6
Mayıs
2024
Pazertesi
BALIKESİR

'Zeytinciliğin korunması şarttır'

Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin, tasarı halindeki zeytincilik yasasındaki değişiklikler hakkında açıklamalarda bulunarak, kooperatifçilik ile ilgili önemli söylemlerde bulundu.

Çetin, Türkiye’de kooperatifçilik bilincinin yıllarca popülist politikanın bir aracı olarak destekleme sırasında kullanıldığını öne sürdü.
Başkanlık görevini yürüttüğü Edremit Ziraat Odası’ndaki makamında İHA’ya özel açıklamalarda bulunan Tariş zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin, açıklamalarıyla dikkat çekti.

Geçtiğimiz ay gerçekleştirilen sempozyum ile ilgili sonuçların yakın zamanda kamuoyu ve yetkililerle paylaşılacağını da açıklayan başkan Çetin, “Ülkemizde zeytincilik önemli bir tarım aktivitesidir ve Tarım Bakanı Mehdi beyin başlattığı bir proje var. Bu proje, gerek zeytin plantasyonlarının sağlanması, gerekse zeytincilikle ilgili altyapının, tesislerin oluşumu anlamında önemli katkılar sağladı Türk zeytinciliğine. Bu son derece yerinde bir tasarruftur. Bu hedefe ulaşılabilmesi için gerekli diğer yapılanmaların da sağlanması gereklidir diye düşünüyorum. Öncelikle bu süreçte zeytinciliğin korunması gerekiyor ve bu şarttır.

Zeytin üreticisi serbest pazar ekonomisinin getirdiği bazı durumlardan olumsuz etkilenmemelidir diye düşünüyoruz, Tariş ve Edremit Ziraat Odası olarak. Türkiye’de kooperatif yapılanmasının tartışıldığı bir ortamda, nasıl bir model oluşturulacağı konusunda da tereddütler var. Üretim anlamında baktığımızda yapılan bunca emeğin ve Tarım Bakanlığı’nın koyduğu 2015 yılında dünya ikinciliği hedefine ulaşabilmesi için Türkiye’nin, bu projenin diğer argümanları da desteklemesi gerekiyor. Bunların temelinde tabi ki prim var ve üreticilerin, ürüne olan ilgisinin ve beklentisinin kesilmemesi için de bazı tedbirlerin alınması hayati önem taşıyor. Bunların başında kooperatifçilik gelir. Özellikle prim desteği bu aşamada verilmelidir. Çünkü bir zeytin fidanı dikildikten sonra 7-8 sene mahsul alamazsınız. Piyasa oluşan menfi dalgalanmalar, üreticilerin beklentilerine cevap vermediği zamanlarda da tehlike başlar.

Bunun önüne geçecek olan en önemli şeylerden birisi primdir. İkincisi de, kooperatiflerin, daha doğrusu küçük üreticilerin güçlerinin birleştirilmesi konusundaki, Türkiye’deki kooperatifçilik olgusunun çağdaş kooperatifçilik normlarına uygun bir hale getirilmesidir. Türkiye’de kooperatifçiliğin kültürü ve geleneği çok eskidir. İspanya’ya ve Avrupa’ya baktığımız zaman da bu bellidir. Orhangazi yıllarına kadar dayanır bu süreç. Osmanlı dönemine baktığımızda, bu meslek loncaları gibi bazı şeyler de (bakırcılar, demirciler gibi meslek loncaları), bir anlamda kooperatifçilik gibi düşünülebilir. Zaman içindeki siyasi müdahaleler, kooperatifçiliği, seçimlerden seçimlere hatırlanan bir popülist politikanın aracı olarak bu güne kadar getirilmiştir” dedi.

