30
Nisan
2024
Salı
TRABZON

Volkan Konak'tan gençlik anıları

Öğretmeninin zorlamasıyla konservatuara giden Volkan Konak'ın ilginç gençlik anıları...



Müzikte duygusal, hayatta ise Karadeniz dalgaları gibi her zaman hırçın ve azimli olan Karadeniz'in bir numaralı ve en beğenilen sanatçısı Volkan Konak, gençlik dönemlerinde yaşadıklarını anlattı, Trabzon ve Karadeniz Bölgesi ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. İşte öğretmeninin zorlamasıyla konservatuara giden Konak'tan önemli açıklamalar...

Hamburger yemedik ama devrimci kültürde yetiştik


Ailesi ve çocukluk yıllarıyla sohbete başlayan Konak, o yılları şöyle anlatıyor: "Siyah beyaz fotoğraf gibi hatırlıyorum o yılları. Çok sıcak ve samimi günler... Biz aslında kalabalık bir aileyiz, 9 kardeşiz. İkisi bebekken ölmüştü, benden büyüklerdi, ben hatırlamıyorum. Bir ağabeyim daha var, toplam 7 kardeştik. Ama 5 kızdan sonra ben doğdum. Belki cereyanımız yoktu, belki hiç şehir görmedik, belki hamburger yemedik ama çok mutluyduk. Sevgi yumağı bir ailemiz vardı. Bol bol kitap okurduk ideolojik olarak. Siyasi toplantıların yapıldığı bir evimiz vardı. Ablamlar devrimci kültüründe yetişti. Biz o zamanlar Fakir Baykurt, Yaşar Kemal, Nazım Hikmet eserleri okurduk. Dolayısıyla ideolojik olarak çok dolu yıllardı. Sonra ilkokul 5’te kasabaya indik. Yani ilkokul 4’ü köyde, ilkokul 5’i kasabada okudum. Liseyi orada bitirdikten sonra İstanbul hayatım başladı."

Hayata bencil bakmadık. Ölmekte olan bir insanın fotoğrafını ancak yaşayan anlar…


Ailesinden 7 kişiyi kansere kurban veren ünlü sanatçı, bu olayların hayatına büyük etkisi olduğunu ve hatta hastalandığını belirterek şöyle devam ediyor: "Tabii ki hayatımıza da yansıdı. Şöyle ki; 2, 2 daha 4 gibi Çernobil’i her kansere bağlamıyoruz ama bunun hiç mi etkisi yok? %1 de mi etkisi yok? Biz bunun savaşını verdik. Doğal olarak çok zeki ve akıllı insanlarız. Elbette beslenme, iklim, genetik yapı kanserde faktör ama ben Çernobil’in çok etkili olduğunu düşünüyorum, yani %10, %20 civarında bir etkisi oldu. O dönemde hep acıyla beslendik, hep acıları dile getirdik. Ama bu hep böyle olacak diye bir kural yok. O dönem hakikaten çok büyük travmalar atlattık, bir yıl tedavi gördüm. Hayata bencil bakmadık, ölmekte olan bir insanın fotoğrafını ancak yaşayan anlar, ben onları izledim, gözlemledim.

Ağır bir travma


Biz sanatla uğraşanlar, hakikaten kanalları açık insanlarız. İki gün sonra ölecek adamın, güvercinin yemek yiyişini hiç unutmayacağım. O güvercinin yemek yemesinin hiç bitmemesini, o güvercinin yerden bir şeyler almasının yıllar sürmesini bekleyen bir bakıştır. Ne alabilirim acaba giderken, ondan daha nasıl nasiplenebilirim, diye hiç dikkat etmediğimiz ve hiç kafamızı çevirip bakmadığımız nüansları izlemeye başlıyor insan ölmek üzereyken. Bunları yaşıyoruz veya Kazım (Koyuncu) ölmekteyken, laptopundaki bir rock konserindeki gitarcının ellerine bakıyor son ana kadar, ne öğrenebilirim diye. Bu, ağır bir travma benim için. Her anlamda bir travma yaşadım gerçekten."

