30
Nisan
2024
Salı
İSTANBUL

İSTANBUL'UN BAŞINA DERT OLDULAR...

Hepsinin de kaderi birbirine benziyor. Ya inşaatına başlanmış, bitirilememiş ya tamamlanmış ama bir türlü kurdelesi kesilip hizmete açılamamış. Kimi de, Galata Köprüsü gibi iki yakayı birleştiren yol olmuş ama en sonunda bir köşeye terk edilerek İstanbul'un başına bela olmuş.

Galata Köprüsü, yıllarca Eminönü'nden Karaköy'e geçenleri hiç bıkmadan taşıdı durdu. Yakın tarihimizin önemli hadiselerine de tanıklık eden köprü, Osmanlı'nın çalkantılı geçen son dönemlerine yetişebildi. 1. Dünya Savaşı'nı gördü, Cumhuriyet'in kuruluşuna şahit oldu. Yıllar ilerledikçe yaşlandı, İstanbulluların ihtiyaçlarına cevap veremez hale geldi. İnşa edildiği 1845 yılından bu yana üç kez yenilendi. 1992 yılının baharında talihsiz bir yangına kurban gitti. Yangının ardından onarılarak Balat-Hasköy arasına taşındı. Köprü, Haliç'teki su döngüsünü olumsuz yönde etkilediği gerekçesiyle parçalara ayrıldı. Görevini tamamlayıp gözden düştükten sonra da adeta Haliç'in başına bela oldu! İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) yetkilileri, son olarak köprünün Eyüp'e taşınmasına karar verdi. Sütlüce Kültür Merkezi ile Feshane arasına monte edilen köprü, 5. Dünya Su Forumu'na katılanlara büyük kolaylık sağladı.

Köprü, eski günlerdeki gibi Haliç'in iki yakasını birleştirme görevini şimdi de devam ettiriyor. Ama tartışmalar bitmek bilmiyor. Belediye yetkilileri, köprünün Sütlüce'de kısa bir süre kalacağını, sonra uygun bir çözüm yolu bulunacağını söylemişti. Köprünün parçalarının bir kısmı da yaya trafiğine kapalı bir şekilde Rahmi Koç Müzesi'nin yakınlarında bulunuyor.

İstanbul'da, kaderi Galata Köp-rüsü'ne benzeyen farklı onlarca yapı var. Ya görevini tamamlamış kaldırılmayı bekliyor, ya da yapımına başlanmış ama bir türlü kurdelesi kesilememiş... Taksim Meydanı'ndan Gümüşsuyu'na inen yol üzerindeki Park Otel inşaatı, Kadıköylüleri ikiye bölen Balon kafe ve Büyükçekmece'deki TV kulesi bunlardan bazıları. E–5 Karayolu üzerinde, Okmeydanı Hastanesi ile Çağlayan Meydanı'nı bağlayan köprü, yolu neredeyse iki şerit daraltmasına rağmen bir türlü kaldırılamıyor.

Yirmi yıldır bitmeyen inşaat!

Yapımı, yılan hikâyesine dönen Park Otel, ilk kazma vurulduğu 1989 yılından bu yana inşaat halinde duruyor. Otel, o gün bugündür turist yerine tinerci ve evsizleri ağırlıyor. Bu durumdan inşaatın çevresindeki esnaflar bir hayli rahatsız. Tinercilerin akşamları ateş yaktığını, yoldan gelip geçenlere zarar verdiklerini söylüyorlar. Otel inşaatının bu hale gelmesinin en büyük sebebi olarak belediye başkanlarının farklı uygulamaları gösteriliyor. Otel inşaatının ruhsatı Bedrettin Dalan döneminde verilmiş. Dalan'dan sonra başkan olan Nurettin Sözen, otelin inşaatının durdurulması için dava açmış. Mahkeme, 1994 yılında, "Otel İstanbul'un silüetini bozuyor. Bu yüzden 20 katının yıkılması gerekiyor." şeklinde bir karar vermiş. Büyük bir görüntü kirliliğine yol açan Park Otel inşaatı, yetkililerin kararını bekliyor.

