2
Mayıs
2024
Perşembe
BEYŞEHİR - KONYA
Nufus
1.959.082
Yüz Ölçümü
39.000
İlçe Sayısı
32
Vali
Nufus
72.712
Yüz Ölçümü
1.721
Belediye Sayısı
56
Köy Sayısı
0
Kaymakam

Beyşehir Genel Bilgi

İç Anadolu Bölgesinde, Konya İline bağlı bir ilçe olan Beyşehir, doğusunda Konya, kuzeyinde Doğanhisar, Hüyük ve Ilgın, kuzeydoğusunda Derbent, kuzeybatısından Şarkiaraağaç ve Eğirdir, batısında Yenişarbademli, güneybatısından Sütçüler, güneyinden Derebucak ve güneydoğusundan Seydişehir ile çevrilidir. İlçe, Konya İlinin Akdeniz kesiminde, Göller Bölgesinde ve Orta Toroslar arkasındaki kısımda yer almaktadır. İlçe toprakları güney ve batısında Toros Dağları, doğusunda Erenler, kuzeyinde Sultan Dağları ile çevrili bir havza içerisindedir. Bu havzanın ortasında Van ve Tuz Gölünden sonra Türkiye’nin üçüncü büyük gölü olan ve 651 km2’lik alanı kaplayan Beyşehir Gölü bulunmaktadır. Beyşehir Gölünün içerisinde büyüklü küçüklü 22 ada bulunmaktadır. Bunların en önemlileri Mada, İğdeli, Orta, Aygır, Hacıakif ve Keçi adalarıdır. Beyşehir gölünün batısında Anamas Dağı (2.980 m.) ve Sultan Dağının uzantıları yer almaktadır.

İlçe topraklarını Toros Dağları ve uzantıları olan Kartos, Dedegöl, Dumanlı ve Naldöken Tepeleri engebelendirmektedir. İlçenin en yüksek noktası Anamas Dağları üzerindeki Dippoyraz Tepesi (2.890 m.)’dir.

Batı Torosların arasındaki çöküntü alanında yer alan Beyşehir Gölünün güneydoğusunda Beyşehir Ovası bulunmaktadır. Toros Dağları yüksek ve sarp dik yamaçlar halinde bu ovayı çevreler. İlçe topraklarını Beyşehir Gölüne dökülen Büyük Köprü Çay ile Büyük Çay sulamaktadır. Beyşehir Ovası’nın yer altı sularından yararlanabilmek için yapılan çalışmalar alüvyal katmanının kalınlığından ötürü sonuca ulaşamamıştır.

Deniz seviyesinden 1.125 m. yükseklikteki ilçenin yüzölçümü 1.721 km2 olup, toplam nüfusu 138.431’dir.

Beyşehir’deki düzlük alanlar bozkır görünümündedir. Dağlar ardıç, karaçam, kızılçam, göknar, dişbudak ve gürgen ormanları ile kaplıdır. İlçenin iklimi Akdeniz ve İç Anadolu İklimi arasında geçiş iklimi olup, yazları kısa ve serin, kurak, kışları ise soğuk ve yağışlı geçmektedir.

İlçenin ekonomisi tarım, hayvancılık, tatlı su balıkçılığı, madencilik ve el sanatlarına dayalıdır. Yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler, buğday, arpa, şeker pancarı,elma, armut, haşhaştır. Hayvancılıkta büyük ve küçükbaş hayvan besiciliği yapılmakta olup, en çok koyun yetiştirilmektedir. Tatlı su balıkçılığı ilçenin en önemli ekonomik kaynaklarından biridir. Beyşehir Gölü’nde sazan, alabalık, sıraz ve kayabalığı avlanmaktadır. Madencilik ilçe ekonomisinin en önemli dallarından biridir. Limen Köyü yakınlarındaki barit yatakları işletilmekte olup, burada yılda 130 bin ton barit üretilmektedir. Beyşehir linyit yatakları da 1980’den bu yana işlemeye açılmıştır. İlçe el sanatları yönünden oldukça gelişmiştir. Özellikle Huglu, Üzümlü ve Gencek bucaklarında av tüfekleri yapılmaktadır. Bunlar nitelikli işçilikleri ile yurt dışına da ihraç edilmektedir.

