Şiddet sahneleri olumsuz etkiliyor
Uzmanlar, filmlerdeki şiddet sahnelerinin, dışa dönük kişilik özellikleri taşıyan çocuklarda saldırganlığa, içe dönük çocuklarda ise korkaklık ve pısırıklığa yol açtığı bildirdi.
Türkiye'de, TV izleme oranlarının çok üst düzeyde olduğu dile getiren Samsun Rehberlik ve Araştırma Müdürü(RAM) Ali Cengiz Ciğerci, TV'nin çocukların gelişimi üzerinde çok önemli etkileri bulunduğunu belirtti.
TV'nin doğru kullanılması halinde iyi bir eğitim aracı ve kişilik gelişimi için önemli rol oynadığına dikkat çeken Ciğerci, "Kötü amaçlarla kullanıldığında veya çocuğun gelişim dönemine uygun olmadığında bazı uyumsuz davranışlar oluşmasına neden olabilmektedir. Anne-babalar çocuklarına yeterli zaman ayırmadıklarından boşluğu televizyon doldurmaktadır. Bu durum çocuğun kişilik ve davranışlarının şekillenmesinde televizyonun etkisini artırmaktadır. Bu durumda doğruları, yanlışları, iyileri, kötüleri vb. tüm değer yargılarını çocuğa televizyon öğretmekte ve sosyalleşme süreci televizyonun izin verdiği sınırlarda gerçekleşmektedir" dedi.
Televizyonda sonuçlarını düşünmeden, sadece duyguya ve hırsa dayanan yayın yapılması, çocukların şiddet, şehvet, tüketim düşkünü, argo konuşan, toplumsal normlara uymayan, toplumda aykırı olmayı başarı sayan bir neslin ortaya çıkmasına neden olduğunun altını çizen Ali Cengiz Ciğerci, sürekli şiddet içerikli filmlerin ya da programları izleyen çocukların şiddete karşı duyarsızlaşabileceklerini ve şiddet içerikli görüntüleri taklit etmesi durumunda, bunun sonucunda çevresine karşı daha agresif davranabileceklerine işaret etti.
Televizyonun çocuklar için yararlı etkilerinin olduğunu kaydeden RAM Müdürü Ali Cengiz Ciğerci, "Televizyon; dil gelişimini hızlandırır, söz dağarcığını artırır. Sözle görüntüyü birleştirdiği için TV çocuğu kolay etkiler, kalıcı izler bırakır. Söz kalıplarını atasözü gibi benimserler; müziği çabucak tanırlar. Televizyon; çocukların bilgisini artırır, hayal alanını genişletir. Çocuk tıpkı oynarken öğrendiği gibi TV başında eğlenirken öğrenir. Kısacası çocuğu bilgilendirir, sosyalleştirir, dil ve zihin gelişimini teşvik eder, çocuğa günlük çevrede ulaşamayacağı görüntüleri getirir. Bu nedenle aileler; çocuğun yaşına ve düzeyine uygun programlar seçmeli, mümkün olduğunca çocuklarıyla birlikte TV izlenmeli ve izlenen olaylarla ilgili konuşulmalı ve tartışılmalıdır" diye konuştu.
Ailelerin, çocukların şiddetle karşılaştığında nasıl davranması gerektiği ile ilgili bilgi vermesini isteyen Ciğerci, birlikte düşünen aileler, çocuklarıyla güzel bir dille konuştuğunda, TV'nin olumsuz etkilerinin azalması sağlayabileceklerini ifade etti.
TV, izlemeyi azaltmak için ailelerin yapması gereken durumlarla ilgili açıklama yapan Ali Cengiz Ciğerci şunları söyledi:
"Anne-baba çocuğuna uygun bir model olmalıdır. Haftalık program listesi yapılmalı: Evdeki bütün bireylerin hangi TV programlarını, hangi günlerde, hangi saatlerde ve ne kadar izlediklerini tespit etmek gerekir. Haftada bir veya birkaç gün 'TV seyretmeme günleri' belirlemeli ve yerine yapılabilecek çok cazip etkinlikler sunmak gerekir. Mümkün olduğunca TV açılmamalıdır. Çocuğun odasına TV konulmamalıdır. TV evin en çok kullanılan yerine konmamalıdır. TV ceza veya ödül olarak kullanılmamalıdır. Çünkü bu şekilde TV'nin değerini daha da arttırmış oluruz. Fazla ve uygun olmayan programları seyretmenin ne gibi sakıncaları olabileceği çocuğa anlatılmalıdır. TV izlemenin dışında yapılabilecek farklı etkinlikler çocuklara önerilmelidir. Beraber alışverişe gitmek, kek pişirmek, arabayı yıkamak, çiçekleri sulamak, tamir yapmak, yürüyüş yapmak, bisiklete binmek, kitap okumak, saklambaç, borsa, kızma birader, amiral battı, tabu oyunlarını oynamak gibi. Bütün bu etkinlikler başta aile üyelerinin birbiriyle iletişimini sağlar. Aynı zamanda çocuklarda; sorumluluk ve kendine güven duygusunun gelişmesini, anne-babayı model alarak onlarla kendilerini özdeşleştirmelerini, bekleme ve yenilmeyi öğrenmelerini, dikkat süresinin uzamasını, el becerilerini geliştirmesini sağlar."
