Beyşehir Gölü’nden yaz mevsimi ile birlikte Konya ve Isparta illerindeki tarımsal alanlar için aşırı su çekimi yapılmaya başlanmasının, Türkiye’nin üçüncü büyük gölündeki su seviyesinin azalmasına yol açtığı bildirildi.
Beyşehir Gölü, 2006 yılının Haziran ayında 3 milyar 98 milyon 600 bin metreküp su hacmine sahipken, bu yılın aynı döneminde su miktarı 2 milyar 988 milyon 900 bin metreküpe düştü. Su seviyesi, tarımsal kullanımın artmasıyla birlikte her geçen gün düşen Beyşehir Gölü’nden aşırı su çekilmesinin Türkiye’nin en büyük tatlı su kaynağının ekolojik özelliklerinde ardışık ve artan olumsuz etkilere neden olduğu kaydedildi.
WWF-Türkiye, Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın web sayfasında yer alan bilgilere göre, su seviyesinin azalmasıyla birlikte Beyşehir Gölü kıyılarında kumullanma ve erozyon, sediman birikimi, sualtı bitkilerinde artış, balıkların yumurtlama alanlarının bozulması gibi etkiler ortaya çıkıyor. Beyşehir Gölü için evsel atık suların da bir başka tehdit olduğuna dikkat çekilen değerlendirme de, göl çevresindeki yerleşimlerin çoğunun atık sularının, herhangi bir arıtmaya tabi tutulmadan göle ulaştığı ileri sürüldü. Gölün doğu yakasındaki tarım alanlarından gelen drenaj sularının da insan faaliyetlerinin göl üzerindeki baskısını artırdığına işaret edildi.
Beyşehir Gölü’nün Konya Kapalı Havzası’ndaki tek tatlı su kaynağı olması nedeniyle, göle yönelik baskıların gölden su çekilmesiyle ilişkili olduğu vurgulanırken, başta tarım olmak üzere Konya Ovası’ndaki birçok faaliyet için gölden su çekilmesine 20.yüzyılın ilk yıllarından itibaren başlandığı hatırlatılarak şu bilgiler verildi; “Göldeki başlıca insan faaliyetleri, balıkçılık, saz kesimi, sulama ve içme suyu teminidir. Gölün ekolojik özellikleri bozuldukça, bu faaliyetler de olumsuz bir biçimde etkilenmektedir. 1914 yılında tamamlanan tesislerle Çumra Ovası’nı sulamaya başlayan Çarşamba Çayı, Beyşehir Gölü’nden doğmaktadır. Ancak, Konya-Çumra ovasındaki tarım alanlarının sulanması amacıyla aşırı su çekilen Beyşehir Gölü’nde de küçülme ve balık türlerinde azalma görülmektedir. Çeşitli koruma statülerinin çakışması ve planların uygulanamaması da önemli sorunlardandır. İki farklı milli park için yapılmış uzun devreli gelişim planları mevcuttur. Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından ise çevre düzeni planı da yapılmaktadır.”
Beyşehir Ziraat Odası Başkanı Dursun Ersözlü ise, mevsimin kurak geçmesi nedeniyle Beyşehir Gölü Havzası ile Konya Ovası’ndaki tarım alanlarının su ihtiyacının artmasına paralel olarak gölden aşırı su çekimi yapıldığını belirterek, “Beyşehir Gölü’nden su teminini azaltmanın yolu, tarımsal alanları günümüzün teknolojisine uygun sistemlerle sulayacak projelerin hayata geçirilmesinden geçmektedir” dedi. Ersözlü, bu ayın sonunda Beyşehir Gölü’ne akması beklenen Gembos sularının Beyşehir Gölü’ndeki yaşanan sorunlara bir nebze de olsa neşter vurabileceğini söyledi.