6
Mayıs
2024
Pazertesi
ZONGULDAK

GMİS'den referanduma "hayır" oyu

GMİS'DEN REFERANDUMA

Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Ramis Muslu, yönetim kurulu adına basın açıklaması yaparak, 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak Anayasa referandumunda "Hayır" diyeceklerini açıkladı.

Anayasaların, toplumun her kesiminin üzerinde uzlaşacağı temel kuralları içeren metinler olduğunu, değiştirilmesi düşünülen maddeler üzerinde toplumsal uzlaşma sağlanamadığını ve referandumun tek seçenekli bir dayatma olarak yüzde 51 yeter, anlayışıyla topluma sunulduğunu belirten Muslu, bu düzenlemenin ve sürecin daha büyük sorunlar oluşturacağını söyledi.

Yapılan Başkan Kurulu toplantısında ülkedeki gelişmeleri ve referandumu değerlendirdiklerini belirten Muslu, şöyle konuştu: "Türk-İş Başkanlar Kurulu 9 Ağustos 2010 tarihinde Ankara'da toplanarak 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak Anayasa referandumunu görüştü. Başkanlar Kurulu üyelerinin büyük bir çoğunluğu 'Hayır' denilmesi yönünde görüş belirtti. Ancak Türk-İş Yönetim Kurulu bunu kamuoyuna açıklamayarak sendikaları serbest bıraktı. Genel Maden İşçileri Sendikası Genişletilmiş Başkanlar Kurulu olarak 11

Ağustos 2010 tarihinde yaptığımız toplantıda ülkemizdeki gelişmeleri değerlendirdik ve referandum konusunu tartıştık. Öncelikle sendikaları ve emekçileri ilgilendiren maddeler olmak üzere toplumda ciddi tartışmalara neden olan Yüksek Yargı alanında yapılması düşünülen değişiklikleri doğru bulmadık. Maddelerin hazırlık sürecinde yeterince toplumsal uzlaşma aranmamış olması, özellikle sendikaların önerilerinin ciddiye alınmaması ve çalışma dünyasında temel sorunların görmezden gelinmesi, haklı olarak mevcut

değişiklik önerilerine kuşkuyla yaklaşmamıza neden olmuştur."

Maddelerin tek tek oylanması yerine tüm maddelerin birlikte oylanması yoluna gidilmiş olması demokratik bir yöntem olmayıp araya sıkıştırılan maddelerle ilgili endişeleri artırdığını anlatan Muslu, sözlerine şöyle devam etti: "Teklif edilen değişikliklere rağmen daha köklü değişiklik yapılması ya da daha özgürlükçü, daha katılımcı ve toplumun tüm kesimlerinin uzlaşacağı yeni bir Anayasa yapılmasını herkes savunuyorken, bir dayatma olarak referandumun getirilmesi doğru olmamıştır. Emekçiler açısından

bakıldığında, anlatıldığı gibi yeni bir kazanım yoktur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 51'inci maddesinin dördüncü fıkrası, (Aynı zamanda ve aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olunamaz) yürürlükten kaldırılmıştır. Bu değişiklik, sendikal mücadelede kaosa neden olacaktır. Sendikaların, çalışanların haklarına yönelik ortak mücadelesini engelleyip sendikal rekabeti üye kapma yarışına dönüştürerek güdümlü ve zayıf sendikalar oluşturacaktır."

GMİS Genel Başkanı Ramis Muslu, değiştirilen maddelerden de örnek vererek sözlerini şöyle sürdürdü: "Eylemlilik ve grev gibi yasal hakların uygulanmasında ciddi sakıncalar doğuracak, toplu iş sözleşmelerinin düzenlenmesi ve uygulanmasında ciddi sorunlar oluşturacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 53'üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları kaldırılmış ve maddeye şu fıkralar eklenmiştir. 'Memurlar ve diğer kamu görevlileri, toplu sözleşme yapma hakkına sahiptirler. Toplu sözleşme yapılması

sırasında uyuşmazlık çıkması halinde taraflar Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurabilir. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları kesindir ve toplu sözleşme hükmündedir.' Bu değişiklik ile memurlara grevli toplu sözleşme hakkı tanınacağı öne sürülmüştür. Oysa değişiklik, böyle bir hakkı düzenlememekte, memur sendikalarının yıllarca mücadele verdiği grevli toplu sözleşme hakkını, zorunlu tahkim sistemi olan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'nu getirerek ellerinden almaktadır."

