Haber şikayetine takipsizlik kararı

Amasya Kız Meslek Lisesi’nde ‘dini baskı’ gördükleri için kayıtlarını aldıran öğrenciler hakkındaki haber şikâyet edilmişti

Meslek Lisesi’nin pansiyonunda da kalan iki kız öğrenci, “dini baskı” gördükleri gerekçesiyle kayıtlarını bir başka liseye aldırmışlardı. 

Doğan Haber Ajansı’nın (DHA), Amasya Anadolu Kız Meslek Lisesi ve pansiyonunda “dini baskı” gördüklerini öne süren dört öğrencinin, kayıtlarını bu yüzden normal liseye aldırdıklarına dair haberiyle ilgili dava açılması talebi için takipsizlik kararı çıktı.

Savcılık, haberin araştırılarak ve tüm taraflarla görüşülerek hazırlandığını saptadı. Anadolu Kız Meslek Lisesi Pansiyonu’ndan Sorumlu Müdür Yardımcısı Özlem Yılmaz’ın takipsizlik kararına yaptığı itiraz da Vezirköprü Ağır Ceza Mahkemesi’nce reddedildi.

Amasya Anadolu Kız Meslek Lisesi’ne geçen öğretim yılında sınavla giren ve yaşları 16 ile 17 arasında değişen dört kız öğrencinin, okulda ve pansiyonda dini baskı gördüklerini ileri sürerek kayıtlarını Aydınca Beldesi’nde düz liseye almalarıyla ilgili DHA’nın 20-29 Kasım 2007 tarihinde yayına koyduğu haberler tepki toplamıştı.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nu Başkanı AKP’li Zafer Üskül ve beraberindeki heyet öğrencilerin okuldan ayrılmasının okul yönetimi ve öğretmenlerin dini baskısından kaynaklanmadığını vurgulayan bir rapor hazırlamışlardı.

Bu gelişme ardından Anadolu Kız Meslek Lisesi’nden kayıtlarını alan kız öğrencilerin suçladığı yönetici ve öğretmenler arasında bulunan Pansiyondan Sorumlu Müdür Yardımcısı Yılmaz, avukatı Bahadır Özsaraç aracılığı ile 17 Mart 2008’de Amasya Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak DHA Yazıişleri Müdürü Mustafa Eşmen ve Amasya muhabiri Savaş Tutak hakkında dava açılmasını istedi. Şikayet dilekçesinde DHA’nın haberinin yalan olduğu, Yılmaz’a hakaret edildiği, küçük düşürüldüğü ve iftira atıldığı öne sürüldü.

Amasya Cumhuriyet Başsavcılığı gerekli incelemeyi yaptıktan sonra 21 Mayıs 2008’de takipsizlik kararı verdi. Gerekçesinde, haberin araştırılıp taraflarla görüşülerek hazırlandığı, iddia edildiği gibi hakaret, iftira ve aşağılamanın söz konusu olmadığı ve basın özgürlüğü sınırları içinde kaldığı vurgulanan savcılığın kararında, “Bu haliyle ortada şüphelilere yönelik bir suç ya da suç unsuru bulunmamaktadır” denildi.