Beyşehir yöresi tarihin eski çağlarından itibaren yerleşim yeri olmuştur. Beyşehir’in 10 km. kuzeybatısındaki Erbaba Höyüğünde Neolitik Çağ (MÖ.7000-6000) yerleşimi ile karşılaşılmıştır. Hititlerin buraya yerleştiği yöredeki Eflatun Pınar ve Fasıllar anıtlarından anlaşılmaktadır. Hitit döneminde Asur ve Mısır istilalarına uğramış, MÖ.1200’lerde Frigler, MÖ.VII.yüzyılda Lydialılar, MÖ.546’da Persler, MÖ.333’te de Makedonyalılar yöreye hakim olmuşlardır. Pergamon Kralı III.Attalos’un vasiyet yolu ile krallığını Romalılara bırakması üzerine Beyşehir de Roma egemenliği altına girmiştir. Romalılardan sonra Bizanslılar yöreye hakim olmuşlardır.

Antik çağda Psidia Bölgesinin içerisinde olan Beyşehir’in, Karallia isimli bir yerleşim alanı olduğu sanılmaktadır. Anadolu tarihi coğrafyasını araştıran Ramsay’a göre; Bizanslılar zamanında bu şehir Skleros olarak anılmıştır. Oğuz boylarının yerleşimi ile yeniden kurulan bu kent, zamanla önemini yitirmiş ve Viranşehir ismini almıştır. Yöreye Eşrefoğullarının hakim olduğu dönemde de Beyliğin merkezi olmuş ve yeniden canlanmış, ismi Süleymanşehir olmuştur. Daha sonra da Eşrefoğlu Beyliğinin merkezi olmasından ötürü Beyşehir olarak değiştirilmiştir.

Kuruçeşme HanıMalazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Oğuz boyları Beyşehir yöresine kadar gelmişlerdir. Anadolu Selçukluları döneminde Beyşehir önemli bir kent konumuna gelmiş, Alaaddin Keykubat bugünkü Gölyaka kasabasının bulunduğu yerde Kubad-abad şehrini kurarak burasını ikinci bir başkent konumuna getirmiştir. Anadolu’ya Moğol istilası ardından Eşrefoğlu Seyfettin Süleyman Bey, Süleymaniye (Beyşehir) şehrini kurmuş ve burada bağımsızlığını ilan etmiştir. İlhanlı Kumandanlarından Çobanoğlu Demirbaş 1326 yılında Eşrefoğlu Beyliği’ne son vermiştir. İlhanlılardan sonra Beyşehir, Hamitoğulları yönetimine geçmiş, daha sonra Osmanlılar ve Karamanoğulları arasında 1374 yılından 1467 yılına kadar bir çok kez el değiştirmiştir.

1467 yılında Fatih Sultan Mehmet, Beyşehir’i kesin olarak Osmanlı Devleti topraklarına dahil etmiş ve Karaman eyaletinin bir sancağı yapmıştır. Nihayet 1872 yılında Şehireminliği bugünkü belediye durumuna dönüştürülmüştür.

Pınarbaşı MağarasıBeyşehir XVIII.yüzyılın ortalarına kadar sancak merkezi konumunda kalmış, yavaş yavaş önemini yitirmiştir. Şemsettin Sami, Kamusü’l Alam’da Beyşehir’i Konya vilayeti merkez sancağına bağlı kaza merkezi bir kasaba olarak tanımlamıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra da ilçe konumunu sürdürmüştür.

İlçede günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Beyşehir Kalesi, Kubadabad Sarayı, Eşrefoğlu Camisi, Demirli Mescit , Eşrefoğlu Kümbeti, İsmail Aka Medresesi (Taş Medrese), Kızılviran (Kızılören) Hanı, Kuruçeşme Hanı, Büyük Hamam, Eflatunpınar Hitit Anıtı, Fasıllar Anıtı ve Körükini Mağarası, Balatini Mağarası, Değirmenini (Suluin) Mağarası, Pınarbaşı Mağarası, Beyşehir Gölü Milli Parkı gibi doğal oluşumlar bulunmaktadır.

Kenthaber Kültür Kurulu

Fotoğraflar, www.beyşehir.bel.tr adresinden alınmıştır.

Yayın Tarihi : 2 Temmuz 2009 Perşembe 21:16:16

Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
İLGİLİ SAYFALAR