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 54'üncü maddesinin üçüncü ve yedinci fıkralarının yürürlükten kaldırıldığını anlatan Muslu, şunları söyledi: "Bu değişiklik, önemli haklar getiriyor gibi görünmesine rağmen, grev yasakları ve grevlerin ertelenmesini mümkün kılan hükümler ile Yüksek Hakem Kurulu'nun korunması, özellikle genel grevlerin önünü kesecektir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125'inci maddesinin dördüncü fıkrasının birinci cümlesi şu şekilde değiştirilmiştir. 'Yargı yetkisi, idari eylem ve

işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz.' Bu değişiklik, yargının, idarenin işlem ve uygulamalarını hukuka uygunluk açısından denetimini getirmekte, yerindelik incelemesi yapmasını ise engellemektedir. Özellikle sendikalar, idarenin uygulamaları ile ilgili olarak yargı yoluna başvurmakta, kamu yararı doğrultusunda hak arayışı içine girmektedirler. Yeni düzenleme, kamu yararı doğrultusunda karar alınamamasını, özellikle kamu kurum

ve kuruluşları ile ilgili işlem ve uygulamaların yargı denetimini sınırlamaktadır. Özellikle sendikaların, kamu yararı doğrultusunda yargıya başvurma dayanaklarından yoksun bırakılacakları anlamına gelmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 10, 20, 23, 41, 74, 128, 129, 166'ncı ve diğer maddelerin bazı fıkraları üzerinde tartışma yoktur. Ancak, Yüksek Yargıyı yeniden şekillendiren Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 144, 146, 147, 148, 149, 159'uncu maddeleri üzerinde çok ciddi tartışmalar var."

İktidarın, özellikle Yüksek Yargıyı kendisine bağımlı hale getirme amacı güttüğü endişesinin giderek arttığını belirten Muslu, şöyle konuştu: "Anayasa Değişiklik Paketi, ilgili maddelerden de anlaşılacağı gibi sendikal hak ve özgürlükler ile örgütlenme açılarından ileri düzenlemeler içermemekte, aksine, yeni sorunlar yaratacak düzenlemeler barındırmaktadır. Bugün ülkemizde sendikaların önündeki en önemli sorun örgütlenme sorunudur. Ülkemizde sendikasız- iş güvencesiz çalışanlar ile sendikalara üye

çalışanlar arasındaki oranlar arasında uçurum bulunmaktadır. Yeni değişiklikler, bu sorunu ortadan kaldırmayacağı gibi daha da derinleştirecektir."

Ulusal İstihdam Stratejisi oluşturmak için yapılan çalışmaların mevcut durumu daha da kötüleştirdiğini savunan Muslu, sözlerini şöyle tamamladı: "Kayıt dışı çalışmanın önlenmesi için herhangi bir düzenleme yapılmamış, örgütlenme özgürlüğü güvence altına alınmamıştır. Örgütlenmenin önüne çıkarılan gerekçelerin hiçbiri ortadan kaldırılmamıştır. Aksine, Ulusal İstihdam Stratejisi oluşturmak için yapılan çalışmalar mevcut durumu daha da kötüleştirmektedir. Kıdem tazminatı, esnek çalışma modelleri, özel

istihdam bürolarına işçi kiralama yetkisi verilmesi, bölgesel asgari ücret tespiti gibi yeni hak kayıpları söz konusudur. Ülkemizde sendikasızlaştırma, ucuz ve güvencesiz iş gücü oluşturma çabalarının zirveye çıktığı bir dönemde yapılması planlanan değişiklikler, yeterli ve ikna edici değildir. Hem siyaseten hem de başta emekçiler olmak üzere tüm toplum katmanları açısından geniş bir uzlaşma zemini yaratmadan dayatılan bu anayasa değişikliğinin yeni sorunlar oluşturacağı açıktır. Bu nedenle 'Hayır'

diyoruz."

İHA
Yayın Tarihi : 16 Ağustos 2010 Pazartesi 12:40:02
Güncelleme :16 Ağustos 2010 Pazartesi 12:48:11


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?