30
Nisan
2024
Salı
TRABZON

'Polis yargı makamı değil'

TBMM Şiddeti Araştırma Komisyonu Uzmanı Öğretim Üyesi Adem Solak, toplumda giderek artan şiddetin kişileri daha gergin ve endişeli hale getirdiğini ve hata yapma riskini artırdığını, polislerin de bu süreçten olumsuz etkilendiğini söyledi.

Trabzon Barosu Başkanı Veysel Malkoç da yaşanılanların Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu'nda son yapılan değişiklerle bağlantısına dikkat çekti.

Bir gazetecinin geçen günlerde polis tarafından elleri kelepçelenerek dövüldüğü iddiasıyla son günlerde yeniden gündeme gelen polisin yetkilerini aşarak orantısız güç kullandığıyla ilgili tartışmalar sürüyor.

Toplumdaki şiddet olgusuyla ilgili yaptığı çalışmalarla tanınan TBMM Şiddeti Araştırma Komisyonu Uzmanı Öğretim Üyesi Adem Solak, meselenin tek boyutlu ele alınmasının ortaya çıkan ya da çıkması muhtemel problemleri çözmeyeceğini, aksine daha da artıracağını savunuyor. Solak, kolluk kuvvetlerinin görevlerini yerine getirirken ortaya çıkan sapmalar ve yetkiyi aşan davranışların anlaşılabilmesi için toplumun bütününde meydana gelen hızlı değişimleri ve gittikçe yayılan şiddet olgusunu anlamak gerektiğine vurgu yaparken, bütün bunların birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğuna dikkat çekiyor.


"Polis de bu toplumun içinde yaşıyor ve haliyle toplumda meydana gelen bütün değişimlerden etkileniyor" diyen Adem Solak, "Şiddet olgusu toplumda birbirine bağlı özellikler içerir. Kolluk kuvvetlerinde ya da toplumun diğer birimlerinde meydan gelen şiddeti, toplumun bütününden ayrı düşünemeyiz. TBMM Şiddeti Araştırma Komisyonu'nda çocuklarda ve gençlerde şiddeti araştırdığımızda bizi ürküten bir tabloyla karşılaştık. Şiddet korkunç bir hızla artmaktadır. Bunun sebeplerini incelediğimizde ailede yaşanan değişimlere, küreselleşme sürecinin toplumda yarattığı bozukluklara, sosyal adaletsizliklerin toplumda yarattığı gerginliğe, bireylerin kitle iletişim araçlarından olumsuz etkilenmesine bağlı olduğunu gördük. Polis de bu toplumda yaşıyor ve toplumda meydana gelen değişimlerden etkilenmesi doğal" diye konuştu.

Toplumda artık sıra dışı olayların başladığını ve yaşanmaya da devam edeceğini anlatan Solak, bunun doğal olduğunu doğal olmayanın ise bu tür olayları görmezden gelmek olacağına işaret etti. Herkesin ve her kurumun bu noktada duyarlı olması gerektiğini dile getiren Solak, şöyle konuştu: "Medya kadar bilim adamları da, yöneticiler de duyarlı davranmalı ve gerekli tedbirler zamanında alınmalı. TBMM'de 500 sayfalık bir şiddet araştırma raporu kabul edildi. Ben Türkiye'de bu raporun takipçisiyim. Değişik illerde çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmalar kurumların çok da umurunda değil. Meseleye geniş bir perspektiften bakmak lazım."

Bir toplumda şiddet ve suç artmışsa herkesin daha gergin ve endişeli olacağına işaret eden Solak, bu durumun kolluk kuvvetlerinin davranışlarını da etkileyeceğini şöyle anlattı: "Meseleye daha özelden bakarsak, kolluk güçlerinin de aile, maaş, çalışma şartları sorunları var. Onların da küresel süreçten etkilenin aile yapıları var. Onların da kitle iletişim araçlarının zihinlerinde yarattığı tahribat ya da yönelişler var. Kitle iletişim araçlarını izleyip zihninde hazır olan duruma göre aklını ve mantığını kullanmakta sıkıntı çekme durumları vardır. Çünkü suç ve şiddet daha çok arttığında siz daha gergin ve endişeli olursunuz. Bu da sizin hata yapma riskinizi artırır."

