30
Nisan
2024
Salı
İSTANBUL

İSTANBUL, SURİYE SINIRI KADAR BEREKETLİ

Meclis Suriye sınırının mayınlardan arındırılıp organik tarıma açılmasını tartışadursun biz İstanbul ve çevresindeki tarım alanlarında organik tarım olanaklarını araştırdık. Uzmanlara göre İstanbul'un tarım alanlarında hemen organik tarıma geçilirse şehrin bütün ihtiyaçları kendi içinden karşılanabilir.

 

Suriye sınırındaki mayınların temizlenerek bölgenin organik tarıma açılması haftalardır Türkiye gündeminden düşmüyor. 50 yıldan fazla bir süredir hiçbir ekim yapılmayan Suriye sınırındaki 570 km uzunluğunda yarım kilometre genişliğindeki bölge yıllardır biriken mineraller ve suni gübre kullanılmaması gibi sebeplerle organik tarım için gerçekten de çok uygun.

Meclis sınırın mayınlardan nasıl arındırılacağını, toprağın nasıl işleneceğini tartışadursun, biz İstanbul ve çevresindeki tarım alanlarında organik tarım olanaklarını araştırdık. Türkiye'de en fazla organik tarım ürünün tüketildiği kentin İstanbul olduğunu belirten uzmanlara göre, Silivri'den Çatalca'ya, Şile'den Terkos'a kadar pek çok tarım alanı gerekli yasal ve teknik düzenlemelerin yapılması ardından organik tarıma kolaylıkla geçebilir.

Organik tarımın geliştirilmesi ve teknik altyapısının oluşturulması için danışmanlık hizmeti veren ziraat mühendisleri tarafından kurulan Organik Tarım Derneği Başkanı Yalçın Engiz'e göre Düzce'deki Melen çayı da dâhil İstanbul'un su toplama havzalarında yapılan organik olmayan yani konvansiyonel tarım, kullanılan suni gübre ve ilaçlamalar nedeniyle hem üretilen sebze ve meyveleri hem de su kaynaklarını olumsuz yönde etkiliyor.


BELEDİYE ORGANİK TARIMA EL KOYMALI

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin İstanbul'un tarım alanları olan su toplama havzalarında organik tarıma geçiş için sorumluluk alması gerektiğini belirten Engiz, İstanbul'un organik tarım imkânları için şunları söyledi: “Düzce, Çatalca, Terkos, Silivri, Şile… Buralar İstanbul'un su toplama havzaları. Burulardaki tarımsal çalışmalar eski usullerle yapıldığı için kullanılan ilaçlar ve gübre içme sularını kirletiyor. Bu bölgelerde çeltik bile yapılabiliyor. Yani tarımsal üretimi yoğun olan bölgeler. Devlet çevre temizliği ve halk sağlığı için büyük bir bütçe ayırmak zorunda. Hâlbuki bu bütçe organik tarım çalışmaları için ayrılsa çevre temizliği ve halk sağlığı konusunda büyük ölçüde tasarruf etmek mümkün. Bugün İstanbul organik ürünlerin en fazla tüketildiği kent. Ancak ihtiyacının tamamına yakına Çanakkale, Bursa, İzmir gibi kentlerden temin ediliyor. Buralardan daha çok taze sebze ve meyve geliyor. Bunun dışında Türkiye'nin birçok yerinden de kuru ürünler getiriliyor.”


