Bolu’da yaşayan Sabahattin Kalaycıoğlu, Kızılderililerin Amerika Birleşik Devletleri’nde bağımsızlıklarını ilan etmelerini kutladı.

İlimizde Kızılderili olarak bilinen Sabahattin Kalaycıoğlu, kendi değimiyle Reis Oturanboğa, Kızılderililerin dünyada bulunan halklar içerisinde doğa ile barışık, doğanın güçlü çocukları olduğunu ifade etti. Kalaycıoğlu konuşmasında, “Ben Türkiye’deki Kızılderili kültürüne gönül veren Tatanga Yotanga (Oturan Boğa). Kızılderililer dünyada bulunan halklar içerisinde doğa ile barışık doğanın güçlü çocuklarıdır. Özgürlük çocuklarıdır. Kızılderililerin Türk kültürüne yakın olduğunu yine iddia ediyorum. Geçtiğimiz hafta, Kızılderililerin rezervasyonlarda yaşamış oldukları çileli günlerden sonra eski Oturan Boğa ve Çılgın At’ın torunları olan Rassıl Meys bağımsızlığını ilan etti. Bolivya ve Venezüella ülkeleri destekledi. Türkiye’de de ben ve Kızılderili kabilem, Kızılderili Netz kabilesi, Ankara’daki Yürüyen Bulut, Kıbrıs’taki Yalnız Kartal ve Türkiye’de Kızılderili kültürüne gönül vermiş kardeşlerimle bağımsızlıklarını bütün kalbimle destekliyorum” dedi. “DOĞAYI KORUMAK KIZILDERİLİ’NİN GÖREVİDİR” Çevreyi ve doğayı korumanın Kızılderililerin görevi olduğunu söyleyen Kalaycıoğlu, “Kızılderili denildiğinde doğanın güçlü ve bilge çocukları olan Kızılderililer doğayı ve çevreyi çok sevdiği için doğayı korumak onların görevidir. Bolu da bir doğa memleketidir. Bolu dört mevsim güzellikleri ile gerçek bir Kızılderili şehri gibi geliyor bana. Ağaçlarda esen rüzgar seslerinin annemin ninnisi gibi gelişi ve Bolu’ya olan sevgimden dolayı doğa ve çevre konularına önem veriyorum” ifadelerine yer verdi. “SPONSOR BULAMIYORUZ” Bir Kızılderili kampı kurmak için çok çaba sarfettiğini söyleyen ve sponsor bulmakta güçlük çektiklerini belirten Kalaycıoğlu şöyle devam etti; “Türkiye’deki ilk ve tek Kızılderili olan Reis Oturan Boğa kulübünün 300’e yakın üyesi ile At Yaylasındaki kendime ait olan arazi üzerine bir Kızılderili kovboy kampı kurmak istiyorum. Bu kampı ulusal ve uluslar arası anlamda olarak tanıtmak istiyorum. Bolu halkının ve Türk insanın doğa, çevre ve hayvanlarla olan güzel ilişkilerinin pekişmesi için çok gerekli olduğuna inanıyorum. Ancak 5 yıldan beri yapmış olduğum çalışmalarda ne yazık ki bizim bu çalışmamızda Türkiye’de Kızılderililer kulübüne bir sponsor bulamadım ve bu beni çok üzmekte. Ama kendi gücümle de olsa, 5 çadırımla da olsa Kızılderili kampını kuracağım yoksa gözlerim açık gidecek. Kızılderili kültürü ile yaşamam 40 yıla yakın oldu. Ancak 5 yıldan beri Kızılderililer gibi giyinmeyi ve onların yaşamı gibi yaşamayı seçtim. Bir hafta önce Amerika Birleşik Devletleri’nde ki Lakoto kabilesinin reisi beyaz adama karşı bağımsızlığını ilan etmesi beni çok sevindirdi. İslamın bayramı olan kurban bayramının ardında bu bizim için ikinci bayramımız oldu. Yıllardan beri maalesef Kızılderililerin Türk oldukları hakkındaki düşüncelerimi onarca defa televizyon programlarında söylememe rağmen araştırmacıların benimle tartışmamak için gelmemeleri beni üzdü. Onlar yürekli davranmıyorlar ya da beyaz adamdan korkuyorlar. Onları Kızılderililerin Türklüğü ile ilgili bir panele davet ediyorum. 26 Şubat 2008 tarihinde Amerika Newyork’ta Kızılderili ve Türk tarihçileri bir Türk evinde buluşacaklar. Ve Türklerle Kızılderililer arasındaki benzerlikleri ortaya koyarak onu tüm topluma iletecekler”