22
Mayıs
2024
Çarşamba
SUŞEHRİ - SİVAS

Cami inşaatı hızla devam ediyor

Sivas'ın Suşehri ilçesinde yaz aylarında temeli atılan ve 800 kişinin aynı anda ibadet yapabileceği Hz. Ebubekir Cami'nde inşaat çalışmaları büyük bir hızla devam ediyor.

Yaz aylarında AK Parti Sivas milletvekili Selami Uzun, Belediye Başkanı Şaban Coşkun, AK Parti İlçe Başkanı Sururi Koçali, İlçe Müftüsü Yusuf Bingöl ve kalabalık vatandaş topluluğunun katılımı ile temeli atılan 2 bin 130 metre kare alan üzerine 425 metrekarelik cami inşaatında çalışmalar devam ediyor.

Çalışmalar hakkında bilgiler veren yetkililer, caminin sadece ibadethane olarak inşa edilmediğine dikkat çekerek, "Caminin tamamlanmasından sonra aynı anda 800 kişi ibadet edebilecek.

Çok büyük yapılan camimizde ibadetin yanı sıra toplantı salonu, yemekhane, kütüphane gibi sosyal aktivitelerin yapılabileceği bölümler de olacak" dediler.
Bu arada tarihi doku özelliği bulunan bir şekilde yapılan cami inşaatında, Hataylı ustabaşı Mürsel Temli ve 10 kişilik ekibi ile Nevşehir’den gelen Tomarza taşlarını itinalı bir şekilde yontarak çift şerefeli minarelerin tamamlanması için çalışmalarını sürdürüyorlar.

iha
Yayın Tarihi : 10 Ekim 2007 Çarşamba 11:25:43


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
muratakyol IP: 85.99.201.xxx Tarih : 20.10.2007 16:47:11

metehan kadeşim, açıkcası yazından çok bir şey anlamadım. soy ismin ve köyünden seni çıkarabilyorum. yazına bir kaç eleştiri. birincisi, hazreti ebubekir ismi müslümanların çk da karşı çıkacağı bir isim değil. ikincisi suşehrinde bütün isimler kadar kullanılır. ve merkez camiileri benim bildiğim kadarı ile. 1-balhatun camii 2-şahinler camii 3-yıldırım beyazıt camii 4 yanlızbağlar camii 5 kemalpaşa camii (ikinci bir ismi varsa ben bilmiyorum) yeni camilerin ismini bilmiyorum. çocukların ismine gelince benimde oğlumun ismi enes hemde mustafa enes ve çok seviyorum.kimseye gösteriş olsun diye de bu ismi koymadım.bundan da gocunmam isteyen istediğini söylesin. (elin çininde 200-300 milyon kişinin ismi li bir o kadarı da kim imiş) ben müslümanım diyenin daha normal bir hareketi sence ne olur ki. ayrıca ali yükseli şahsen tanırım iyi demiş imamların cami de bulunması ile ilgili olarak.ama siz camiye gidip bulamazsanız müftüye gidip söyleyeceksiniz. imam gelmedi diye. türk fimleriyle hele bahsi geçen kişilerin filmlerde tek yaptıklarının islama camiye ve görevliye hakaretten başka bir şey yapmadıkları sabit iken bu örnekler hiç uymamış.acaba gerçek hayatta camide gördünzmü bu kişiler arkadaşlarının cenazelerini alkışlamaktan başka. eğer okumuak için kaynak arıyorsanız bence cami yapmayaı ele almak yerine şunları tavsiye edin dostlarınıza. 1 sigara içtiğiniz miktar kadar okuyan muhtaçlara yardım din. 2 özellikle yurt dışına taile gidenler yurt içinde çok tatil yapanlra bu tutarın hiç olmazsa 1/4 ünü okuyacak muhtaçlara bağışlayın. 3 kendi çocuğuna hergün 5-10 ytl abur cubur parası harcayanlar macdonaldslarda dünyanın parasını harcayanlar bu paraların yarısı kadarını okumak istayen kişilere yardım edermisiniz dersen eline sağlık yazının altına o zaman imzamı atarım. yoksa kusura bakma eleştirin çok sert olmuş hemşerim


