Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak, Karayolları Genel Müdürlüğü'ne ait arazinin özelleştirilmesinden elde edilen 800 milyon dolarlık gelirin yeni yollarını yapımı ve mevcut yolların bakımı için kullanılacağını söyledi. 

Uluslararası Nakliyeciler Derneği'nin (UND) Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası'nda (TTSO) düzenlenen yönetim kurulu toplantısında konuşan Bakan Özak, iktidarları döneminde diğer alanlarda olduğu gibi ulaştırmada da çok önemli çalışmalar gerçekleştirdiklerini belirtti. Bir ülkenin gelişme ve kalkınmasında lojistik faaliyetlerin de çok önemli bir yer tuttuğunu ifade eden Bakan Özak, "Lojistiğin küreselleşen dünyada önemi her geçen gün daha artıyor. Lojistik faaliyetleri bölgesel kalkınmaya ve istihdama çok büyük katkılar sağlıyor. Türkiye, doğu ile batı arasında 600 milyar dolarlık bir mal hareketliliğinin yaşandığı geçiş noktasında bulunan bir ülke. Geçmişte düşman üreten, şimdilerde ise dost kazanan, komşularıyla iyi geçinen bir Türkiye var. Bu da daha fazla ticaret ve taşımacılık demek. Ülkeye yabancı sermaye girişinden sonra taşımacılık sektörü daha da hareketlendi" dedi. 

Türkiye'de 2002 yılından sonra ulaştırmada büyük atılımlar yapıldığını ve önemli başarılar elde edildiğini kaydeden Özak, Karayolları 17. Bölge Müdürlüğü'ne ait İstanbul'daki arazinin özelleştirilmesinden elde edilen 800 milyon doların da yeni karayollarının yapımı, mevcutların ise bakımı için kullanılacağını söyledi. Bakan Özak, bu yılki hedeflerini bin 500 km duble yol, 15 bin km de sathi kaplamayı yeniden yapmak olarak açıkladı. 

UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu ise lojistiği, 'bütün sektörlerin üzerinde oturduğu temel taş' olarak tanımlayarak, Türkiye'nin coğrafi konumu itibarıyla tarih boyunca çok önemli bir lojistik üs merkezi olduğunu söyledi. "Ne kadar ucuz ve kaliteli mal üretirseniz üretin, onu tüketiciye ulaştıramadığınız zaman getirisinden bahsetmeniz mümkün değildir" diyen Nuhoğlu, "Bunun için güçlü bir lojistiğe ihtiyaç vardır. Lojistiği güçlü olan ülkeler temel rekabette diğer ülkelerden daha öne geçmektedir. Bugün Hollanda sadece lojistikle dünyanın üçüncü büyük gücü haline gelmiş, Avrupa'nın kapısı durumuna gelmiştir. Ama maalesef Türkiye'de yıllardır bu konu planlanamadı ve devlet politikası haline getirilemedi. İlk defa bu hükümet zamanında kara ulaştırmasına dair bir kanunumuz oldu ve AB mevzuatına uyan bir yapı oluştu. Ama bunu hayata geçirmekte zorlanıyoruz" diye konuştu. 

Nakliyeciler olarak diğer sektörlere tanınan bir takım kolaylıklardan da istifade etmek istediklerini vurgulayan Nuhoğlu, Trabzon Limanı'ndan yapılan taşımacılıkta kullanılan mazotun çok pahalı olmasından yakındı. Dünyanın en pahalı mazotunu kullanarak başka ülkenin nakliyecisiyle rekabet edilemeyeceğine dikkat çeken Nuhoğlu, "Bugün bizim bir tek ihtiyacımız vardır. Buradan Trabzon Limanı'na gelen yüklerin İran'a taşınması sırasında bu ticaretten hükümetin ekstra vergi almamasıdır. Yani ona en pahalı mazotla hizmet verilmesinin ortadan kaldırılmasıdır. Eğer 35 bin balıkçıya verilen senelik 300 trilyona yakın ÖTV'siz mazot avantajı buradaki arkadaşlarımıza da verilseydi, Trabzon Limanı bu bölgenin tekrar en önemli itici gücü olacaktı" şeklinde konuştu. 

TTSO Meclis Başkanı ve Türk-İran İş Konseyi Başkanı Ali Osman Ulusoy da, bölgedeki nakliyecilerin sıkıntılarını dile getirdi. Türkiye'nin taşımacılıkta bir numara olduğunu, ancak kazançta bir numara olamadığını belirten Ulusoy, sınır kapılarında yaşanan sorunlarla ilgili Bakan Özak'tan yardım istedi. Balıkçılara tanınan ÖTV'siz yakıt kullanım imkanının nakliyeciler olarak kendilerine de tanınmasını isteyen Ulusoy, İran'la yapılan taşımacılığın tamamen akaryakıta bağlı olduğunu belirterek, Bakan Özak'tan bu konuda Başbakan ve Maliye Bakanı'ndan kendileriyle ilgili randevu almasını talep etti.