PSİKOLOGLARI SOSYOLOGLARI DAHA ÇOK DEVREYE SOKMAK ZORUNDAYIZ
Polislerde ortaya çıkan olumsuzlukların en aza indirilmesi için var olan eğitimlerin daha da artırılmasının şart olduğunu anlatan Solak, sözlerine şöyle devam etti: "Hizmet içi eğitimler büyük ölçüde yapılıyor. Ama daha fazlasını yapmak lazım. Polislerin psikolojik dengelerinin de iyi izlenmesi lazım. Psikologların, sosyologların bu kurumlara daha çok alınması lazım. Zaman zaman polis akademilerinde verdiğim derslerde bu tür konulara ilgi olduğunu görüyorum. İlgi varsa ihtiyaç da var. Burada insanın aklına şu geliyor. Batı ülkelerinde olduğu gibi mademki bizim insanlarımızın da zihinlerinde psikolojik sıkıntılar başlamıştır, sosyal dengede sıkıntılar vardır. O zaman siz psikologları, sosyologları daha çok devreye sokmak zorundasınız."

Polislerin çalışma şartlarının da davranışlarını etkilediğini belirten Solak, bu konuyla ilgili şu örneği verdi: "Ben yıllarca cezaevlerinde çalıştım. Eskiden gardiyan dediğimiz infaz koruma memurlarına bazen sorardım. Niye bu kadar katısınız diye. Bana, 'Hocam buraya evliyayı getirseniz bu görevi yapsa birkaç ay sonra bizim gibi olur" derlerdi. Bu bilimsel olarak da kanıtlanmıştır. Yapılan görev, mesleğin özellikleri sizin davranışlarınızı etkiler. İster istemez bu poliste de olacaktır."

Solak, yaşanılan problemlerin çözümü ve en aza indirilmesi için eğitimin önemini tekrarlayarak bunun yanında polislerin diğer mesleki problemlerini de çözmek gerektiğini ifade etti. Trabzon Barosu Başkanı Veysel Malkoç ise yaşanılanların Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu'nda son yapılan değişiklerle bağlantısına dikkat çekti. Bu değişiklikten önce de iddia edilenin aksine polislerin yetkilerinin fazla kısıtlanmadığını dile getiren Malkoç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ancak bu durum güvenlik güçlerimizde bir rahatsızlık yaratmıştı. Alışılmış bir düzen vardı. Polisler yetkilerinin kısıtlandığı hissine kapılmıştı. Bunun üzerine PVSK'da yeni bir düzenlemeye gidildi ve bir takım aşırı
yetkilerin verilmesi söz konusu oldu. Bu bir kısmı muğlak yetkilerin de son günlerde kötüye kullanıldığını görüyoruz. Bu durum belirli bir süreç içinde mutlaka düzeltilmelidir."

Veysel Malkoç, konuşmasında, polisin kolluk görevini yerine getirirken kendini yargı makamının yerine koyamayacağını anlattı. Hukuk kurallarının toplumun düzenini sağladığını anlatan Malkoç, sözlerini şöyle tamamladı: "Ceza ise yargının vereceği kararla infaz edilir. Bu noktada bir yanlış algılama var. Bu son değişiklikle bir takım yetkileri alan bazı polisler, o yetkileri hukuk kuralları dışına çıkarak kullanmaya çalışıyorlar. Polis yargı makamı değildir. Görevler ve yetkiler bellidir. Polis yargının bir aracı olduğunu unutmamalıdır. Kolluğun görevi somut delilleri bulmaktır. Suç delillerle sabit oluncaya kadar herkes masumdur. Eğer siz delillerinizi yeterince bulamamışsanız o yetkilerini kullanamamışsınız demektir. Çünkü yargı makamı, önündeki dosyaya delillere göre karar verecektir."

iha
Yayın Tarihi : 29 Kasım 2007 Perşembe 12:41:42


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?