“KOOPERATİFÇİLİK SAĞLIKLI YAPILANDIRILAMADI”
Türkiye’de kooperatifçiliğin 2000 yılında yeniden yapılandırma sürecine girildiğini ve tam bir başarının sağlanamadığını öne süren başkan Cahit Çetin, “2000 senesinde özerkleşme adıyla ortaya çıkan IMF politikalarının uygulanmasıyla da, kooperatifçilik yeni bir sürece girmiştir. Bu yeniden yapılanma sürecidir. Şimdi bu sürecinin içinde neler olduğu da tabi ki, uzun bir anlatımla izah edilebilir. Şunu söylemek isterim, Türkiye’deki kooperatifçilik, bu yeniden yapılanma sürecinde ne yazık ki, sağlıklı bir biçimde yapılandırılamamıştır. Bunun öncelikle, Batı ülkelerinde örneklerini gördüğümüz şekilde üreticilerimizin güçlendirilmesi eksiktir. Ayrıca, üreticilerin kooperatifçilik bilincini yıllarca popülist politikanın bir aracı olarak destekleme sırasında kullanıldığı için, ortaklarımız bu kooperatifçilik misyonundan uzaklaştırılmıştır.

Bunun yeniden kazandırılması gerekir. Bunun için de üreticinin, bir anlamda kooperatifçilik ilişkilerini sağlıklı bir yapıya getirilmesi için birinci şart, bana göre destek, ikinci şart ta, bu konuda bir eğitim sürecidir. 2000 senesinden bu yana IMF politikalarının Türkiye’de uygulanması için de bazı noksanlıkların olduğunu gördük ve basınımızla paylaştık. Ancak, bu günlerde yeni yasanın gündeme getirilerek tartışıldığını biliyoruz. Bizden de görüş soruldu ve biz de görüşümüzü bakanlığımıza verdik. Yeni çıkan kanun henüz daha tasarı halindedir ve parlamentoya inmemiştir. İçeriğine baktığımızda, sanki birlik yöneticilerini, kooperatif ortaklarını kabahatli gibi gösteren bir anlayışla hazırlandığını görüyoruz. Bunu defalarca anlatmaya çalıştık, önerilerle gittik, ancak bir düzenleme yapmamız gerekir dedik. Hep devletten bir şey isteyeceğimize, devlete bir öneri götürmenin bize yakışan bir tavır olacağını düşündük.

Zeytinyağı Birliği olarak, zaten bütün süreç içinde, tüm taleplerimizi benzer örneklemelerle, benzer önerilerle her zaman bakanlıklarımıza arz etmişizdir. Özellikle zeytinyağı kooperatifçiliğini uygulayan en iyi ülke olan İspanya’ya bir gezi planladık. Gezide, kooperatifçilikte son günlerde yaşanan eksiklikleri de orada gördük. Mesela, İspanyol kooperatifçilerinin pazarlama sorunlarının ortaya çıktığını gördük. Geçtiğimiz aylara baktığımızda İspanya’daki zeytin üreticilerinin yürüyüşleri oldu gündeme düşen. Bunların sebeplerini sorduk İspanyol kooperatifçilere. Bunların ulusal zeytin federasyonları yetkilileriyle görüştük. İspanyol kooperatifleri, ürettikleri ürünü dökme olarak sanayiciye satıyorlar. Eksik bir tarafı fark ettik. Sanayici de ürünü ambalajlayıp nihai tüketiciye götürüyor. İspanyol kooperatiflerinin market raflarında çok az miktarlarda olduğunu gördük. Oradaki zeytinyağı üretiminin yüzde 70’ini kooperatifler üretebiliyor ve kontrol edebiliyor” diye konuştu.

“İSPANYA’DAKİ HAREKETLER TÜRKİYEYİ ETKİLİYOR”
İspanya’daki incelemelerinin sonuçlarını anlatan ve İspanya’daki piyasada beliren fiyat hareketlenmelerinin Türkiye’yi direk olarak etkilemesinden dolayı İspanyolları, konuyu Türkiye’de masaya yatırmak için sempozyuma davet ettiğini söyleyen Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin, sempozyumdan ortaya çıkan sonuçların yakın zamanda açıklanacağını vurguladı. İspanya’da, üretilen ürünün pazardaki üreticiden çıkışından, nihai tüketiciye ulaşması arasında ciddi fiyat farkının olduğunu tespit ettiklerini söyleyen başkan Çetin, dünyada oluşan zeytinyağı pazarı kontrolünün üreticide olmasının mutabakatını sağlamaya çalıştıklarını belirtti.

