30
Nisan
2024
Salı
TRABZON

DKİB Başkanı'ndan önemli açıklamalar

Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan, ihracat camiasının uyarılarını dikkate almayan ve IMF direktifleri doğrultusunda sürdürülen ihracat politikası sonucunda, işsizliğin her ilin olduğu gibi Trabzon'un da en önemli sosyal sorunu olarak ortaya çıktığını söyledi. 

Gürdoğan, DKİB'nin yetki alanında bulunan 3 ilden 2007 yılının Ocak ayında gerçekleştirilen ihracat rakamlarını birlik binasında düzenlidiği basın toplantısıyla açıkladı. Birliğin yetki alanındaki Trabzon, Rize ve Artvin illerinden bu yılın ilk ayında 71 milyon dolar tutarında ihracatın gerçekleştirildiğini belirten Gürdoğan, bu rakamın geçen yılın aynı döneminde gerçekleştirilen ihracat oranıyla aynı olduğunu söyledi.
Bölgeden yapılan 71 milyon 281 bin 848 dolarlık ihracatın illere göre dağılımına ait bilgiler de veren Gürdoğan, bu dönem içerisinde Trabzon'dan 51 milyon 363 bin 922 dolar, Rize'den 17 milyon 901 bin 865 dolar, Artvin ilinden de 2 milyon 16 bin 60 dolar düzeyinde ihracat gerçekleştirildiğini kaydetti. İller bazında değerlendirildiğinde Trabzon'dan yapılan ihracatta bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15'lik bir düşüş yaşandığını dile getiren Gürdoğan, Rize ilinden yapılan ihracatın ise yüzde 111 oranında artış kaydettiğine dikkat çekti. 

Trabzon'dan yapılan ihracattaki düşüşün yurtdışı piyasalarda fındık ihraç fiyatlarının bir önceki sezona oranla yüzde 100'ler düzeyindeki düşüşten kaynaklandığına işaret eden Gürdoğan, "Trabzon ili ihracatında fındık dikkate alınmadığında, fındık dışında kalan diğer ürünlerin ihracatında yüzde 91 oranında bir artış olduğu görülmektedir. Rize ilinin ihracatında ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 111 oranında bir artış yaşandığı gözlenmekte olup, bu artışın da ana nedeni de ilden ihraç edilen bakır ve çinko konsantresinin ihraç fiyatlarında, uluslararası piyasalarda yaşanan yüksek oranlı artışlar olmuştur" dedi.

Bölgeden gerçekleştirilen ihracatın sektörlere göre dağılımında tarım ürünlerinin 50 milyon 881 bin 554 dolarla ilk sırada geldiğini belirten Gürdoğan, madencilik ürünlerinin 14 milyon 526 bin 296 dolarla ikinci sırada, sanayi ürünlerinin de 5 milyon 873 bin 998 dolarla üçüncü sırada geldiğini söyledi. Yapılan ihracatın ürün sıralamasında ise fındık ve fındık mamüllerinin 30 milyon 256 bin 575 dolarla yine ilk sırada geldiğini dile getiren Gürdoğan, bunu 17 milyon 605 bin 938 dolarla yaş sebze ve meyve ürünlerinin, 14 milyon 526 bin 296 dolarla da madencilik ürünlerinin izlediğini ifade etti. Bölgeden aynı dönem içinde 42 değişik ülkeye ihracat yapıldığını ve en çok ihracat yapılan ülke grubu sıralamasında Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin ilk sırada geldiğini aktaran Gürdoğan, AB ülkelerini Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerinin izlediğini söyledi. Gürdoğan, ülke sıralamasında ise ilk 5 ülkenin Rusya Federasyonu, Belçika, İtalya, Finlandiya ve Almanya'dan oluştuğunu belirtti. 

Açıklanan ihracat rakamlarını yorumlayan DKİB Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan, gerçekleşen rakamların özveriyle çalışmalarının sürdüren ihracat sektörü ve ihracatçılar adına tehlike sinyalleri verdiğini ileri sürdü. Yıllarca ihracat camiasının uyarılarının dikkate alınmadığı ve IMF politikaları doğrultusunda sürdürülen ihracat politikalarının gelinen olumsuz tablonun nedeni olduğunu savunan Gürdoğan, "Yıllarca ihracat camiasının uyarılarına kulaklarını tıkayarak, IMF politikalarına sarılanlar, hatta IMF'den de daha çok IMF'ci kesilenler döviz kurlarını baskı altında tutarak düşük döviz kuru politikası ve yüksek faiz politikasında ısrar ederek ithalatı cazip hale getirmiş ve ihracatçıyı da adeta cezalandırmıştır. Aynı hatalar bunca uyarılarımıza rağmen bugünde devam etmekte ve bunun sonucunda da 2006 yılının 52 milyar dolar gibi rekor düzeyde dış ticaret açığının gerçekleşmesine sebebiyet vermiştir. Reel sektörün, yani üretimin teşviki yerine yüksek faiz ve düşük döviz kuru politikası ile spekülatif amaçlı nakit girişlerinin, yani piyasada vur kaç taktiği uygulayan sermayenin ülkeye girişine çanak tutulmuştur. Bunun sonucunda da reel sektör büyümemiş, ihracatçımızın cefakarca çalışması sonucu ortaya çıkan ihracat artışımız istihdama istenilen düzeyde katkı sağlayamamış ve işsizlik sorunu en önemli sorun olarak karşımıza çıkmış bulunmaktadır. Bunun sonucunda da toplumda sosyal sorunların her her ilin olduğu gibi bölgemizin de en önemli sosyal yarası olarak gündemin başına oturmasına sebep olmuştur" diye konuştu.

