3
Mayıs
2024
Cuma
BOĞAZLIYAN - YOZGAT

Kemal Bey


Kemal Bey (? - 1919)

Boğazlıyan Kaymakamı. Sirkeci Gümrük Müdürlüğünden emekli olan, Yunanistan Teselya Yenişehir eşrafından Arif Beyin oğludur. İstanbul Kadıköyde dünyaya gelmiştir. Hukuk öğrenimini tamamladıktan sonra Yozgatın Boğazlıyan ilçesine Kaymakam olarak atanmıştır. Ermenilerin dış ülkelerden aldığı yardımlarla isyan ettikleri, Doğu Anadoludaki köy ve kasabaları bastıkları, yağmaladıkları dönemde bu göreve gelmiştir.

XIX.yüzyılın sonlarında Ermenilerin Hınçak Komitesi Yozgatta büyük faaliyet göstermiştir. Boğazlıyanda propaganda yaparak Yozgat Mutasarrıfı Leon Efendi aracılığı ile İngilizlerle bağlantı kurup, İstanbul Hükümeti üzerinde baskı kurmaya çalışmışlardır. Bu arada Ermeni çeteleri Yozgat yöresinde soygunlara başlamıştır. Ermenilerin Anadoludaki faaliyetlerinin artması üzerine Osmanlı Hükümeti Tehcir Kanununu çıkararak casusluk ve vatan hainliği yapan köy ve kasabaları boşaltmış ve diğer yerlere sevk etmiştir.

Osmanlı Hükümetinin bu kanununu dinlemeyen Ermeniler 2 Eylül 1915te Yozgatın Boğazlıyan ilçesini ateşe vermişler, bölgeye gönderilen jandarmalarla çatışmışlardır. Bu olayların meydana geldiği sırada Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey İçişleri Bakanlığından gelen telgraf emri ile Ermenilerin 24 saat içerisinde bölgeden çıkarılarak Suriyeye sevk edilmelerini uygulamak istemiştir. İstanbul Hükümeti İngilizlerin baskısı ile Boğazlıyan isyanına neden olanların cezalandırılmasını istemiştir.

Boğazlıyan kaymakamı ve Yozgat Mutasarrıf Vekili Kemal Bey Ermeni tehcirinde görevini kötüye kullanarak ölümlere sebep olduğu iddiası ile yargılanmıştır. Kurulan mahkemede Ermeni komiteciler çoğunlukta olduğu gibi İngiliz yüksek komiserliği de bir çok yalancı şahit çıkarmıştır. Bunun üzerine mahkemede sanık olan Kemal Bey ve avukatı Sadettin Ferit Bey tarihi bir savunma yapmıştır:

Düne kadar hakimler heyeti halinde olan sizler, şu dakikada bir tarih mahkemesi sıfatını almış bulunuyorsunuz. Ermeniler tarafından öldürülen dindaşlarının ve soydaşlarının matemi Müslümanların yüreklerinin sızlattığı ve her gün gelen kara haberlerin halkı tahrik etmekten geri kalmadığı malumdur. Ermeniler ise, Rus Ordularının kah önüne geçerek, kah arkasında kalarak, ekseriya memleketin asker kuvvetinden mahrum kalmasına güvenerek facialar meydana getirmekten çekinmiyorlardı.

Yozgat Vilayeti dahilinde sevk edilen bazı Ermeni - Muhacir kafilelerine, Ermenilerin Müslümanlara reva gördükleri facialara şahit olmuş, bazı asker kaçaklarının tecavüzü ihtimal dahilindedir. Ancak, savaşta yenilişimizin aleyhimizde meydana getirdiği hezeyanı durdurmak maksadıyla iddia makamının da isteği üzerine, kurbanlar verilmesi bir siyaset icabı sayılıyorsa, bu kurban, ben olamam. Siz kurban seçmekte değil, ancak hak ve adaletle hüküm vermek vicdani görevini taşıyan bir yüksek heyetsiniz. Mutlaka kurban aranıyorsa, herhalde bu işlerin tertipçisi ve idarecisi olarak benim gibi küçük bir memur bulunacak değildir.

Kemal Beyin bu sözlerinden sonra yalancı şahitler, olayları gerçekmiş gibi anlatarak Kemal Beyi iftira etmişler.Buna karşılık Kemal Bey de: Hepsi yalandır, uydurmadır. Reis Paşa, ben ne bunların söyledikleri Keller köyüne gittim ne de oradan geçtim. Burada vuku bulduğunu iddia ettikleri cinayetlerden de haberim yok. Hele parmaktan çıkmayan yüzüğü almak için kol kesmek; rica ederim.

Bu vahşeti kim yapar? Bu derece şemi bir işi yapacak bir insan tasavvur edemiyorum. Esasen, birini ispat edemezler. Çünkü, hepsi iftiradan ibarettir. Benim haberim olmadan bir şey olmuşsa bilemem. Fakat bu ana kadar bu mevzuda hiç bir şikayetçi gelmemiştir. İlk defa burada Mahkeme huzurunda bu şikayetlerle karşılaşıyorum demiştir.

Mahkeme bu şekilde devam ederken, İngilizler ve Ermeniler Kemal Beyin asılması için Mahkeme Başkanı Hayret Paşaya baskı yaptıklarından, Hayret Paşa istifa etmiş yerine Nemrut lakabıyla anılan Mustafa Paşa getirilmiştir. İstanbula getirilen Beyazıtta Bekirağa Bölüğünde hapsedilen Kemal Bey 8 Nisan 1919da idama mahkum olmuş, ancak Padişah Sultan Vahdettin kararı imzalamamışsa da Şeyhülislamın fetvası ve İngilizlerin baskısı ile Kemal Bey İstanbula getirilerek, Beyazıt Meydanında idam sehpasına çıkarılırken son sözü sorulduğunda; halka dönerek:

Sevgili vatandaşlarım, Ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Vazifemi yaptığıma vicdanım emindir. Sizlere yemin ederim ki, ben masumum. Son sözüm bugün de budur, yarın da budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa, kahrolsun adalet demiştir. Bunun üzerine halk Kahrolsun böyle adalet diye bağırmaya başlamıştır. Kemal Bey sözlerine devamla:

Benim sevgili kardeşlerim, asil Türk Milletine çocuklarımı emanet ediyorum. Bu kahraman millet, elbette onlara bakacaktır. Allah, vatan ve milletimize zeval vermesin. Amin. Borcum var, servetim yok üç çocuğumu, millet uğruna yetim bırakıyorum. Yaşasın Millet... demiştir.

Kemal Beyin idamı İngilizlerin hiç beklemediği şekilde büyük tepki ile karşılanmış, Kadıköyde büyük bir cenaze töreni yapılmıştır.

TBMM 14 Ekim 1922de çıkardığı özel bir kanunla Milli Şehit olarak kabul etmiş ve
Boğazlıyanda bir mahalle ile bir okula Milli Şehit adı verilmiştir. Ayrıca her yıl ölüm tarihinde, anıtı dikilen Boğazlıyanda anma günleri yapılmaktadır.

Vekilinize soru sormak/sorununuzu iletmek ister misiniz?
Sorular/Cevaplar