Takalarda hamsi değil asker vardı


Mustafa Kemal’in tabiriyle; "Bağımsızlık benim vazgeçilmez karakterimdir, her şeyden vazgeçebilirim, yârin yanağından… Ama bağımsızlığımdan asla!" Her şeyimi kaybedebilirim. Bağımsızlık derken; toprak bütünlüğü... Her ne kadar günümüzde çok kıymetli olmasa da belki de demode fikirler geliyor insanlara; ama olsun biz öyle yetiştik. Deniz insanı dedim ya; inatçıdır, hırslıdır, aynı zamanda dünyalıdır da. Mesela kara insanını, deniz insanından ayıran özellik; deniz bölgesi hep yaratıcıdır, bütün ressamlar hep bizim oradan çıkar. % 80-90 ressamlar bizim oralıdır, yaratıcıdır, üretkendir, deniz gibi böyle bir anda dalgalanır ama 10 dakika sonra yine sütlimandır, çok hareketli, çok renkli, çok sıcak kişilikleri vardır. Tabii insanların folklorunu oluşturan hani beslenme, iklim, coğrafya bu kişiliklerini de oluşturuyor. Evet, bizim bölgemizin insanı özellikle Kurtuluş Savaşı sırasında kaderci olmayıp özgürlüğüne düşkün oldu. Mustafa Kemal Atatürk Samsun’a çıktı. Çıkacağı yeri, arkasına alacağı gücü biliyordu. Doğu Perinçek’in bir sözü vardır, o söze aynen katılırım. Bölgeci değilim ama Perinçek şunu söylemiştir: "Trabzon, Türkiye’nin ‘T’ harfidir, Kurtuluş Savaşının amiral gemisidir."


Kurtuluş Savaşı, Laz takalarının gayreti ile kazanılmıştır. Kimse kusura bakmasın, o takalar Rusya’dan hamsi taşımıyordu.

Maçka solun kalesiydi


Maçka’ya sürgüne gelen öğretmeninin zorlamasıyla konservatuara girdiğini dile getiren Volkan Konak, "Biz okulda veya köyde bol bol türkü söyledik. Öğretmenim solcu olduğu için sürüldü Maçka’ya. Tam da yerine geldi. Maçka zaten solun kalesi o zamanlar... Dolayısıyla bu işin bir meslek veya çok ciddi bir uğraş olduğunu müzik öğretmenimin empozesi sayesinde anladım. İstanbul’a getirdi beni. Muammer Sun’un evinde, 3 ay piyano ve kulak yönünü bularak eğitim aldım, sonra üniversiteye girdim. Yani bu işin çok zor bir zanaat veya çok ciddi bir iş olduğunu, İstanbul’a gittikten sonra kavradım. Maçka’dayken bana bir oyun gibi geliyordu" diye konuştu.

Kemençe DNA’mızda var


Karadeniz'e özgü müzik aleti olan kemençenin yöre halkı için paha biçilmez bir değere sahip olduğunun altını çizen Volkan Konak, "İşin aslı, klasik kemençe tırnakla ama bizim kemençe telin üzerine basarak çalınıyor. Tırnak kemençede teli tırnağa değerek çalışıyorsun; o, klasik Türk müziğinde kullanılıyor. Tabii doğallığı şuradan: Mesela kemençe yayının kolu özellikle at kuyruğundan olmak zorundadır, orijinalliği odur. Her şeyden önce monoton da olsa polifonik bir yapısı vardır, çok sesliliğe tını olarak daha müsait bir saz. Her ne kadar biraz monoton bir polifoniklik olsa da kemençe bizim hakikaten DNA’mızda olan, anamızın tahta beşiğinde mayalandığımız bir enstrüman. İçerisinde toprak kokusu var, insan kokusu var, insan yüreği atıyor, bizim yöremizin şahı diyebiliriz bu enstrümana. Ama beste müziğinin dışında bu yöre sazlarına da yer vermeye çalışıyorum. Beste müziklerinde olmuyor ama yöreye dönük çalışmalarda özellikle kemençeye yer veriyorum. Tulumu daha çok Kazım (Koyuncu) kardeşim temsil ediyordu. Şimdi onun hatırasına sahnede, albümde değil ama sahnede bir şarkı da olsa yer vermeye çalışıyorum" dedi.

Karadeniz
Yayın Tarihi : 14 Aralık 2007 Cuma 10:50:42
Güncelleme :14 Aralık 2007 Cuma 11:05:21


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
saime dagabak IP: 84.198.65.xxx Tarih : 20.11.2012 23:28:29

helal sana yuregi guzel kardesim cizgini sakin bozma basarilarin daim olsun yureginden opuyorum