Kubadabad Sarayı ödeneksizlikten onarılamıyor

Prof.Dr. Rüçhan Arık başkanlığında 25 yıldır devam eden kazı ve onarım çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın tahsis ettiği kısıtlı ödenekler nedeniyle yıllardır tamamlanamadı. Tarihi saray ve kalıntıların tam olarak gün yüzüne çıkacağı, ardından restorasyon çalışmalarının tamamlanmasıyla birlikte bölgenin turizme açılacağı günleri beklerken, ödenek konusunda geçmiş yıllarda olduğu gibi bugün de çok sıkıntı çektiklerini belirten Kazı Başkanı Prof. Dr. Rüçhan Arık, 2005 yılı çalışmaları için 93 milyar liralık ödeneğe gereksinim olduğunu, bunun için sponsor firma aradıklarını söyledi.

Kubadabad Selçuklu Saray Külliyesi’nin öneminden bahseden Prof. Dr. Arık, geçmişi ile ilgili bilgiler verirken, tarihi kaynaklara göre, Anadolu Selçuklu Sultanı 1. Alaeddin Keykubat tarafından inşa ettirilen saray bölgesinde, zamanla güneybatı tarafındaki ovada aynı isimle anılan, kısa ömürlü bir şehir oluşturulduğunu söyledi. Arık, "Külliyenin güneyinde saraya mahsus küçük bir baraj ve avlak sahası bulunmaktadır. Saray çevresinde Selçuklu devrindeki yerleşme külliye ve şehir de kalmamış, Kız Kalesi denilen şato, sarayla ilişkili olarak ihya edilmiştir.

 Ayrıca göldeki adalara ve Anamas Dağı eteklerine çeşitli büyüklüklerde köşk ve av köşkleri yapılmıştır. 15. yüzyılın yarısına kadar kullanılan saray külliyesinin bu tarihten sonra terk edildiğini sanıyoruz. Aynı şekilde Kubadabad Şehri de dağılarak Şarköy (şehrköy) adıyla bilinen küçük bir yerleşim haline gelmiş, buradan ayrılanlar tarafından civardaki köyler oluşturulmuştur. 1980 yılından itibaren tarafımdan arkeolojik kazılara yeniden başlanmıştır. Çok zor şartlar altında ve kısıtlı ödeneklerle bugüne kadar sürdürdüğümüz kazı ve onarım çalışmalarında, Selçuklu devri şehirciliği ve sanatı için önemli bulgular elde edilmiştir" ifadelerinde bulundu.

TOBB’DAN DESTEK İSTİYORUZ
2005 yılı kazı ve onarım çalışmaları için sponsor olmaları konusunda Beyşehir Ticaret Odası Başkanlığı nezdinde Türkiye Odalar Borsalar Birliğin’den da destek istediklerini belirten Prof. Dr. Arık, konuyla ilgili talep dilekçesini, Kubadabad 2005 yılı kazı projesi ile birlikte Ticaret Odası Başkanı Mehmet Şenol’a sunduklarını söyledi.
Prof.Dr.Rüçhan Arık, Kubadabad Kazı ve Onarım çalışmalarının Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sağladığı kısıtlı ödeneklerle yürütülmeye çalışıldığını belirterek, işçi ücretlerini ihtiva eden bu ödeneklerle yılda ortalama 20 gün çalışılabildiğine vurgu yaptı. Mevcut ödenekle kazı için demirbaş malzemesi alımı yapmanın yasak kapsamında bulunduğuna işaret eden Arık, kazı ekibinin yiyecek ve benzer ihtiyaçlarının ise devlet tarafından karşılanmamakta olduğunu söyledi. Bu yüzden kazı ekibinin yol masraflarını dahi kendi cebinden karşıladığını dile getiren Prof. Dr. Arık, Kubadabad kazı çalışmalarının verimli ve sağlıklı yapılabilmesi için gerekli temel ihtiyaç ve masrafları şöyle açıkladı:
"Yeteri kadar işçiyi yılda en az 1,5 ay çalıştırabilecek ödenek, kazı çalışmalarında belgeleme, buluntu temizliği, restorasyonu ve konservasyonu için gerekli malzemelerin alınması ve restoratör çalıştırılması, kazı evi ve deposunun yıllık bakım ve tamiratı, kazıda çıkan toprak ve taşın uygun yerlere taşınması için nakliye masrafları, kazıda kullanılan aracın yakıt giderleri ile ekibin gıda ve temizlik masrafları. Belirttiğimiz bu giderlerin sadece 30 milyarını işçi ücretleri oluşturmaktadır. Diğerleri ile birlikte 2005 yılı kazısı için planlanan bütçe, toplamda 93 milyar liraya ulaşmaktadır"

SPONSOR FİRMANIN İSMİ VERİLECEK
Sponsor olarak kazı çalışmalarını destekleyen firmaların konuyla ilgili yapılacak sempozyumlarda zikredileceğini ve tüm yayınlarda sponsorun katkılarının vurgulanacağını da belirten Prof. Dr. Arık, kazı sahası girişine yerleştirilecek bir panoda, söz konusu firmanın adı ve katkılarının açıklanacağını kaydetti.
2005 yılı projesinin sponsor firmalar aracılığıyla desteklenmesi halinde, takip edilen yıllarda kazının sağlıklı bir biçimde tamamlanması ile saray külliyesinin restitüsyon ve restorasyon projelerinin hazırlanmasının gerçekleşeceğini de açıklayan Prof. Dr. Rüçhan Arık, sarayın restorasyonunun yapılarak bu bölgenin dünyaya tanıtılmak suretiyle yöre turizmine katkı yapmasının hedeflendiğini kaydetti.