"UYGULANAN HATALI TEŞVİK POLİTİKALARI İSTENİLEN KATKIYI SAĞLAYAMAMIŞTIR"
Uygulanan teşvik politikalarının da bölgesel sosyo-ekonomik dengelere göre oluşturulmadığını ve bu nedenle istenilen katkıyı sağlayamadığını öne süren Gürdoğan, bunun sonucunda sanayinin merkeze yakın bölgelerde yoğunlaştığını kaydederek şunları söyledi:
"Bunun sonucunda Doğu Karadeniz Bölgesi'nin sosyo-ekonomik yapısının her geçen gün daha da kötüye gitmiştir. Her ülke açısından kırsalda yaşayan nüfusun desteklenmesi amacıyla stratejik sektör olarak yüksek devlet destekleri ile desteklenen tarım sektörünün, özellikle son yıllarda destekten mahrum bırakılması, Doğu Karadeniz Bölgesi gibi ekonomisi büyük oranda tarım sektörüne dayalı bölgelerde sosyal barışın daha da bozulmasına sebep olan işsizliğin çığ gibi büyümesine sebebiyet vermiştir. Tarımsal gelirin düşmesi, sanayileşmenin sağlanamaması ve özellikle bulunduğu coğrafi konum nedeniyle emperyalist güçler ve devletler açısından taşıdığı stratejik üstünlükler ve Karadeniz'in doğusunda bulunan zengin petrol ve hammadde rezervleri, bu güçlerin iştahını kabartarak son yıllarda bölgemiz üzerinde oynanan oyunları hızlandırarak sürdürmelerine neden olmuştur." 

Trabzon ilinin Hrant Dink cinayeti sonrası hedef seçildiğini ve bunun manidar olduğunu ifade eden Gürdoğan, "Doğu Karadeniz Bölgesi ve 4 bin yıllık şanlı tarihi ile vatanına ve milletine hizmeti kutsal görev sayan ve bu uğurda milli mücadele yıllarından günümüze kadar milyonlarca şehit veren Trabzon ilinin hedef seçilmesi oldukça manidardır. Ulusal basının ilimizi hedef alan bu iğrenç ve insafsız söylem ve yalan dolu haberlerini kınıyoruz. Bu sahte güçler, şanlı tarihimizin her döneminde olduğu gibi bugün de hiçbir zaman emellerine ulaşamayacaktır. Son dönemde bu kötü niyetlerini artırmaya çalışmaları ise tarafımızdan can çekişmeleri olarak görülmektedir" dedi.
Karadeniz Bölgesi'nde çığ gibi büyüyen işsizlik ve sosyal adaletsizlik sorununun görmezden gelinerek çözümünün de mümkün olmadığını savunan Gürdoğan, uygulanması gereken politikayı ise şu şekilde özetledi: 

"Bölgemize işsizlik sorununun ivedi olarak çözümü ve sanayileşmenin teşviki için yetkililerin ivedi olarak yeni teşvik politikalarını uygulamaya koyarak, bölgede yatırım yapacak sanayicilere diğer bölgelerden farklı vergi ve teşvik enstrümanlarını uygulamaya koymaları gerekmektedir. Bunun için de bölge için özel bir teşvik politikası uygulanmalı ve bölge şartlarına uygun sanayi yatırımlar tespit edilerek, bu yatırımlara da 10 yıl vergi muafiyeti uygulanmalıdır. Bu tedbirler, Doğu Karadeniz Bölgesi'nin sanayileşmesine büyük katkı sağlanacaktır. Bunun yanında sanayicinin ihtiyacı olan nitelikli ve kalifiye eleman ihtiyacının giderilmesi için de teknik eğitim ve teknik meslek liselerinin teşvik edilmesi büyük aciliyet arz etmektedir." 

Trabzon ilinin dış ticaret açısından Doğu Karadeniz Bölgesi'nin merkezi olması yanında BDT gibi devasa pazarlara yakınlık açısından ülkenin stratejik bölgelerinin başında geldiğini kaydeden Gürdoğan, ancak bu mevcut potansiyelin istenilen seviyede kullanılamadığını, ihracatçının önündeki başta ulaştırma olmak üzere bürokrasiden kaynaklanan sorunların çözüme kavuşturulamadığını ve bu potansiyellerden maksimum faydanın sağlanamadığını söyledi. 

Türkiye'nin, Rusya Federasyonu gibi bölgesel ve küresel dengeleri etkileme gücüne sahip, stratejik önemi bulunan bir komşusu bulunduğunu ve noktada Karadeniz Bölgesi'nin de önemli bir aktör olduğunu belirten Gürdoğan, bu nedenle 'Komşu ve Çevre Ülkelerle Ticareti Geliştirme Stratejisi' çerçevesinde, özel bir önemi bulunan Rusya Federasyonu ve en az bu ülke kadar önemli BDT ülkeleri ile Türk Cumhuriyetleri'ne yönelik olarak, AB'ye alternatif teşkil edecek politika ve ihracatı geliştirici mekanizmaların devreye konulması büyük önem arz etmektedir. Bu açıdan bakıldığında, bölgemiz ihracatının ve dolayısıyla dış ticaret hacminin daha da geliştirilmesi için adı geçen ülkelere yönelik hükümetimiz tarafından öncelikler gözetilerek politik yaklaşımlarda bulunulmasını ve sosyo-ekonomik ilişkilere ağırlık verilmesini talep etmekteyiz" şeklinde konuştu.
iha
Yayın Tarihi : 6 Şubat 2007 Salı 13:57:41


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?