Çetin, “İspanya rekoltesi 1 milyon 400 bin ton olduğu takdirde, bunun yüzde 70’i aşağı yukarı 900 bin tona yakın bir kısmını kooperatifler üretiyor. Bu üretimdeki hakimiyetlerinin, pazarlamada bir hakimiyet şekline dönüşmediğini gördük. Kendileri de bu konudan rahatsız olduklarını söyledi. Biz bu konunun nihai tüketiciye kadar ulaşan zincirin tamamlanması gerektiğini kendileriyle paylaştık. Sanayiciye, dolumcuya kadar ulaşan süreçten, tüketici tarafına olan süreçte bu kanal boş bırakılmıştır. Dolumcuların, sanayi kısmının birbirleriyle şirket birleşmesiyle oluşturdukları bir güç odağı karşısında da, kooperatifler fiyat konusunda arz talep dengesinin dışında talebin kontrol edilmiş olduğu bir organizasyonla karşı karşıya kalarak, fiyat deklarasyonunda sanayicinin fiyatına mahkum hale gelmiştir. Bunun nedenlerini sorduk ve Pazar kanalının zor olduğunu söylediler. Kendilerine bir teklifte bulundum.

Tabi ki, İspanyollara kooperatifçilik dersi verecek değiliz, ancak kooperatifçilik evrensel bir davranış biçimidir. İspanya’da oluşan fiyat hareketlerinin Türkiye’yi de direk etkilediğini gördüğümüzde de, o üretilen ürünün pazardaki üreticiden çıkıştan, nihai tüketiciye ulaşması arasındaki ciddi fiyat farkının da sanayicinin sanayicinin karı haline dönüşmesi, bir anlamda üretici mağduriyeti, bir anlamda da tüketici mağduriyetini ortaya çıkarıyor, bizde de olduğu gibi. Ben, bu konuda bir toplantı yapılmasını istedik ve bunu kabul ettiler. Biz hem, dünyada oluşan zeytinyağı pazarı kontrolünün üreticide olmasının mutabakatını sağlamaya çalıştık, hem de Türkiye’de devletimizin kooperatifçilik konusunda yeni bir model arayışı, kanun taslağı hazırlayışı ortamında da, devletimize,

Sanayi ve Ticaret Bakanlığımıza, bunu kanunlaştırmaya çalışan devlet birimlerine de bir örnek model hazırlanması konusunda da bir katkımızın olması anlamında bir niyet taşıdık. Bu sempozyumu geçtiğimiz ay içinde, İzmir’deki Tariş tesislerinde gerçekleştirdik. Sempozyuma İspanya Tarım Kooperatifleri Federasyonu Başkanı Havier Lara katıldı ve Endrüs Tarım Kooperatifleri Başkanı Rafael Sanchez katıldı ve akademik anlamda faydalı olması için de Jaen Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Manuel Parras Rosa’da sempozyuma katıldı. Ayrıca diğer kooperatiflerin müdürleri de katıldı. Bu sempozyumun sonuçlarını yakın zamanda kamuoyuna ve Özellikle Tarım bakanlığımız başta olmak üzere tüm yetkili yerlere arz edeceğiz. Kooperatifsiz bir demokratik yapılaşma düşünülemez bile. Avrupa Birliği’nde kooperatifler, ortalama tarım politikalarının yüzde 70’ini 74’ini götürüyorlar” diyerek sözlerini tamamladı.
 

iha
Yayın Tarihi : 3 Temmuz 2009 Cuma 10:40:01


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?