Giresun’u ikiye bölen yarım adanın en yüksek yerinde, şehre hakim volkanik kayalık üzerindeki Giresun Kalesi’nin ne zaman yapıldığı konusunda bilgiler yeterli değildir. Bununla beraber kaynaklar M.Ö II.yüzyılda Pontus Kralı I. Farnakes tarafından yapıldığı noktasında birleşmişlerdir. Bizans döneminde denizden 100 m. yükseklikte bulunan kale içerisinde yaygın bir yerleşim olmuştur. Bu yüzden de buraya kale-şehir sözcüğü de yakıştırılmıştır.
Giresun Kalesi iç ve dış kale olarak iki bölümden meydana gelmiştir. Kesme ve moloz taştan yapılan kalenin, özellikle surların tabanlarında dikdörtgen büyük blok taşlardan yararlanılmıştır. Bu taşların büyük bir kısmı Roma Çağına ait iri rektangonal dizilerdir. Surların büyük bir bölümü yok olmasına karşılık iç kale surları ile kuzey ve kuzeydoğu surları iyi bir durumda günümüze gelebilmiştir. Bugün 500 m.lik parke bir yolla ulaşılan kalenin sur duvarları, iç kaledeki Pontus Tralı I. Farnakes’in saray kalıntıları, mabet alanları ve kayalara oyulmuş mağaraların kalıntıları görülebilmektedir.
Aristotles, “Neofitos” (Giresun Eyaleti) isimli eserinde bu kaleden; yüksek duvarlı, savunması iyi, alınması güç bir kale olarak tanımlamıştır.
Kale duvarları güneybatıdan başlayarak kenti çevrelemekte ve kuzeydoğuya uzanmaktadır. Büyük kaba taşlardan örülmüş surların bir bölümü günümüze iyi bir durumda gelmesine rağmen yine de yıkık bir durumdadır.
Neofitos kalenin batısındaki kayalarda küçük bir at kabartması görmüştür. Bu kabartmanın olduğu yerde Ayios İlyos'un gömülü bulunduğu söylenmektedir. Daha aşağıdaki kayada görülen Bizans yazısından, burada küçük bir kilisenin bulunduğu anlaşılmaktadır. Kalenin kuzeyinde ise oldukça büyük mağara sığınakları yapılmıştır. Bu sığınaklarda Pontuslular savaş zamanlarında kolayca barınmışlardır.
Kurtuluş Savaşı’nda büyük yararlılıkları görülen Yarbay Topal Osman’ın mezarı kalenin altında liman kısmında bulunmaktadır. Burada eskiden sığınak olarak kullanılan büyük mağaralar vardır.
Osmanlı döneminde kale içerisinde bir yerleşim olduğu, XV-XVI. yüzyıllara ait Trabzon Sancağı tahrir defterlerinden öğrenilmektedir. Ayrıca Giresun Kalesi denizi kontrol altında tutmasının yanı sıra burada gemiler de tamir edilirdi. XVI.yüzyılda Kaleyi Dizdar Kalkandelenli Yusuf Bey’in komutasında otuz muhafızla korunuyordu.
Giresun Kalesinde yaşayanların dini gereksinimini karşılamak için Dildarzade’nin eşi Emetullah Hanım l830 yılında ahşap bir cami yaptırmıştır. Bu cami Mahmutzade Elhaç Mustafa tarafından l914 yılında yeniden yapılmıştır.
Kenthaber Kültür Kurulu
Fotoğraf, www.giresun.gov.tr adresinden alınmıştır.