Metehan Türk IP: 88.255.50.xxx Tarih : 14.10.2007 15:00:30

Türkiye'de 2 tane tabu vardır.Biri Din(İslamiyet)diğeri Atatürkçülük.Bu 2 konu hakkında yorum yaparken çok dikkat edeceksin!?. Kâfirlik,münafıklık ve cumhuriyet düşmanlığı gibi konularla suçlanabilirsin... Gerçi benim gibi milliyetçi-muhafazakâr biri hem İslamiyete hem de Atatürkçülüğe gönülden bağlı biri bu yazıyı gönül rahatlığıyla yazabilir.. Sünnilerin Hz.Ebubekir Camii Şiilerin ise Zeynel Abidin Camii yapma gayreti... Cami yapılırda niye değişik bir ad koymazsın?..Bu adları koymazsan bu zatların değeri mi düşer? O bölgede ilim-irfanı ile gönüllere taht kurmuş nice insan var örneğin:Esenyaka'dan Molla Mustafa sonra Abdulla(h)Efendi.. Molla Mustafa ki II. Dünya Savaşı gibi o ölüm-kalım günlerinde Ahi Evran,Taptuk Emre,Hacı Bektaş-ı Veli gibi gönül zenginliği ile birçok biçarenin derdine derman olmuştur... Herşeyimizde böyle değil miyiz?Neydi o:Asmalı Konak Kahvehaneleri?Neredeler şimdi?Kutsal şeyleri bile moda ettiler:Enes,Samet isimleri koymalar vb. Olumlu işlerde yok değil?Kösedağ'da yapılan Köse Süleyman Hazretleri'nin türbesi gibi... O eserin Selçuklu mimarisi ile yapılması beni çok mutlu etmişti...Bu vesile ile eski Belediye Başkanına teşekkür ediyorum bu konuda ve tabi kimin emeği geçmişse... Suşehri eski dernek başkanı Avukat Ali Yüksel yazmıştı bir kere:camilerin sırf ibadet amacıyla kullanılmasından din görevlilerinin namaz saati dışında buraları açık tutmamasından vb. der yakınmıştı... Haklıydı... Cami yaptırma sevdamız,camiye yardımda meşhurdur... Türk sinemasında da güzel örnekler vardır:Atıf Yılmaz'ın yönettiği Şener Şen ve İlyas Salman'ın başrollerini paylaştığı ''Dolap Beygiri'' filminde Yakup'un cami yaptırma derneği başkanlığı sonra yine Atıf Yılmaz2ın yönettiği Zeki Alasya ve Metin Akpınar'ın başrollerini paylaştığı ''Hasip ile Nasip'' filminde ki cami yaptırma telaşası... Ben şimdi desem ki:''Cami yaptıracağınıza okuyan çocuklara burs verin'' beni tefe koyup,afaroz eder misiniz? Zira senede 1 gün gidilen (Suşehri Şöleni'nin yapıldığı)Karacaören Köyü'nde ki piknik alanına da bizim köylüler bir ara cami yaptıracaklardı da?!..