TV kulesi neden kullanılmıyor?

Geçtiğimiz yıl ilk kez görücüye çıkan Büyükçekmece'deki TV Kulesi'nin yapımına 1997 yılında başlanmış. Çok kısa bir sürede milyonlarca dolarlık bir yatırımla inşaat bitirilmiş. Kuleye, son sistem teknolojiyle üretilmiş vericiler yerleştirilmiş, giriş kattaki 3 bin kişilik kongre merkezi ve stüdyolar kullanıma hazır hale getirilmiş. Ama gelin görün ki aradan geçen dokuz yılda hiçbir gelişme olmamış. Çünkü RTÜK, frekans tahsisi yapmadığı için bu süre içerisinde kule bir türlü hizmete girmedi. O günün teknolojisine uygun olarak tasarlanan vericiler, yavaş yavaş eskidi, kule o zamanki önemini kaybetti. Kulenin zirvesindeki bölüm, toplam altı kattan oluşuyor. Burada bir döner restoran, seyir terası ve resepsiyon salonu bulunuyor. Büyükçekmece Gölü, Marmara Denizi ve Beylikdüzü ayaklarınızın altında... Özellikle gece manzarası tek kelimeyle harika görünüyor. Boğaz'ı geçmek için sıralanan gemileri izlemenin de keyfine ise diyecek yok.

Balon, Kadıköylüleri ikiye böldü!

Yerel seçimler döneminde partilerin seçim vaatleri arasına bile girdi Kadıköy'ün 'Türk' isimli balonu. İlçenin belediye başkanlığına talip olan bir başkan adayı, seçimleri kazanırsa balonu kaldıracağını iddia etti. Balonun İstanbul'un silüetini bozduğunu söyledi. Taraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan başta olmak üzere Kadıköy'ün ileri gelenleri de balonun kaldırılması yönünde görüşlerini belirtti.

Sahilin hemen yanında 25 yıldır büfe işleten Hakkı Gür, "Balon kaldırılmalı mı?" sorusuna biraz kızarak cevap veriyor: "Kadıköy'de buluşacaklar, 'Balonun altında bekleyeceğim.' diye başlıyor sözlerine. Artık bizim için balon kafe bir simge haline geldi." Kafenin işletmecisi Çetin Akkoç ise olaya farklı bir açıdan bakıyor. Akkoç, "Bu kafeden 40 kişi ekmek yiyor. Sadece basit bir balon gibi gözüküyor ama aylık neredeyse 7–8 bin TL masrafı oluyor. Almanya'dan özel pilot getirttik. Belirli aralıklarla bakımı yapılıyor, helyum gazı değiştiriliyor." diyor.

Mimar Sinan'ın köprüsü, asfalt yığınlarının arasında kaldı

E-5'ten Atatürk Havalimanı yoluna dönüşte bir köprü gözünüze çarpıyor. Tarihî köprü, Mimar Sinan tarafından yapılmış. Bir dönem İstanbul'un merkezine kilometrelerce uzaklıkta bulunan köprü şimdi şehrin tam ortasında. Geçtiğimiz aylarda sıkça ismi anılan Ayamama Deresi, tarihî kaynaklara göre birçok kez taşmış. Mimar Sinan da dere üzerine bu köprüyü inşa etmiş. Osmanlı'nın Batı'ya açılan yolu üzerinde bulunan köprü, çok sayıda padişahı sefere taşımış. Köprü şimdilerde kendini çevreleyen asfalt yolların ortasında kalakalmış. Kavşağı genişletmek isteyen Karayolları, köprüye zarar gelir düşüncesiyle adım atamıyor.
 

Bünyamin Köseli - Zaman
Yayın Tarihi : 1 Kasım 2009 Pazar 18:50:20


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?