3
Mayıs
2024
Cuma
BALIKESİR

'Türk,Türkçe konuşandır'

Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniği Şefi Doç. Dr. Erol Göka, "Türk, Türkçe konuşan ve anadili Türkçe olandır" dedi.

Göka, Türklerin İslam bayrağını taşımamış olsalardı İslam dünyasını bugün kötü zamanların bekliyor olacağını söyledi.
Balıkesir Belediyesi ve Balıkesir Üniversitesi (BAÜ) Sosyoloji Bölümünün birlikte organize ettiği, konferansa konuşmacı olarak katılan Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniği Şefi Doç. Dr. Erol Göka, "Türklerin Psikolojisi" konusunu işledi.

İlk bölümde, "Türk" tanımı üzerinde duran Erol Göka, "Türk, Türkçe konuşan ve anadili Türkçe olandır" dedi. 250 bilimsel makaleye imza atan Göka, meslek hayatı boyunca Türkçe konuşan ve anadili Türkçe olan insanları incelediğini söyledi.

Türkiye Yazarlar Birliği tarafından yılın bilim adamı ödülünü alan Erol Göka, insanların kendisine ruhlarını açtığını, bunun üzerine kendisinin de Türklerin davranış kökenlerini incelemeye başladığını söyledi. Doç. Dr. Erol Göka, "Bu ülkede siyasi zaman çok hızlıdır. Şimdi sizler burada beni dinliyorsunuz, konferans bitince çıkışta size deseler ki, 'Dolar 5 milyon lira oldu', şaşırırsınız, borçlarınız aklınıza gelir ve ardından hemen yeni duruma ayak uydurursunuz. Bu ülkede siyaset gibi ekonomi de hızlıdır. Fakat, psikolojik zaman en yavaş zamandır. Levi-Strauss adında ünlü bir antropolog vardır. Kendisi bilimsel makalelerinde bir toplumun kültürel yapısını çözmek için kadınların hareketlerine, malların hareketlerine ve sembollerin değişimine bakılması gerektiğini söyler. Bence yetmez, bunların dışında toplumun mekanla, hayatla, yazıyla, silahla ve cinsiyetle olan bağlarının da incelenmesi gerekir. Türkler yarı göçebe bir toplumdur. Bu psikoloji üzerlerine geçmiştir. Türkler yazıyı kullanmıştır, ama, her derdini yazı ile anlatan bir toplum değildir. Sözlü bir toplumdur. Bir Hollandalının aracını her gün yıkadığını yada arabasının arkasına yazı yazdığını gördünüz mü? Ayrıca, Türklerin din olgusu da önemlidir. Türkler, tarihten bugüne her dine girmişlerdir. Fakat, farklı zamanlarda İslamiyet'i seçmişlerdir. Örneğin, Kırgızlar 16. yüzyılda Müslüman olmuşlardır. Türkler, İslam bayrağını taşımasalardı İslam dünyasını kötü zamanlar bekliyor olacaktı. Çünkü, o devirde Arap devletleri arasında çatışma vardı. Tarihe bakarsak, Türklerin din adamlarına bağlılıkları ve kişiye tabii olmaları eski inançlarından kaynaklanır. Bizler, kişiye inanılmaz özellikler yükleriz. Bugün cemaatlerin varlığı rastlantı değildir. Türklerin yarı göçebe olması ile mekanların ilişkisi vardır. Şehir isimleri Türkçe değildir. Mesela İskenderun, İskender'den gelmektedir. Bir diğer konu da, eve girerken ayakkabıların çıkarılmasıdır. Bu olay, yarı göçebe Türklerin çadıra girerken ayakkabılarını çıkarmasından kaynaklanmaktadır. Birkaç atasözü örneği vermek gerekirse, 'Lök gibi oturdu', 'Beserek gibi adam' derler. 'Mal canın yongasıdır'. Buradaki mal göçebe hayattan gelen Türklere özgüdür. Mal burada hayvan demektir. Biz hayvana mal deriz, bu göçebe Türklerde normaldir" dedi.


Salih Tozan Kültür Merkezi'nde yaklaşık 2 saat süren konferansın sonunda soruları cevaplayan Doç. Dr. Erol Göka, üniversite öğrencileri ile fotoğraf çektirip bir süre sohbet etti.

..
Yayın Tarihi : 23 Mayıs 2008 Cuma 22:32:44


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?