Metehan Türk IP: 78.162.198.xxx Tarih : 6.12.2007 16:52:46

Ben anlatmak istediklerimi tam anlatamamıştım.Aslında anlatmıştım ama anlamadılar.Bu konuda ne zamandır cevap yazmayı düşünüyordum.Ama ''İslamiyet'' gibi hassas bir konu olunca yanlış bir şey yazıp vebale girmek istemiyordum. Ama Yüce Mevla bana yardım etti ve İslami kesimin önemli bir kısmının itibar ettiği Hekimoğlu İsmail 24 Kasım 2007'de köşesinde benim hislerime tercüman oldu.Ellerine sağlık...Eğer bununla da tatmin olmuyorlarsa tatmin edecek cevaplar bulmaya hazırız... Yazarlar HEKİMOĞLU İSMAİL Aile Sağlık Zaman, eşyaya değil, insana yatırım yapma zamanı Bir arkadaşımın anlattıklarını yazıyorum; "Yıllarca memuriyet yaptım. Dindardım. Beni beğenenler de vardı, beğenmeyenler de. Adına ister tayin deyin, ister sürgün. Diyar diyar dolaştırıldım. Hiçbir tayinden şikâyet etmedim. Eşyam azdı. Eskiciden küçük bir buzdolabı almıştım. Gardırobum, büfem ve koltuklarım yoktu. Tayinim çıkınca evimi taşımak kolay oluyordu. Yol harcırahından da para artırırdım." Şimdiki memurların "tayinim çıkacak" diye ödleri kopuyor. İnsanlar taşınacakları zaman telaşa düşüyor. Evi taşımaya on tonluk kamyon yetmiyor! Koltuklar çizilecek, büfenin camları kırılacak... Daha kötüsü gittikleri ev de en az üç-dört odalı olacak, odalar da geniş olacak ki eşyalar sığsın. İstekler büyük, maaş küçük... Her eşyanın üzerine sanki "ihtiyaç" etiketi yapıştırılmış. Bunun için borç para alıyorlar veya taksitle eşya topluyorlar. Bu sefer borçlar ödenmiyor. Ben evlendiğim zaman bulaşık makinem, büfem, mobilyam yoktu. Hanım, haliyle kızıyordu. Ben de diyordum ki: "Hanım, eşya için borçlanamam! Böyle daha rahat yaşarız. Biraz zaman geçsin, para biriktirir peşin alırız." Para biriktirdik öyle aldık. Büfem hâlâ yok. Şimdi yazıyı okuyan gençler diyecekler ki: "Hocam böyle kız bu zamanda nerede?" Ümitsizliğe kapılmayın. Allah her türlü insan yaratmıştır. Kanaatkâr kızlar da çok. Olur, hepsi olur. Yeter ki sabredilsin. Gençlere tavsiyem, güzelliğe bakmasınlar. Evlenilecek kişide dindarlığa baksınlar. Daima yükseğe, daima güzele, daima iyiye sevk edilmesi lazım gelen Müslüman'a, ibtidâi orman hayatı yaşatılması isteniyor! Sohbetlerde, derslerde, yazılarda büyük hedefler gösteriliyor; Allah rızası, ebedi saadet, Peygamberimiz'in şefaati, hizmet, himmet vesaire... Fiili hayatta hedefler küçülüyor; ev, mobilya, halı, koltuk, araba, çocukların çeyizi... Sonra da diyor ki: "Ben, cennete gitmek istiyorum." Pekâlâ, ne güzel. Gidiyor iki milyar verip eşya alıyor, yirmi lira da sadaka veriyor. Niye? Eşyadan sadakaya para kalmadı. Halbuki cennet ucuz değil! Eşyaya itibar, camilerde de kendini gösteriyor. İlim adamına, fakirlere yeteri kadar para vermeyenler, camilere milyonları yatırıyor. Kubbeli, süslü, çinili camiler. Camiler süslü, cemaat süssüz! Kur'an bilmiyor, hadislere bakmıyor, tefsir okumuyor, namaz surelerinin manasından haberi yok cemaatin... Bu, kıyamet alametidir. Talebe okutmayan, Kur'an kursu yaptırmayan, kolej yaptırmayan, dershaneye yardım etmeyen cemaat, camilere milyonları yatırıyor. Şimdi cemaat yetiştirme zamanıdır. İnsana yatırım yapma zamanıdır. Bir burs, insana yatırım yapmak için kâfidir. Çok yüksek rakamlarda değil, normal miktarlarda burs versek, o çocuk doktor olur, alim olur, devlete millete hizmet eder. Biz bu dünyaya mal biriktirmek için gelmedik! Elimizdeki malın, eşyanın hakkını veriyor muyuz? Zekatını veriyor muyuz? Yoksa sadece onlara bekçilik mi yapıyoruz? 24 Kasım 2007, Cumartesi


Metehan Türk IP: 88.255.50.xxx Tarih : 29.10.2007 15:22:08

Konu çok uzun...Aşağıdaki eleştiriye cevap yazmaya kalksam: Elestü meclisinden başlayıp bugüne kadar ki insanlık tarihini ortaya koymam gerekecek...Ama yinede bu konu hakkında öz bir cevap hazırlayacağım!..