3
Mayıs
2024
Cuma
ZONGULDAK

Seracılar destek bekliyor

SERACILAR DESTEK BEKLİYOR

Zonguldak'ın Alaplı ilçesinde seracılıkla uğraşan Recep Tufan, ilçede 2000 yılından itibaren yaygınlaşmaya başlayan seracılığın desteklenmesi gerektiğini söyledi.

Alaplı ilçesinde seracılıkla uğraşan Recep Tufan, 2000 yılından itibaren yaygınlaşmaya başlayan seracılığın desteklenmesi gerektiğini kaydetti. Seracılığın son zamanlarda yok olmaya yüz tuttuğunu savunan Tufan, seracılığı ekonomik yönden geçimin sağlamak için yapan üreticilerin olduğunu belirtti. Köylülerin kendi imkanlarıyla yaptığı 30 üzerinde sera olduğunu belirten Tufan, “Seracılık sebze üretimi yapan üretici köylülerimiz için, az sermaye ile kısa zamanda paraya çevrilen gelir kaynağı, sebze üreten köylülerimiz babadan, dededen görme sebze üretimi yaparak kendi ihtiyaçlarını karşılayanlarımız var. Ekonomik yönden geçimin sağlamak için yapan üreticilerimiz var. Seracılık sebze üretiminde teknik olarak yapıldığından, az sermaye ile yapılabilen çağın gereklerine uygun modern sebze üretimi yapılan bir tarım birimi, ilçemize bağlı köylerde 90'lı yıllarda başlayan seracılık hızla ilerleyerek örnek vermek gerekirse Hasanlı köyü Antalya Kumluca ilçesi gibi sera kenti olmuştu. Zirai tekniklere uygun, üretici köylümüzün kendi imkanları ile yaptığı 30'un üzerinde köyümüzde sera vardı. Son zamanlarda gübre, tohum, örtü naylonu, ilaçlar, ve diğer sera gergi teli, ve çelik konstrüksiyon fiyatlarının yükselmesi bölgemizdeki rüzgarların bazı yıllar sert geçmesinden dolayı seralar hasar görmektedir. Bu gün ilçe bazında baktığımızda, 150'ye yakın sera olan köylerimizdeki sera sayısının 88'lere düştüğünü görmekteyiz. Bu tarım açısından, üretici açısından, ekonomik açıdan bir felakettir. Geçmiş dönemlerde Özel İdare ve sosyal dayanışma vakfı tarafından verilen seraların sayısı artacağı yerde eksilmeye gitmektedir. Bu tablo hiçte iyi bir tablo değildir” dedi.

İlçede seracılıkla uğraşan üreticilere ilaç, gübre ve teknik desteğin sağlanması gerektiğini belirten Tufan, “Mevcut faal seralar tohum, ilaç, gübre ve teknik destekle desteklenmeli, iskeleti olup ta örtü brandası hasar görenler eskiden olduğu gibi sosyal dayanışma vakfı tarafından tamiratları ihale yapılarak atıl durumdaki seralar faaliyete acilen geçirilmelidir. Mart ayı bölgemizde seraların Ekim ayıdır ekim ayına tamiratlar yetiştirilmelidir. Sera kurmak isteyen üretici köylü vatandaşlarımıza yeni seralar verilmeli, yeşil kartlı olup ta azda olsa, kayıt dışı da olsa arazisi olan vatandaşlara, karşılıksız yardım yapılacağına sera verilerek üretim kervanına katılmaları sağlanmalıdır. Balık verileceğine, balık tutma öğretilmeli. Serada üretilen sebze ortalama 2 ay içerisinde verime gelip paraya çevrilmektedir, yaz ve kış sebzeciliği yapıldığı müddetçe ilçe ekonomisine, ev ekonomisine, aile ekonomisine katkı büyük olacaktır. Son yıllarda sürekli vergi affı, SSK pirim affı, eski arabanı ver 5 bin TL ortalama indirimden faydalan, faizlere af, gibi çeşitli iyileştirmeler yapılmaktadır, ülkemizde bu iyileştirmelerden faydalanamayanlar köylü vatandaşlarımız sebze, meyve üreticilerimiz ve emeklilerimizdir. Bu tablodan baktığımızda üretici köylüye devletimiz bir adet sera, bir adet İnek geri ödemesiz bedava verse dahi kesinlikle devlet bütçemiz sıkıntı ve zarara girmediği gibi aşırı miktarda gelir elde edeceğini iddia ediyorum. Hayvancılığı ve sebzeciliği geliştirmek için bu önerilerimiz dikkate alınmalıdır. Son günlerde 0 faiz 2 yıl geri ödemesiz 5 yılda ödeme gibi hayvancılık kredileri verileceği ve hatta almak için başvuru yapanları görüyoruz. Bu köylüye destek değil parası olana, zengine özel destek demektir, şayet bu krediyi kullananlar yarın aldıkları hayvanlara bakamama sıkıntısı yaşadıklarında zarar hem devlete, hem vatandaşa olmaktadır. Devlet kaldırabileceği yükü yüklemelidir. En az on süt ineği gibi ön şartı olan hayvancılık kredisi yerine, herkese bakabileceği sayıda bir adet inek verilse, bir adet sera verilse, 5 adet arı kovanı verilse ne geri ödemede sıkıntı olur, nede bakımda sıkıntı olur, nede pazarlamada sıkıntı olur. Köyde yaşayan, üretime meraklı, üretmeyi ve ürettiğini tüketmeyi seven, ürettiğinin fazlasını aile bütçesine katkı olarak sağlamayı seven birisi olarak şahsi görüş ve temenni mahiyetindeki tavsiyelerimi ilgili ve yetkililere basın aracılığı ile duyurmayı kendimde vatandaşlık görevi bildim. Bizler aslımıza dönmedikçe sıkıntılı yaşamaya, sağlıksız beslenmeye, hastalıklarla mücadele etmeye mahkum olmak mecburiyetindeyiz. Devlet bütçemiz ilerideki yıllarda sağlık harcamalarımızı karşılayamaz duruma düşebilir” diye konuştu. Ülkenin geleceği için gıda üretimine ağırlık verilmesi gerektiğini söyleyen Tufan şöyle konuştu:

“Hazır ekmek, hazır su, hazır tavuk, hazır sebze, meyve, hazır giyim, hazır araba, hazır gıda, hazır beton, hazır kereste, hazır içecek, hazır pasta, hazır hamur, hazır yufka, hazır börek, çörek daha saymakla bitmeyecek günlük ve ömürlük yaşantımızda hazırlara alıştık, birde hazır kart girdi tüm aile bireylerimize, hazır hayat, hazır hastalık, hazır ölüm, tüm bu saymakla bitmeyecek hazırlara alıştık, özendik. Toplum olarak hastaneleri yurt edindik. Üretmeden tüketmemek için mücadele vermediğimiz müddetçe geleceğimiz her gün kötüye gitmektedir. Bu düşüncelerle üretici köylümüz sanayici gibi, iş adamalarımız gibi sera ve hayvancılıkta desteklenmeli, gerekirse karşılıksız destek verilmeli, çünkü köylümüzün, çiftçimizin ürettiği bir gramda olsa ürettiği ekonomiye katlı olacak hem de halkımızın sağlığına katkı aynı zamanda organik üretim olacaktır.”

İHA
Yayın Tarihi : 1 Şubat 2011 Salı 15:27:05
Güncelleme :1 Şubat 2011 Salı 15:29:36


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?