İSTANBUL TÜM SEBZE VE MEYVELERİ YETİŞTİREBİLİR

İstanbul'daki tarım bölgelerinin her türlü yazlık-kışlık sebze ve meyveyi organik olarak yetiştirmeye imkan verdiğini belirten Ziraat Mühendisi Yalçın Engiz, sözlerine şöyle devam etti: “Bunu proje bazında ele almak lazım. Buralarda birkaç tane çiftçinin organik tarıma başlaması sorunu çözmez. Hükümetin desteğiyle konuya eğilmek gerekiyor. Köylüler bilinçlendirilecek. Bu bölgeler taze sebzelerin, yeşil yapraklı sebzelerin üretileceği yerler olmalıdır. Mesela c vitamini olan ürünler. Bu tür ürünlere pazarlarda yüksek fiyat istendiği için birkaç pazar gezdirilir. Böyle olunca bayatlıyor ve vitaminleri gidiyor. Bu sebze ve meyvelerin tüketiciye taze olarak gitmesi için bu pazar yerlerinin o köylerde yapılan organik tarım projeleriyle bağdaştırılması gerekiyor. İstanbul'da toprak bunun için uygun. Türkiye zaten bir bütün olarak organik tarım ülkesi.


ÖNCE TOPRAK UYGUN HALE GETİRİLMELİ

Peki organik tarıma bu kadar hazır olan İstanbul'da ilk elden neler yapılmalı? Yalçın Engiz bu soruya şöyle cevap veriyor: “Toprağın önce dinlendirilmesi gerekiyor. 1950'li yıllardan sonra Türkiye toprakları gübre kullanımıyla kirlendi. Toprakların organik tarım için temizlenmesi kontrol kuruluşları tarafından tespit ediliyor. Bu kuruluşlar da devlet tarafından denetleniyor. Organik olmayan bir ürüne organik belgesi verirlerse bakanlık bunların akreditasyonunu iptal ediyor. Şimdi 13 tane kontrol kuruluşu var gayet güzel çalışıyorlar. Bir yerde organik tarımın başlayabilmesi için önce organik tarım dönüşüm mühendisliği yapılması gerekiyor. O bölgede neler yetişir bunları araştırılacak. Devletin kontrol ve sertifikasyon kurulu bir proje geliştirecek. Tüm adımlar atıldıktan sonra İstanbul'da iki yıl içinde tamamen organik tarıma geçilebilir. Bunun için yasal mevzuat vardır. Yeter ki siyasi irade bu konuda harekete geçsin.”


Organik tarım denetimi son derece güvenilir

Türkiye'de organik tarım ürünlerine talebin giderek artmasına rağmen yine de sınırlı olduğunu söyleyen Yalçın Engiz, “İnsanlar bu ürünlerin güvenilirliğinden şüphe ediyorlar. Diğer ürünlerden biraz daha pahalı olduğu için organik ürün almıyorlar” diyor. Oysa Türkiye'de organik ürünlere yönelik denetim ve sertifika işlemlerinin devlet tarafından titiz bir şeklide yapıldığını belirten Engiz, “Organik olmayan bir ürüne organik sertifikası vermenin bedeli çok ağırdır. Bu denetimi yapan kuruluşlar devlete yüksek miktarlarda teminat yatırıyorlar eğer hata yaparlarsa bu teminatları yanar” diyor.


Üretici birlikleri kuruldu

İstanbul'da organik tarım ürünlerine olan ihtiyacı karşılamak için şimdiye kadar iki tane üretici ve satış birliği kuruldu. Sektörde yaklaşık 20 kadar firma olduğunu belirten Ekolojik Ürün Üreticileri Birliği Başkanı Levent Gürsel Alev Çanakkale Eceabat'ta 1999 yılından bu yana organik tarım yapıyor. Ürettiği ürünleri Şişli'deki Organik Gıda Pazarı'nda ve Kadıköy'de açtığı kendine ait dükkânda satan Alev İstanbul'da haftada bir gün kurulan pazarın ihtiyacı karşılamadığını söylüyor. Haftada bir alınan ürünlerin tazeliğini kaybettiğini söyleyen Alev “Anadolu yakasında da bir pazar kurulmalı ayrıca bu pazarlar haftada bir gün değil en az iki gün açık olmalı” diyor.

Ertan Altan - Yeni Şafak
Yayın Tarihi : 6 Haziran 2009 Cumartesi 18:55:23


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?