Sepetçilik mesleğini babasından öğrendiği söyleyen Recep Tepe, "Ben babamdan, babamda babasından öğrenmiş ve bu dört kuşaktır devam ediyor. Mesleğin devamı için bende çocuklarıma öğrettim ama benden sonra gelenlerin sepetçilik mesleğinden ekmek yiyebileceğini hiç sanmıyorum. Ekonomik şartların zorluğu bir yandan pazarlama imkanlarının yetersizliği mesleği icra etmemizi olanaksız hale getirdi.Ben çırakken bu arastada başka meslekten hiç esnaf yoktu. Şimdi ise bizden başka sepetçi esnafı yok." dedi.Sepeti yapabilmek için fındık ağacı ve ak söğüt denilen söğüdün bir türüne ihtiyaç duyduklarının ifade eden Recep Tepe, bu ağaç türlerinin İskilip'te zor yetiştiğini ve hammadde alabilmek için Samsun'a gittiklerini belirtti. Öte yandan plastik sepet fabrikalarıyla da rekabet etmek zorunda kaldıklarının altını çizen Tepe, fabrikaların seri üretimine karşılık kendilerinin el işçiliği yaptığını açıkladı. Yıllar önce portakal üreticilerine sepet gönderen ve siparişleri yetiştiremeyen Tepe, Mersin'de açılan plastik sepet fabrikası karşısında bir tane dahi satış yapamamış. Tepe, günde beş veya altı tane sepet yapabilmelerine rağmen yine de bu mesleği çocuklarına devredeceğini sözlerine ekledi.