6
Mayıs
2024
Pazertesi
BALIKESİR

'Suçu olanlara yargıda hesap sorun'

Balıkesir Valisi Yılmaz Arslan, Bandırma'daki sanayi kuruluşlarının selde büyük zarara uğramasında ihmali olduğunun ortaya çıkması halinde kamu kurumlarından yargı önünde hesap sorulması gerektiğini söyledi.

Balıkesir Valisi Yılmaz Arslan, Bandırma Kaymakamı Ali Mantı'yla birlikte Bandırma Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (Bansiad) Ticaret Odası Restoranı'nda düzenlediği Ekim ayı olağan toplantısına katıldı. Bandırma'nın selden gördüğü zararların anlatıldığı toplantıda konuşan Vali Arslan, Bandırma-Balıkesir karayolu üzerinde bulunan sanayi kuruluşlarının selden büyük zarar gördüğünü belirterek, bu zararın oluşmasında kamu kurumlarının hatalarının tespit edilmesi halinde bu kurumlara dava açılması gerektiğini söyledi.

Türkiye'de ister devlet kurumu olsun, ister kamu görevlisi olsun herkesin yaptığı işin hesabını vermek zorunda olduğunu ifade eden Vali Arslan, herkesin bu yanlışların yasal çerçevede takipçisi olması gerektiğini söyledi. Sel felaketiyle ilgili bölgede teknik çalışma yaptıklarını kaydeden Arslan, "Türkiye'de sistem şöyle çalışıyor. Olay olmuş atlatılmış oluyor, siz derdinizi anlatıyorsunuz. Size ya uyduruk bir yazı geliyor, gerekenlerin yapılacağı anlamında ya da hiç yazı gelmiyor, kalıyorsunuz ortada. Biz Karayolları Müdürlüğü'yle görüştük, 'Bizim hiçbir suçumuz yok bu DSİ'nin suçudur' dediler. DSİ'yle görüştük, 'Bizim suçumuz değil olsa olsa Karayolları'nın suçudur' dediler. Böyle eski usullerle, böyle bir mekanizma içinde gidemeyiz. 'Devlet kurumudur ne yapalım, olur böyle şeyler' demeyeceğiz. Arkadaşlar artık herkes yaptığı işin hesabını vermek zorunda. Eğer kamu kuruluşları şu veya bu gerekçeyle kendilerinin hiçbir suçu olmadığı iddasındaysalar, bu iddia yanlışsa, bu yanlışsa teknik anlamda belgelenmişse bunlara yasal çerçevede bunun hesabını sormak gerekir. Bu ahlakı geleneği usulü oturtmamız gerekir. Avrupa Birliği diye herkes ahkam kesiyor, işte Avrupalı olmak budur zaten. Bunlar yasal zeminlerde hesaba çekilmesi gereken birileri varsa bu hesabın bu kişilerden sorulması gerekir. Yaptıracağımız teknik çalışma tamamlandığında, karayolunun aşırı derecede yükseltilmesi ve sanayi kuruluşlarının bundan dolayı selden zarar gördüğü şeklindeyse o zaman Karayolları gerçekten bu işin hesabını vermek ve bu zararı tazmin etmek zorunda. Bir vali olarak, 'Kamu kuruluşunu dava edin' demek çok şık bir şey değil belki ama herkes yanlış yaptıysa bunun hesabını vermek zorundadır" ifadelerini kullandı.

 

"TARIM SİGORTASI KAPSAMINDA HORTUM BİLE VAR ANCAK SEL YOK"

Gönen'de sadece çeltik üreticilerinin selden dolayı 4,5 milyon TL'ye yakın zararları olduğunu ve bu zararlarını tarım sigortasından karşılayamadıklarını belirten Arslan, tarım sigortasında deprem, hortumun bile olduğunu ancak selin alınmadığını söyledi.

Vali Arslan, "Gönen'de çeltik ekili araziler büyük zarar gördü selde. Maalesef tarım sigortası olduğu halde bu çiftçilerimiz zararlarını bu sigortadan karşılayamıyor. Çünkü sigorta sistemini getirenler seli sigorta kapsamına almamışlar. Bu trajikomik olaylardan bir tanesi. Tarım sigortası kapsamında deprem, hortum bile var. Ama sel yok bizim Tarsim dedikleri tarım sigortası kapsamında olmadığı için sigorta yaptırdıkları poliçeyle zararlarını telafi edemiyorlar. Biz bunların hepsi için Tarım Bakanlığı ve ilgili çevrelerde girişimlerde bulunduk. Bizim ülkemizde afetlerin zararlarını tam anlamıyla telafi eden bir mekanizma yok. Sadece bizim Köy Hizmetleri'nin yollar, içme suları ve köprüler anlamında 4 ile 5 milyon TL zararımız var özellikle Gönen çevresinde. Gönen'deki çeltik üreticilerinin 4 ile 4,5 milyon TL zararı var. Buna evini sel basan vatandaşların zararı dahil değil. Böyle bir afetten sonra bu zararı telafi eden mekanizma yok. Bandırma, Erdek Belediyesi'nin büyük zararları var. Belediyenin altyapıları büyük zarar gördü. Bunların da telafi edilmesi gerekiyor. Bizim belediyelerimize bir Avşa'ya 25 bin TL, Gönen Sarıköy'e 30 bin TL ödenek geldi. Bizde girişimlerimizle 500 bin TL ödenek getirdik, mağdur olan vatandaşlara acil destek olmak için. Biz işleri birilerinin keyfine bırakamayız. Bunların yasal çervede takipçisi olacağız. Meslek örgütlerininde bu işin takipçisi olması gerekiyor. Bu toplu olarak işini takip etmek, derdini ilgililere iletmek kültürü gelişirse meydan bu kadar kalmayacaktır" şeklinde konuştu.

