerde çıktım dedim ki; 'Dosya gelmiyor diyorsunuz kaplumbağanın sırtına koysanız dosya 6 ayda gelirdi. Ama sen getirememişin CHP olarak biz getirdik. İşte al sana dosya' dedim önüne koydum. Şimdi Başbakan diyor ki; 'Kırtasiyecilerde çok dosya var'. Kırtasiyecilerde çok dosya varda, ama o dosyaların içinde dünyanın hiçbir yerinde hiçbir başbakan hakkında savcılığın zimmet suçundan hazırladığı fezleke yok. Sadece Türkiye'deki bir
dosyada, başbakanın dosyasında savcılığın suç duyuruları var. Olay, dosya olayı değil, dosyanın rengi kırmızı çıkmış bana onu anlatıyor. Sen dosyanın rengini bırak, kırtasiyeciyi bırak dosyanın içine gel içine. İçindeki belgelere gel belgelere, içindeki belgelere gel. Sahtekarlığın belgelerine gel. Şimdi birde ne duyuyoruz? Dün karar almışlar, diyorlar ki; dosya filan geldi, bu dosyayı biz soruşturacağız. Yalnız soruşturmanın adalete uygun sürmesi için bu soruşturma ile ilgili yayın yasağı koyulmasına ihtiyaç var diyor. Yani bu konuda ne adım atılıyor, ne konuşuluyor? Bunun kamuoyuna, halka, topluma yansımaması lazım. 'Sakın ha bu konuyu yazmayın, sakın ha bu konuyu konuşmayın yasak' diyor. Deniz Feneri'ni konuşmak yasak. Deniz Feneri dosyasını konuşmak yasak diye dün karar aldılar. Niçin, adalet iyi işlesin diye. Ah sevsinler seni sevsinler. Senin aklın şimdimi başına geldi" dedi.

ERDOĞAN'A TV'DE TARTIŞALIM TEKLİFİ

Başbakan Erdoğan'a televizyona çıkma teklifini Kırşehir'de de tekrarlayan Deniz Baykal, "Arkamdan konuşma diyorum, benim arkamdan konuşma. Bende senin arkandan konuşmaktan hoşlanmıyorum. Ben buna bir çare buldum nedir o çare? Gel birlikte dünyanın bütün demokrasilerinde olduğu gibi seçim öncesindeyiz, işte televizyona birlikte çıkalım. Karşımıza da gazetecileri alalım. Kimi istersen Uğur Dündar'ı istiyorsan Uğur Dündar'ı, Ali Kırca'yı istiyorsan Ali Kırca'yı, Mehmet Ali Birant'ı istiyorsan onu. Kimi istiyorsan, istersen hepsini birden alalım. Onlar bize soru sorsunlar, sen bana soru sor, ben onlara cevap vereyim. Senin soruna cevap vereyim, sonra bende sana birkaç soru sorayım. Müsaade et bende sana soru sorayım. 70 milyon bunu dinlesin. 70 milyonun akına, iyi niyetine, vicdanına güven. Millet işte orada, 70 milyon birden izlesin. Topladığın 20 bin kişiyle nutuk atma. Ben bunu öneriyorum, bana 'hayır' diyor. Bir başbakan bunlardan kaçar mı? Dünyanın herhangi bir ülkesinde korkan, kaçan bir başbakan olur mu? Başbakan kendine güvenen adamdır, haklılığına inanan adamdır, haklılığını herkesin karşısına koymaya cesaret eden adamdır. Şimdi bunu bir türlü kabul ettiremiyoruz Başbakan'a. 'Benim ne işim var, ben senin karşına gelmem. Sen diyor, bana ağır sözler söylersin.' Ben sana ağır sözler söylemeyeceğim. Bak Başbakan'a bir iyilik daha yapayım. Başbakanla ben televizyonda bir araya gelmeyi istiyorum. Eğer bu yolsuzlukları konuşmak isterse bir araya gelelim, ama diyorsa ki 'yolsuzlukları konuşmayalım, yolsuzlukları ben konuşmak istemiyorum ' diyorsa, o zaman ben Başbakan'a yinede çağrımı yapıyorum, gelsin çiftçinin sorunlarını konuşmak için bir araya gelelim. Esnafın sorununu, işsizliği konuşmak için bir araya gelelim. Yolsuzluğu konuşmayacağım, ne Deniz Feneri'ni söyleyeceğim ne TÜPRAŞ'ın satışını söyleyeceğim, ne çocuklarına açılan pırlantacı dükkanlarını, ne de gemileri söylemeyeceğim" dedi.

Tunceli'de dağıtılan yardımlara da değinen Deniz Baykal, konuşmasını söyle sürdürdü:
"Devlet imkanları ile seçmene, seçim öncesi çıkar teklif edilebilir mi? Herkes attığı adıma dikkat etsin. Yanlış yapmasın, bu ülkenin, hukuku, adaleti var. Valilere de, devletin bütün temsilcilerinin de kulaklarına küpe olsun. AK Parti ile gelen APS ile gider, haberiniz olsun. Yanlış yapmayın, kanunsuzluk yapmayın dedik. Şimdi bunun üzerine Başbakan çıkmış diyor ki; 'ben diyor valimi yedirmem. Benim vali yemek gibi bir alışkanlığım yok. Eğer bir şey yemek gerekirse Kırşehir'in 'Höşmerim' tatlısını tercih ederim. Yani ne demek vali yemek. Benim işim mi o. Devletin hukuku var, kanunu var, YSK'sı var, savcıları var. Yani YSK'nın yanlış iş yaptığını söylediği bir valiye, ben onu Deniz Baykal'a yedirmem diye ortaya atılmak Başbakan'a yakışır mı?"  "Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganları arasında konuşmasını tamamlayan Deniz Baykal, Kırşehir'den ayrıldı.

İHA
Yayın Tarihi : 8 Mart 2009 Pazar 15:26:34


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?