4
Mayıs
2024
Cumartesi
SAMSUN

'Fındık üreticisinin geleceği karanlık'

Bu yılın en çok konuşulan tarım ürünü olan fındıkta yaşanan gelişmeler, bilim dünyasını da düşündürmeye başladı. Çiftçi, TMO'nun yasayla devreye alınarak fındığın devlet tarafından sübvanse edilmesi sonrasında da fiyat beğenmemezliğini sürdürürken, bilim adamları bu yıl verilen fiyatın geçen yıl ürünün satıldığı fiyatlarla karşılaştırıldığında üreticinin yüzde 15 karda olduğunu söyledi. Yüksek fiyat politikası yüzünden içinde bulunduğu durumun farkında olmayan fındık üreticisinin biteceği ve Türkiye'nin fındık kozunu başka ülkelere kaptıracağı da vurgulandı. 

Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Bozoğlu, yıllardır fındık üzerine sürdürdüğü araştırmaların sonucunun gelişmeler dikkate alındığında hiç de hoş olmadığını vurguladı. Çiftçinin geçen yıl FİSKOBİRLİK tarafından 7 YTL olarak açıkladığı fiyatın bu yıl da istemesinin normal olduğunu dile getiren Doç. Dr. Mehmet Bozoğlu, "Çiftçi ister. Önemli olan doğru fiyat politikalarıyla dünya fındık piyasasını ele geçirmektir. Fındıkta yaşananlar devam ederse ülkemiz fındık kozunu başka ülkelere kaptırır ve 2 milyar dolarlık döviz girdimiz olmaz" dedi. 

2000 yılında çıkarılan yasa ile FİSKOBİRLİK dahil 16 birliğin mali açıdan bağımsız hale getirildiğini hatırlatan Doç. Dr. Bozoğlu, birliklerin özgürleştirildiğini ve çiftçinin olduğunu dile getirdi. Bozoğlu, "Bu birliklerin kendi ayakları üzerinde durması gerekiyor. Yasa böyle. Tariş bunu başardı. Ancak FİSKOBİRLİK başarılı olamadı. Serbestleşemedi. Daha önce yaşanan dondan dolayı FİSKOBİRLİK stoklarını eritti, kara geçti. 7 YTL'lik fiyat açıkladığı geçen yıl rekolte 520 bin tonun üzerine çıkınca öngörüler ve hesaplar tutmadı. Bu strateji yanlıştı. Çünkü bir İtalyan firması Rusya'da binlerce dönümlük arazi satın aldı, fındık yetiştirecek. Slovakya'da, Bulgaristan'da fındık üretiyorlar. Gürcistan ve Azerbaycan'da 10 sene öncesine kadar tek fındık ağacı yokken bugün yılda 70 bin ton ürün elde ediyorlar. Dünyanın birçok bölgesinde fındık dikim alanı geliştiriliyor. Böyle bir ortamda Türkiye ürün fiyatını düşürmeli ki rakipleri büyümesin. Yüksek fiyat politikası kısa vadede çiftçilerin faydasına. Uzun vadede baktığımızda Türkiye dünya fındık üretiminin yüzde 75'ini, ihracatın yüzde 80'ini gerçekleştiriyor. Pazarın 5'te 4'üne hakim. Dolayısıyla piyasaları regüle etme imkanınız var. Siz kendinize yüksek fiyatla rakip çıkarırsanız; ABD, AB ülkeleri, İspanya ve diğer yeni ülkelerin önünü açarsınız" diye konuştu. 

Türkiye fiyatı yükselttiğinde semirmeye çalışan diğer yeni fındık üreticisi ülkelerin yüzlerinin güldüğünü ve maliyetlerinin üzerinde kar elde ettiklerini ifade eden Bozoğlu, Türkiye'nin avantajını koruyacak politikalar belirlemesinin önemini vurguladı. 

Fındıkta bu sene de rekoltenin çok yüksek beklendiğini, buna rağmen TMO'nun çiftçinin öfkeli tepkisi sebebiyle 4 YTL, FİSKOBİRLİK'in 5 YTL fiyat açıkladığını hatırlatan Bozoğlu, verilen bu fiyatlarla üreticinin geçen yılın satış fiyatlarına göre yüzde 10-15 karda olduğunu kaydetti. Bozoğlu, her haziran, temmuz, ağustos ayında rekolte düşük gösterilip maliyetler arttırılarak yüksek fiyat beklentisine girildiğine işaret ettiği konuşmasında, "Fındıkta tek sorun fiyat değildir. Çiftçi önündeki daha büyük sorunların farkında değil. Şimdi '650 bin ton rekolte var' deniyor. Bu rakam 750 bin tona çıkabilir. FİSKOBİRLİK'in elinde 50 bin ton fındık var. Bir o kadar da çiftçinin elinde geçen yıldan vardır. Eder 850 bin ton. Bu fındığı nereye satacaksınız? Bu yılın ürününün yaklaşık en iyi tahminle 250 bin tonu iç fındık olmak üzere 500 bin tonu ihraç edilebilir. Fiyat düşerse alıcı stok yapmak için ihracat belki bir miktar artar. 70 bin ton iç tüketim var. Biz diyelim buna da 100 bin ton. Tüketim miktarı 600 bin ton eder. Piyasadaki 250 bin ton fındık alıcı bulamayacak. Şu anda TMO devrede, 100 bin ton fındık almayı öngörüyor. TMO ürünü aldıktan sonra fındığın fiyatı aşağıya düşecektir. Bu Türkiye ile ilgili değil. Rakiplerle de ilgili. Gürcistan ve Azerbaycan bugün 70 bin ton fındık üretiyor. Türkiye'deki bu fındık politikaları devam ederse, 5-10 yıl sonra rakiplerin işine yarar. Fiyatların belirlenmesi diye bir sistem olmamasına rağmen Türkiye'de hala fiyat belirleniyor. 50 sene önce fındığın Trabzon'da borsası vardı. Ürün borsada değerini bulurdu" açıklamasını yaptı. 