Toplantıda konuşan ve eylül ayındaki selden dolayı üretim tesisleri büyük hasar gören Banvit Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Görener de Bandırma-Balıkesir karayolunun Karayolları Müdürlüğü tarafından zamanla yükseltidiğini, tesislerin yolun aşağısında kaldığını ve yolun sel sularına set görevi gördüğü için suların boşaltılamadığını söyledi. Bölgede yaşanan selden dolayı Karayolları ve DSİ'nin sorumlu olduğunu savunan Görener, bu işin sonuna kadar takipçisi olacaklarını belirterek, "Bizler sanayiciyiz ve yatırımlarımızı mnevcut altyapıya göre yaparız. Devletin 10-20 sene sonra neler yapabileceğini bilmeden ona göre yaparız. Bizim arazimiz tesilerimiz yapıldığında o yolun üzerindeydi. Ancak yol her seferinde yükseltildi ve biz yolun altında kaldık. Başbakanlığa, Ulaştırma Bakanlığı'na, Köy İşleri'ne mektup yazmıştım bu yolun set görevi görmesiyle ilgili. Ve Karayolları Genel Müdürlüğü'nden bir cevap geldi. Yazıda gerekli çalışmaların yapıldığı, menfezlerin temizlendiğindan bahsediliyor ancak yapılan hiçbir şey yok. Sadece orada 2 kepçe gezi o kadar. Bu cevabı yazanların cahil olduklarından eminim. Ben bu işin peşini bırakmayacağım. Bu selde can kaybı olmadığına şükrediyorum" ifadelerini kullandı.

Şeker Piliç Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bor da selden zarar gören bölgede Türkiye'nin en önemli sanayi kuruluşlarının olduğunu belirterek, "Vadi nehir yataklarına yapılmış gecekondular değil bunlar. Hepimiz sorumluluklarını bilen işadamlarımız. Önümüzden geçen yol set gibi oldu. Çok kısa zamanda çok büyük yağmur geçirdi Bandırma. Orada toplanan suyun göle deşarj edilmesi lazım. Bunun için gerekli altyapının yapılması lazarem, hortumun bile olduğunu ancak ım. Bu DSİ ve Karayolları'nın işidir. 100 sene önce bu köprüleri yapan insanlar bunu düşündüyse biz bu teknolojiyle bunu çok rahat yaparız. Karayolunun altına geçitler yapılabilir ama önce mevcut dere yataklarının temizlenmesi gerekiyor" dedi.

Bandırma Ticaret Odası Başkanı Osman Kocaman, Banvit'in ilerisinden Bandırma'ya kadar olan alan için bilimsel çalışma başlattıklarını ifade ederek, "Artık doğanın dengesi bozuldu ve bundan sonra kurak mevsimler ya da felaket boyutunda yağışlar olacak. Bu sanayi bölgesinin bir daha böyle bir felaketi kaldıracak gücü yok. Acil önlemler alınması gerekiyor. Organize sanayi bölgesi planlı olduğu için böyle bir felaket olmadı ancak yol üzerinde kendiliğinden gelişen bir sanayi bölgesi olduğu için böyle durumlar yaşandı. Devlet kurumlarının topu birbirinden atmasından rahatsızız. Bilimsel çalışma başlattık. Bizler ne kadar sanayiciler olarak neler yapabiliriz, onu düşündük. Master plan bölgenin programı Banvit'ten Bandırma'ya kadar ulaşan alanı kapsayacak önümüzdeki hafta bu çalışmalar bitiyor bunu kamuoyuyla paylaşacağız" dedi.

Bansiad Başkanı Nihat Yazıcı da Bandırma'nın istihdamın 3'de 2'sinin bu bölgedeki sanayi kuruluşlarında olduğuna dikkat çekerek, gerekli önlemlerin alınması için çalıştıklarını ancak DSİ ve Karayolları'nın üzerlerine düşen görevleri yerine getirmesi gerektiğini söyledi.

İHA
Yayın Tarihi : 28 Ekim 2009 Çarşamba 10:16:00
Güncelleme :28 Ekim 2009 Çarşamba 12:53:25


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?