5
Mayıs
2024
Pazar
SAMSUN

Türkiye nükleerde acele etmeli

Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Şeref Üyesi Prof. Dr. Sadık Kakaç, sınır komşuları ve yakın çevre ülkeleri nükleer teknolojide bir hayli gelişmiş olan Türkiye'nin bu alanda acele etmesi gerektiğini belirterek, devletin güvenliği ve politik açılardan nükleer enerjinin stratejik öneme sahip olduğunu kaydetti. 

Yeni enerji kaynakları arasında yoğun bir yer tutan nükleer enerjiyi dünyada 30 ülke 440 santraliyle kullanırken, Türkiye'nin bu konuda gecikmiş olması Türkiye Bilimler Akademisi'ni de (TÜBA) harekete geçirdi. Aylık yayın organı "Günce"de "Nükleer Enerji ve Kullanılmış Yakıtlar" konusunu işleyen TÜBA Şeref Üyesi Prof. Dr. Sadık Kakaç, "Ülkemizde nükleer enerjiye gereken yer verilmelidir. Ayrıca, devletimizin güvenliği ve politik açılardan da konu bugün stratejik önem göstermektedir" dedi. 

Doğuda İran'ın zengin petrol yataklarına rağmen hızla nükleer enerji programlarını gerçekleştirmek yolunda olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kakaç, "Güneyimizde en stratejik komşumuz İsrail'in, büyük bir araştırma reaktörüyle her alanda olduğu gibi nükleer teknoloji alanında da ileri atılımlar yaptığı, nükleer teknolojiye tam sahip olduğu bilinmektedir. Batı'da stratejik önemdeki komşumuz Yunanistan yoğun uranyum rezervlerine sahiptir ve yeni uranyum kaynaklarının araştırması da yoğun bir biçimde sürdürülmektedir. Eleman potansiyeli ve güçlü araştırma reaktörüne sahiptir ve Batılı ülkelerin bu konuda desteğini görmektedir. Komşumuz Bulgaristan'da 6 adet Rus reaktörü uzun yıllardır çalışmakta olup, Romanya CANDU tipi 707 MWe gücünde reaktörünü yakın zamanda işletmeye açmış, aynı tip 2 reaktörü de planlamaya almıştır. Ermenistan'da zelzele bölgesinde güvenirliği olmayan 2 adet Rus tipi reaktör senelerdir çalışmaktadır. Dünyanın en zengin enerji kaynaklarına sahip Rusya, nükleer reaktörlerini kurmaya, başka ülkelere yardım etmeye devam etmektedir" ifadelerini kullandı.

"NÜKLEERDE TÜRKİYE'DEN İLERİDELER"
Türkiye'nin sınır ve yakın komşularının hemen tümünün petrol ve ekonomik zenginliklerine karşın genel olarak enerji, özel olarak nükleer enerji alanında politik, stratejik, ekonomik olarak ve bilimsel ve teknik açıdan Türkiye'den ileri olduğuna işaret eden Prof. Dr. Kakaç, şunları söyledi: "Nükleer konusu, bugün artık ülkeler için stratejik bir önem göstermektedir. En azından, komşularımızın ulaşmış oldukları ve ulaşabilecekleri gelişme düzeyinin gerisinde kalmamak gerekmektedir. Nükleer enerji çalışmalarının en önemli unsuru olan örgütlenmeyi, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK), Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA), Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), Türkiye Bilim ve Teknoloji Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ve ilgili kuruluşlarla birlikte tamamlamak gerekmektedir. Ancak bu örgütlenmenin verimli işleyebilmesi, birikmiş potansiyelin gereğince kullanılabilmesi, gerekli atılımların yapılabilmesi ancak ve ancak hükümet politikasının nükleer enerjiyi kapsaması, nükleer plan ve programın gerçekleştirilmesi, siyasi alanda yüksek düzeyde girişimlerin TAEK, TÜBA ve TÜBİTAK ile yapılacak gerçekçi bir eşgüdümle sağlanabilir." 

Prof. Dr. Kakaç, nükleer enerji ve ona bağlı teknolojinin Türkiye'de benimsetilmesi, dünya kamuoyunda bu enerji türüne karşı yoğunlaşan ve Türkiye'ye de yansıyan tepkilerin karşılanabilmesi, nükleer enerji santrallerinin planlanması ve kurulmasına bir an önce başlanılması, uygulamayla ilgili gerekli güvenlik önlemlerinin saptanarak yasal dayanaklarının çıkarılması konularının ivedilikle ele alınması gereken ve kesinlikle kuruluşlar arası eşgüdüm ve yardımlaşma isteyen en önemli konular olduğuna da değindi.

"NRC BENZERİ AJANS KURULMALI"
Kakaç, nükleer alanda eşgüdümün en üst düzeyde olduğu kadar kuruluşların uzman kadrolarında da yoğun bir biçimde gerçekleştirilmesi gerektiğini kaydederek, "Reaktörler için yer seçiminden başlayarak inşa ve işletme lisanslarını verecek olan Nükleer Güvenlik Kurumu, Başbakanlığa bağlı bağımsız bir kuruluş olmalı ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ve AB ülkelerinde uygulanan lisans kriterleriyle çalışan özel bir kanunla kurulmalıdır. Diğer bir deyişle ABD'deki Nükleer Güvenlik Komisyonu (NRC) gibi çalışmalıdır. Böyle bir kuruluş olmadan, kamuya güven vermek mümkün değildir. Dünyada 30 ülke nükleer santrallere sahiptir ve ekserisi yüzölçümü bakımından ufak ülkelerdir. Dünyada çalışan 440 civarında nükleer santral olup, kullanılmış yakıtların depolanmasında teknik bir sorun yoktur. Tipik bir nükleer santral, senede 20 ton civarında kullanılmış yakıt çıkarır. ABD'de 30 yıldır çalışan bütün nükleer santrallerden çıkan kullanılmış yakıt, 4 metre derinliğinde bir futbol sahasını kaplayacak hacimdedir. Rusya'da da 50 civarında nükleer santralin 30 yıllık kullanılmış yakıtının kapladığı hacim de bu kadardır" dedi. 

Küresel ısınma, elektrik enerjisi ihtiyacının artması, fosil yakıt fiyatlarının hızla yükselmesi sonucu ABD'de aşırı yeşilciler olarak tanının Whole Earth Catalog kurucusu Stewart Brand ve Greenpeace kurucularından Patrick Moore ve bilim adamı James Lovelock'un bir zamanlar onlar için tabu olan nükleer enerjiyi temiz ve güvenilir bir enerji kaynağı olarak onayladığını da hatırlatan Prof. Dr. Kakaç, şöyle devam etti: Problemler getirmeyen hiçbir enerji kaynağı, özellikle elektrik enerjisi kaynağı yoktur. Ülkemizde elektrik üretiminin çeşitli kaynaklardan (fosil yakıtlar, hidrolik santraller, yenilenebilir enerji kaynakları ve nükleer enerji) sağlanması, ülkemizin geleceği ve emniyeti bakımından şarttır.
iha
Yayın Tarihi : 12 Aralık 2006 Salı 13:51:31


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?