Üretim çok fazla olmasına rağmen üretici baskısı yüzünden devletin piyasaya müdahale etmek zorunda kaldığına işaret ederek, "Bu sene TMO'nun devreye girmesi, çiftçinin geçen seneye göre yüzde 15 kara geçmesini sağladı" diyen Bozoğlu, reel anlamda çiftçinin gelirinde artış olduğunun söylenebileceğini vurguladı. 

TMO'nun üreticiden fındık alabilmesi için devletin kredi aldığını ve bu krediyi faiziyle geri ödeyeceğini belirten Bozoğlu, bu işin devlete maliyetinin sözkonusu olduğunu söyledi. Üretim fazlası çok olduğunda devletin piyasaya müdahale etmesi gerektiğini, tüketim 550 bin ton iken 750 bin ton üretim varsa bu farkın piyasadan çekilmesinin önemli olduğunu, fazla fındığın askeriyede, okullarda değerlendirilebileceğini kaydeden Bozoğlu, "Ancak, üretim fazlasıyla da karşılaşmamak için sağlıklı politikalara ihtiyaç var" şeklinde konuştu. 

Karadeniz Bölgesi'nde tüccar, sanayici, esnaf, işçi, çiftçinin ürün çeşitliliği sağlanamadığından dolayı fındıktan medet umduğunu, düğününü, okulunu, geçimini yılda 20-30 günlük çalışmaya bağladığını, haliyle fındık para etmediğinde tepkilerin arttığını dile getiren Bozoğlu, şöyle devam etti: "Devlet yasa ile piyasanın serbestleşmesini hedefliyor ama rekabet koşulları oluşmadığı için bir yerde tıkanıyor. Tarımı kendi başına da bırakamazsınız. Öyleyse yapılması gerekenler var. En başta da topraklarını bırakmayan ve fındık üreten çiftçi desteklenmeli. Şimdi fındık üreticinin yarısı şehirlerden geliyor, fındığını 20-30 gün toplayıp gidiyor. Ürün fazla, yüksek fiyat isteniyor. Devlet salt üreticiyi desteklemeli. Devlet üreticiye, 'Sen verimliliği, randımanı arttır, fundalıklarını seyrelt, daha az arazide daha çok fındık üret, kalan toprağında da ürün çeşitliliği sağla, seni destekleyeyim' demeli. Şehirlerden fındık toplayıp satmaya gelenler ise piyasa şartlarına bırakılmalı. Ürünün fiyatı neyse o fiyata satmalı. Gerçek çiftçi örgütlenmeli. O zaman denge oluşacaktır. Sağlam stratejiler uygulanmaya konulacaktır" 

Bozoğlu, sonuç olarak fındık piyasalarını Türkiye'de tamamen piyasaların belirlemesi gerektiğini, üreticinin fazla fiyat beklentisinin doğru veya yanlış olmasının önemli olmadığını, verme döneminin 2000 yılında bittiğini açıklarken de şunları söyledi: "Şimdi hangi çiftçiye destek verilecek? Piyasalarda sistem piyasa koşullarına göre oluşacak. Öngörülen; FİSKOBİRLİK üreticiden ürünü alacak, işleyecek, değerlendirecek, satacak, kazancını üreticiye verecek. Yasa bunu öngörüyor. FİSKOBİRLİK bunu yapmalı. Diğer ülkeler fındık fiyatı yükselmesin, fındığa bağlı sektörleri ayakta kalsın diye alternatifler üretirken; biz stratejik ürünümüzü bitiriyoruz. Devlet üretim şartlarını orta ve uzun vadede belirlemeli. Düşük fiyatın siyasi rantı yoktur ama Türkiye'nin ve fındık üreticisinin geleceği düşünülmeli. Rakiplere engel olunmalı. Kısa vadeli politikalarla Türkiye zarar eder"
iha
Yayın Tarihi : 9 Ekim 2006 Pazartesi 14:45:29


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?